You've had tradutor Turco
25,650 parallel translation
Like,'cause we've had sex once, and you're talking about love and I just think we need to pop the brakes.
Yani sadece bir kere seks yaptık ve sen aşktan bahsediyorsun bence biraz frene basmalıyız.
You've had such a rough day.
Zor bir gün geçirdin.
You've had sex with her twice. At least.
Onunla en az iki kere seviştin.
Just close enough... so when he returned to his older wife, with whom he'd built a life and raised two children over 20 years... but had no adventures there you still were.
Yeteri kadar yakına. Böylece o, birlikte bir hayat kurduğu ve 20 yılı aşkın süre çocuk yetiştirdiği ama macera yaşamadığı eşine döndüğünde sen yine orada olacaktın.
I had to put a target on your back and make sure you wouldn't capitulate to the authorities, but you didn't.
Seni hedef yapmam gerekliydi Ve otoritelere teslim olmayacaktın, Ve olmadın.
Listen, I was your friend once, arguably the only one you've ever had in your entire life.
Dinle, bir zamanlar senin arkadaşındım, Tahminen hayatın boyunca edindiğin tek arkadaştım.
We were blissfully not angry because we had blissfully moved on from Damon and his selfish, narcissistic existence, but when someone who you have erased from your mind has the audacity to show up at your door with flowers, and not even your favorite
Mutluyduk, kızgın değil çünkü mutlu bir şekilde yolumuza devam ettik Damon ve, onun nasist varlığı olmadan, ama aklından sildiğin birisi, küstah bir şekilde elinde çiçeklerle, hem de sevmediğin çiçeklerle ortaya çıkarsa...
You realize that in over 100 years on this planet, I've never had even one day off.
100 yıldan fazladır tek bir gün bile kafa izni, yapmadığımı düşünebiliyor musun.
Look, Bonnie, had Alex seen you, she would have called in her SWAT team and all this would have been for nothing.
Bak, Bonnie, Alex seni görseydi, Swat ekibini çağırır ve tüm bu çabalarımız boşa gitmiş olurdu.
I think you had a ringside seat to Mary Louise and Nora's final few days.
Sanırım Mary Louise ve Nora'nın son günlerini yakından takip etmiştin.
Well, think of it like this, if you didn't, I probably would've had my throat ripped out, so there's that.
Ama başka bir açıdan bakarsak, eğer sen gelmeseydin muhtemelen boğazım kesilmiş olacaktı.
and remember that I had over a century of pain and loneliness before I found you... and then three... glorious years of love.
Ve şunu hatırla ki seni bulmadan önce yaşadığım mutsuz ve yalnız yüzyılları ve seni bulunca dolu dolu yaşadığım aşkın üç yılı.
- I don't know- - had actually read the contract. That is so you.
Ki bu arada, bu mekanı açmak için bu kadar acele etmesen ve sözleşmeyi okusaydın bunlar olmazdı.
Book or no book I should've killed you when i had the chance.
Kitap olsun ya da olmasın fırsatım varken seni öldürmeliydim.
I've always had faith in you even if you didn't return the favor.
Her zaman size inandım, karşılığını sürekli vermeseniz bile.
She had to be there - - you know, yin and yang, you know, uh, dark and light.
Her zaman olması gerekiyor. Yin ve Yang, karanlık ve aydınlık gibi.
You're the best friend we've ever had.
Sen bizim en iyi arkadaşımızsın.
I would have had everything if it wasn't for you and your mangy mutt.
Eğer sen ve uyuz itin olmasaydı her şey daha farklı olacaktı.
You've had a long day.
Yorucu bir gün geçirdiniz.
I am stuck with you because I took you back after you slept with the woman who had your son... and you lied to my face about it!
Seninle sıkışıp kalmamın sebebi senden oğlu olan bir kadınla yattıktan ve yalan söyledikten sonra seni tekrar kabul etmem!
And you had a cooler job than me and you got all the ladies.
Benden daha güzel bir işin var ve bütün kadınları kaptın.
Well, that is only because you've never had me to celebrate it with you.
Bunun sebebi, benimleyken hiç doğum günü kutlamaman.
You think there's a chance in hell they would've suspended you if they thought you had a legitimate case?
Davanda haklı olduğuna inansalardı lisansını askıya alırlar mıydı sanıyorsun?
This isn't the first violent altercation you've had in a bar, is it?
Bu barda müdahil olduğunuz ilk kanlı olayınız mı?
You've had that man in custody for days now.
Günlerdir bu adamı gözaltında tutuyorsunuz.
You had your time with him, lied to my face about it.
Onunla zaman geçirdin ve bu konuda yüzüme karşı yalan söyledin.
Ah, don't you think maybe you've had enough to drink?
Sence de yeterince içmedin mi?
That you had friends now, dangerous associates, and that you'd come back.
Şu anda sahip olduğun arkadaşlarının tehlikeli olduğunu, ve geri geleceğini söyledi.
So the chances are you've always had this aneurysm.
Bu anevrizma uzun zamandan beri orada olabilir.
Look, I know you're still upset about me telling Mitch, and... I had to.
Halâ Mitch'e anlattığım için bana kızgın olduğunu biliyorum ve yapmak zorundaydım.
