English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / What i say

What i say tradutor Turco

33,023 parallel translation
I've drugged all the concessions so you'll do what I say.
Herkes uyuşturucu verdim o yüzden her dediğimi yapacaksınız.
You listen carefully and you do exactly what I say.
Dikkatlice dinleyip ben ne söylersem sadece onu yap. Çeviri : ParkPera
Oh, well, I mean, what the hell did I say?
Ne dedim ki şimdi ben?
But what if I come and I say I'm a tomato farmer. I'm gonna plant tomatoes.
Ama gelip deseydim ki ben domates çiftçisiyim domates ekeceğim.
I just wanted to say I like what you're trying to do.
Sadece yaptığını beğendiğimi söylemek istedim.
What am I gonna say?
Ne diyeceğim?
What can I say?
Ne diyebilirim ki?
I don't know how to say what I want to say to both of you.
Ne desem, nasıl desem bilmiyorum ikinize de.
I grossly underestimated the number of shrimp needed for the opening-night party, and what flew through the sky the next day, taunting me for my failures?
Açılış gecesinde gerekli karides sayısını hesaplarken büyük bir hata ettim sonraki gün hatamı yüzüme vurmak istercesine gökyüzünden ne geldi dersiniz? Üzgünüm millet.
Look, what I'm trying to say is this... Michael, you always kept us warm and safe like a bright, glowing sun.
Demek istediğim bize burada sıcak ve güvenli bir yuva verdin.
I would say suicide is a possibility if Jacob had an awareness of what he'd done.
Jacob, ne yaptığının bilincindeyse intiharın olasılıklar dâhilinde olduğunu söylerdim.
- What am I supposed to do? You're facing a woman's biggest existential crisis and I'm trapped out here in the middle of nowhere with you, and you say that.
Bir kadının en büyük varoluş krizini yaşıyorsun hiçliğin ortasında sana mahkûmum ve sen de şunu söylüyorsun.
What did I say about three seconds ago, Alec?
- Patron... Üç saniye önce ne dedim Alec?
- You mean sex? - Oh, I mean sex. People say where they are and what they're up for.
Yerel reklamlar, meslek panelleri emlakçılık, satılık şeyler ve bir sürü kişisel reklam sunuyor.
Just let me say it, and then you'll see what I mean. One word.
İzin ver söyleyeyim, sonra ne demek istediğimi anlayacaksın.
- I don't know what to say.
- Ne diyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to say.
Ne diyeceğimi bilmiyorum.
But I can say what I want up here, so I just rounded it up to 60.
Burada istediğimi söyleyebildiğim için 60'a yuvarladım.
What I'm trying to say is this. If I was ever going to be raped, I'd like to be raped by Bill Cosby.
Söylemeye çalıştığım şey şu tecavüze uğrayacak olsam Bill Cosby tarafından olsun isterdim.
No matter what happens, I will always say this.
Hayatımda ne olursa olsun, daima şunu söylerim...
I know exactly what to say to turn him off of you.
Onu senden soğutmak için ne diyeceğimi çok iyi biliyorum.
I... I don't know what to say.
Ne diyeceğimi hiç bilmiyorum.
I think what I'm trying to say is that reality is a little more subjective than we think it is.
Demeye çalıştığım şey gerçeklik denen kavram düşündüğümüzden daha öznel bir şey.
So I don't know what else to say.
O yüzden... Başka ne diyeceğimi bilmiyorum.
When I sat down to think about what I wanted to say about Gerry Adler...
Düşünmek için oturduğumda Söylemek istediğim şey hakkında Gerry Adler hakkında...
- I guess what I'm trying to say is, I'm not denying the person I was or the things I did, because I did those things.
Yani demek istediğim, olduğum kişiyi ya da yaptığım şeyleri inkar etmiyorum.
I'd like you to think long and hard about what you're gonna say then, because you'll be saying it under oath.
O zaman ne söyleyeceğini iyice düşün çünkü yemin altında söylüyor olacaksın.
I'd like to hear what the young man has to say.
Genç adamın söyleyeceklerini merak ettim.
