What is it for tradutor Turco
4,139 parallel translation
And basically what it is... it's all the girls that have won the Hillford medal for the last 100 years.
Ve esasında... Son 100 yılda Hillford Madalyasını kazananların hepsi kız.
Now, if this is our guy, and I'm thinking it is, gotta figure this is what he had in store for you the other night.
Cheryl'in tarif ettiğiyle aynı. Eğer bu bizim adamımızsa, ki bence öyle, geçen gece aklıda neler olduğunu öğrenmemiz lazım.
It is now the day of, and we still don't have a strong plan for this Katy song, and I think - it's pretty obvious what the problem is.
Bir günümüz kaldı ve hala bu Katy şarkısı için güçlü bir planımız yok ve sanırım sorunun ne olduğu apaçık ortada.
Hundreds of years from now, when they're building statues of us in the middle of town, they're going to harken back to the courage it took for all of us to stand up for what we know is right,
Yüzlerce yıl sonra şehrin ortasına heykellerimizi diktiklerinde sonucu ne olursa olsun doğru bildiğimiz şeyi savunmak için gerekli olan cesareti...
♪ But it must be the wrong car ♪ Head is in a bad place ♪ And I wonder what it's good for ♪
â ™ ª Ama yanlış arabaya bindim herhalde â ™ ª â ™ ª Aklım çok kötü yerlerde â ™ ª â ™ ª Ne işe yarıyor hiç bilmiyorum â ™ ª â ™ ª Doğru yerdeydim â ™ ª â ™ ª Ama yanlış zamana denk geldi herhalde â ™ ª
And what you should know is that she did it for me.
Senin bilmen gereken de bunu benim için yapmış olduğu.
? You tell me that I was brought to Atlantis for a reason, but you cannot tell me what it is?
Atlantis'e bir sebepten ötürü getirildiğimi söylüyorsun ama ne olduğunu söyleyemiyorsun.
I know what it is to search for someone you love and not find them.
Sevdiğin birini aramanın ve onu bulamamanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
You'll be surprised what a relief it is to walk in someone else's shoes for a couple hours.
Bir kaç saatliğine.. başka biri gibi olmanın ne kadar rahatlattığına şaşıracaksın.
Your frozen lake is the name for what you want the most in the world, and you want it...
Senin donmuş gölün dünyada en çok istediğin şeyin ismi, ve istediğin şey...
Yeah, you know what, Miles, if you can do a better job, please, go for it.
Eewet, Miles, daha iyi bir iş yapabilirsen, lütfen git ve o işi yap.
Because I've remembered what it is to live for.
Çünkü ne için yaşadığımı hatırladım
Then, what is it that I must do for the Goon Bon Merchants?
Peki, Goon Bon için ne yapmam gerekiyor?
Is this what it's like for teenagers out there today?
Nasıl bir şey bu. gençler bugün orada?
I discovered Ron's chairs a few months ago, and what I absolutely love about a Swanson is you can really use it for anything.
Ron'un sandalyelerini birkaç ay önce keşfettim, ve bir Swanson hakkında bayıldığım şeyse onu herşey için kullanabiliyor olmanız.
I mean, if this is what it took for us to have an honest exchange, to heal our wounds, well, then, uh...
Demek istediğim, yaralarımızı sarmak için, bu yaşamamız gereken dürüst bir takas ise şey...
Wait, what if he asks what it is I do for a living?
Bekle, ya bana ne iş yaptığımı sorarsa?
- I'm just saying that it's what a warehouse is for, to hold things.
- Baba... - Depo bir şeyleri saklamak için var zaten.
- What is it? - Heather, I have made it my life to fight for gun control.
- Heather, silah kontrolüyle mücadeleye hayatımı adadım.
Is it possible that the Anunnaki were responsible for causing what has been called "the great flood"?
Anunnaki soyunun, Büyük Tufan'dan sorumlu olması veya buna sebep olması mümkün mü?
Every man has to decide for himself what it is that makes life worth living.
Herkes hayatını yaşanılası kılan şeylere kendi verir.
But once people get over the idea of this being a betrayal, they'll see it for what it is...
Fakat insanlar bunun bir ihanet olduğu fikriyle başa çıkınca onun ne için olduğunu görecekler...
It's easier to blame me for framing your husband than face the truth of what he is.
Beni suçlamak, kocanın kim olduğu gerçeğini öğrenmekten daha kolay.
See, when the bill comes, what you have to do is you have to reach in your pocket, take the lock off your wallet, take out the green paper- - it's called money- - and you pay for the bill.
Görüyorsun, fatura geldiği zaman yapman gereken şey, cebine uzanmak, cüzdanını çekmek, yeşil kağıtları çıkarmak, ona para deniyor ve faturayı ödemek.
Let's say it's really true, but what is the reason for telling me after deceiving me all this time?
- Gerçekmiş varsayayım. Fakat gayet güzel kandırmışken şimdi gelip anlatma nedenin ne?
What Professor Forbes means is it's not the right subject for the study.
Profesör Forbes'in demek istediği üzerinde çalışmak için uygun bir denek olmadığıydı.
Tell me what it is you wish for me to do.
Yapmamı istediğin şeyi söyle.