"Joan," "Oren," "Mary," then I dug a little deeper, found out you worked for the police with a guy named Sherlock, and he had a brother who had just died.
"Joan" "Oren" "Mary" sonra biraz daha derine indim seni Sherlock denen adamla polis için çalıştığını ve ağabeyinin yeni öldüğünü öğrendim.
He said that you and your brother and your mom had replaced him.
Ona göre sen, kardeşin ve annen onun yerini doldurmuşsunuz.
And you've had an unusually high rate of results that support the State.
Eyaleti destekleyen anormal yüksek derecede sonuçlarınız var.
Because you saw an opportunity to commit a murder at a time and place where suspicion would not fall on you and you took it, because you had another, more meaningful way to profit from Butch's death.
Çünkü şüpheli gözlerin sana dönmeyeceği bir zamanda ve mekânda cinayet işleme fırsatı gördün ve bu fırsatı değerlendirdin. Çünkü Butch'ın ölümünden kâr etmek için başka, daha anlamlı bir yolun vardı.
Somehow, you had knowledge of Jared and Butch's plan to stage a fake killing. You saw your chance.
Her nasılsa Jared ve Butch'ın, sahte bir ölüm tezgâhlama planlarını öğrendiniz.
If you really had given it a thought you would've never gone with them, Falak.
Düşünmüş olsaydınız onlarla gitmezdiniz.
After that, your close acquaintances which also includes Vishwa, testified before the police that you have had other relationships.
Daha sonra, Vishwa dahil olmak üzere sizi tanıyanlar polise ifade verdi ve başka ilişkiler yaşadığınızı söylediler.
Hey, theoretically, if, you and I were hitched and that tornado had sent me off to Oz, would you carry a torch or just shack up with the next deadly, gorgeous shrink that crossed your path?
Garajın yer yerine onlardan sakladım. Bak, teorik olarak sen ve ben evli olsaydık ve kasırga beni tahtalıköye yollasaydı bana sadakatini korur muydun yoksa önüne çıkan ilk müthiş, yakışıklı deli doktoruyla aşk yaşamaya mı başlardın?
And you were laughing downstairs because you were happy and you haven't had a lot of those moments lately.
Alt katta gülüyordun çünkü mutluydun ve son zamanlarda böyle anların yoktu. Hayır, yoktu.
We've never had a place of our own so it'll be nice to know you're keeping an eye out.
Kendimize ait bir yere hiç sahip olmamıştık bu yüzden göz kulak olduğunuzu bilmek iyi olacak.
I've had my head so far up my ass, I haven't been able to see how amazing and... and generous, and caring you've been.
Aklım başımdan öyle gitmişti ki senin ne kadar harika, asil ve şefkatli olduğunu göremedim.
All day you've had to come at me with this in private!
Bunu kimseler yokken bütün gün benimle konuşabilirdin!
I thought when you had your near-death experience and your man gave you part of his liver that you'd become closer, but now that that's been blown to hell, we'll settle it like this, have another wheelchair race
Ölümünü yakından tecrübe ettiğine ve adamının sana karaciğerinin bir parçasını verdiğinde bunun sizi daha da yakınlaştırdığını düşünüyorum. Ama bu sefer sayılmaz, ikiniz de hastanedeyken başka bir tekerlekli sandalye yarışını daha yapalım
Oh, that is very kind of him, but you are the only visitor we've had today.
Şogun çok düşünceli ama bugün sizden başka ziyaretçimiz olmadı.
We've barely had half a conversation since you came on board, and you were friends with my grandfather.
Gemiye geldiğinden beri bir kere yarım yamalak konuştuk ama sen dedemin arkadaşıydın.
You and her, you've always had such a special relationship.
İkinizin hep özel bir ilişkisi vardı.
I know we've had our Wells issues in the past, but you can't just stop trusting everybody or giving them chances.
Geçmişte Wells konusunda sorunlar yaşadığımızı biliyorum ama bu, kimseye güvenmemeni veya şans vermemeni gerektirmez.
You've had an impressive career, Mr. Lance?
Etkileyici bir kariyeriniz var, Bay Lance.
The year I've had, this is... this is easy. Yeah. I know why you're asking, ok, and I'm...
Bunun kulağa çok soğuk kanlıca geldiğini biliyorum.
Tell me you've had better luck than I've had.
Şansınız benden daha yaver gitmiştir umarım.
Ok. Um, so what exactly is it you've had enough of?
Bana bu kadar yeteri açar mısın biraz?
you've had your chance 19
you've had enough 82
you've had too much to drink 17
you've had your fun 48
you've had it 35
hades 49
hadley 82
haddock 18
hadass 20
haddie 119
you've had enough 82
you've had too much to drink 17
you've had your fun 48
you've had it 35
hades 49
hadley 82
haddock 18
hadass 20
haddie 119
hadji 18
had i known 35
had to be done 28
had a good day 18
haddy 20
had enough 74
hadn't you 39
had to 73
had to be 44
had a 19
had i known 35
had to be done 28
had a good day 18
haddy 20
had enough 74
hadn't you 39
had to 73
had to be 44
had a 19