I told them William Sutter's a lying son of a bitch who'll do or say anything to get what he wants.
Ne diyeceğim, William Sutter istediğini elde etmek için her yalanı söyleyip her şeyi yapan bir pislik dedim.
- What can I say?
Ne diyebilirim ki?
- No, and I don't care what some junkie witness was gonna say.
Evet, keş bir tanığın söyleyecekleri hiç ama hiç umurumda değil.
- Please, Mr. Forrest, you confronted me when I didn't want to talk to you, and I gave you the respect to hear what you had to say.
Lütfen Bay Forrest siz bana geldiğinizde sizinle konuşmak istemediğim halde söyleyeceklerinizi dinledim.
Because she's a junkie who'd say anything to get him out of what he did, so I got her out of the way'cause he did it.
Çünkü onu kurtarmak için her şeyi söyleyecek bir keşti, ben de onu saf dışı bıraktım. Çünkü o öldürdü.
I mean, what will Ben say?
Ben buna ne der?
Actually, she would say we were broken up, but I think she needs to stop focusing on the past and realize what's truly important is our future.
Aslında ayrıldık demişti ama bence geçmişe odaklanmayı bırakıp asıl önemli olanın geleceğimiz olduğunu fark etmesi gerek.
Actually, she would say we were broken up, but I think she just needs to stop focusing on the past and realize what's truly... Okay, cool.
Aslında ayrıldık demişti ama bence geçmişe odaklanmayı bırakıp... iyi tamam.
- What do you think I should say?
- Ne yazayım?
I mean, what kind of monster would wreak havoc and then say nothing?
Nasıl bir insan ortalığı yıkar da hiçbir şey söylemez?
I mean, what do you say, Mr. President?
Ne dersiniz, Bay Başkan?
I know what you're gonna say.
Ne diyeceğini biliyorum.
ALEC has recently made what I would describe as a PR move to say that it's gonna be right on crime.
ALEC kısa süre önce halkla ilişkiler hareketi denebilecek bir şey yaptı, suçu doğru ele alacağını söyledi.
And I know what you're going to say, but Mike went to prison so we wouldn't have to, and now he's in danger from a guy I put away.
Ne söyleyeceğini biliyorum ama Mike bizim için kendini hapse soktu şimdi de benim içeri tıktığım biri yüzünden tehlikede.
I don't know what to say. Say you're in.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Because what he didn't say is that if I do what he wants and someone finds out, then I may never get back to Rachel at all.
Çünkü söylemediği şey, eğer ben bunu yaptıktan sonra herhangi biri öğrenirse bir daha asla Rachel'a geri dönemeyebilirim.
I need you to get into a room with him because he won't listen to what I have to say.
Onunla yüz yüze konuşmanı istiyorum çünkü benim söyleyeceklerimi dinlemiyor.
And what I think is if you're trying to disparage me to score some points, then you should have the guts to say what you mean.
Birkaç puan için beni küçük düşürmeye çalışıyorsan eğer ne demek istediğini söyleyecek cesaretin olsun.
Dude, I don't give a shit what those douches say. Those shares aren't worth the tampons they're printed on.
O salakların ne dediği umurumda değil, o hisseler bir bok etmezler.
So I need to know right now, when they come at you, what are you gonna say?
Sana geldiklerinde onlara ne söyleyeceğini öğrenmem gerek.
Donna, please, can't we just pretend that I didn't say what I said, like we usually do?
Donna lütfen her zamanki gibi söylediklerimi söylememişim gibi davranabilir miyiz?
From the second I got here, I've had to watch what I say, every single word, and every morning I get up, and I remind myself not to say the wrong thing to the wrong person,
Her sabah uyandığımda yanlış kişiye yanlış bir şey söylememeyi kendime hatırlattım.
What it doesn't say in there, is that the earnings aren't gonna grow, because the CEO doesn't give a shit, which makes it a value trap dressed up like a princess, and I wouldn't touch it with a ten-foot pole.
Orada söylenmeyen şey ise, Kazancın artmayacağı. Çünkü CEO işi sikine takmıyor, ki bu da onu prenses gibi giyinmiş bir para tuzağı ³ yapıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]