Well, then, if that is what it takes to break free of this fate that has been decided for me, then so be it.
Benim için önceden belirlenen bu kaderden kurtulmak için bu gerekiyorsa olsun o zaman.
So, if it can survive what is coming up next, I, for one, will be very impressed.
Kurtulabilirse, sırada ne var, özellikle ben etkilenirim.
Are you giving me lip for the mess I made? Is that what it is?
Dükkanını bu hale getirdiğim için bana kızıyor musun şimdi?
For what really occurred, however, it is quite impossible that any living human could have been prepared.
Bununla birlikte, o an olanlar için, bir insanoğlunun hazırlıklı olabilmesi son derece imkansız bir şey.
Why is it impossible for you to acknowledge what's really happening?
Neden gerçekte yaşananları anlatmak... senin için bu kadar imkansız?
What is it that you're looking for? Why don't you at least tell me that?
Bari onu söyle.
Is it because of your sense of responsibility for what I've done for you?
Senin için yaptıklarımdan duyduğun sorumluluk yüzünden mi?
It didn't work out for her, granted she passed away, unfortunately. But, we gave him that opportunity, you know what I'm saying.
Bu iş annesine yaramadı, maalesef vefat etti ama biz ona bu fırsatı verdik, anlıyor musun?
I tell you what it is. It's.. It's me taking "no" for an answer, you know?
Nasıl iş olduğunu söyleyeyim size bu benim "hayır" ı cevap olarak kabul etmemdir.
Well, what it is, is we have a guest for the night, a bear, and I just needed some extra cover for any da...
Mesele şu ki bu gece evimizde misafir olarak bir ayı kalıyor. Herhangi bir tehlike için fazladan sigorta...
You know what? If the job isn't right for you, Jack, maybe it's time to move on!
İş senin için uygun değilse Jack, belki değiştirmenin zamanı gelmiştir.
What is it that you think that's here that's going to solve any puzzles for you?
Senin için bir bulmacanın parçalarını... bulabileceğin bir yer mi?
That is it, boy. This is what I'm going to do time for.
İçeri gireceksem bundan gireyim.
Yes, what is it do you envision for the people currently living there?
Evet, hali hazırda orada yaşayanlar için tasavvurunuz nedir?
"For what is it to die but to stand naked " In the wind and to melt into the sun?
Çünkü ölüm, rüzgarın altında çıplak durmak ve güneşe doğru gitmekten başka nedir?
I've been rooming with this guy on and off for, what is it, 10 years?
Bu adamla 10 yıldır düzensiz olarak birlikte kalıyorum.
I do not know what Lamb's plan is for us, but I do know that if he believes you could jeopardize it, he will not hesitate to slit your throat.
Lamb bizim için ne planlıyor bilmiyorum ama şunu biliyorum ki, onun için tehlike arz ettiğini sezerse boğazını kesmede tereddüt etmeyecektir.
The television, you know, I was so amazed because, you know, I saw people in the, what is it, in the screen and I go, you know, at the back of the television and looking for, you know, there's a lot of people there.
Televizyon çok ilgimi çekmişti çünkü ekranın içinde ufak insanlar gördüm ve televizyonun arkasına bakıp içindeki insanları aramıştım.
What is it going to take to get these two boxers best pound-for-pound in the ring?
Bu iki çok sıkletli boksörleri ringe çıkarmak için ne yapmamız gerekecek?
I don't know if you have the stomach for it, but... This is... what we had her looking like.
Mideniz kaldırır mı bilmiyorum ama eskiden kızımız bu haldeydi.
Lab quality. I try not to do any dope I can't pay for, is what it is.
Parasını ödeyemeyeceğim maldan uzak duruyorum.
That just, like, blows my mind that that's what it is for you.
Yani demek istediğin, bunun sana ne ifade ettiğini aklımda büyüten benim.
God, you'd think that somebody who you've known for forever would have known what you meant about nipples, and it's like, hey, hey, maybe like, using Buddha as a restaurant decoration is the bigger joke, right?
Hayatın boyunca tanıdığın birisinin meme başı dediğinde neyi kastettiğini bilmesi gibi... Bunun gibi hey, hey... Belki de restoran dekorasyonunda Buda kullanmak büyük bir şakadır, değil mi?
You see, a hundred thousand pounds is rather a lot of money, and he's here to see what you have to show for it.
Anlayacağın 100 bin sterlin oldukça büyük para ve bunun için göstermen gereken şeyi görmek için geldi.
what is it 20402
what is this 7416
what is that 6346
what is it good for 29
what is she like 42
what is she doing 254
what is the matter with you 266
what is it about 92
what is he doing 415
what is going on 1442
what is this 7416
what is that 6346
what is it good for 29
what is she like 42
what is she doing 254
what is the matter with you 266
what is it about 92
what is he doing 415
what is going on 1442
what is that supposed to mean 430
what is that noise 86
what is she 180
what is he saying 149
what is 1413
what is it doing 16
what is she thinking 17
what is the meaning of this 145
what is she doing here 221
what is it now 253
what is that noise 86
what is she 180
what is he saying 149
what is 1413
what is it doing 16
what is she thinking 17
what is the meaning of this 145
what is she doing here 221
what is it now 253