You been there tradutor Turco
6,864 parallel translation
How long have you been there?
Ne zamandır buradasın?
How long have you been there?
Ne zamandır oradasın?
Oh, have you been there?
Gittin mi?
That shelter we found you in. How long have you been there?
Ne kadardır sizi bulduğumuz sığınakta kalıyordunuz?
How long you been there for?
Ne zamandır oradaydın?
Have you been there?
Orada mı?
Oh, my God, have you been there this whole time?
Aman Tanrım. Onca zamandır burada mıydın?
Have you been there?
Ay'a gittin mi ki?
Now, there is a restocking fee because the box has been opened, but you ow what... I'm gonna waive for ya.
Kutu açılmış olduğundan stok bedeli ödenmeli ama bundan feragat ediyorum.
Have you been under a rock all day? [chuckles] There's a curse on the town line.
İşte böyle yapılır, canlarım.
- Excuse me. There has been a complete lack of due process here, and you have opened yourself up to a lawsuit.
Ortada tamamen, yargı süreci eksikliği var,... ve siz de kendinizi tamamiyle bir davaya açık hale getirdiniz.
You've been tapping away like Alicia Keys over there.
Alicia Keys gibi parmak çalıştırıyorsun orada.
Having someone die on you before you have said everything and forgiven everything and been there and loved them as hard as you should...
Sana yakın birisi ölmeden herşeyi söylemiş olmayı diliyorsun. Yaşanmış herşeyi affetmeyi, senin için ne kadar zor da olsa sevmeyi...
Have you ever been there?
Hiç gittin mi?
Had you hulks been there, You could have destroyed the meteorite, And prevented the resulting cataclysm.
Hulklar, burada olsaydınız meteoru yok edip sebep olduğu afetlere engel olabilirdiniz.
- This is going to be very jarring for you, but there's been a malfunction with the headset you ordered from us.
- Bu biraz şaşırtıcı olabilir, ama bizden sipariş ettiğiniz sanal gerçeklik cihazında bazı üretim hataları var.
You know, when you're in bed with a girl, And you've been down there for a while, And suddenly she gives you the old "thanks for trying" tap
Hani kızla yatakta beraber uzanıyorsunuzdur ve bir süre geçmiştir ve kız sana'denediğin için teşekkürler'bakışını atar ya.
Actually, I was going to say that I think it's great how he's always been there for you when it mattered, you know, through thick and thin, good times and bad times.
Aslında ihtiyaç duyduğunda yanında olmasının ne kadar güzel bir şey olduğunu söyleyecektim. Yani iyi günde kötü günde hep yanında olmasını diyorum.
Now, there has been a crime here, and you better do something about it!
Burada bir suç işlendi, bunun hakkında bir şey yapmalısınız.
Do you have, uh... uh, any idea why he might have been up there?
Neden orada olduğuna dair bir fikriniz var mı?
You know, I've been in there listening to you talk to your wife and I've been wondering whether I want to be the kind of person that ruins your holiday.
Biliyorsun, Burada senin karın ile konuşmalarını dinliyorum ve bayramını mafedecek tipde bir kadın olup olmadığımı düşünüyorum
If you had been there...
- Orada olsaydın...
How long you think it's been up there?
Ne zamandır uçuyordur sence?
If there's been a reactor breach, you won't last five minutes... with or without the suits.
Koşun. Reaktörde çatlak varsa, giysi olsun olmasın beş dakika dayanamazsınız.
Suppose I might have said it sooner if I hadn't been so hammered for most of the last 30 years but you know? There it is, I said it.
Bunu son 30 yılın büyük çoğunluğunda sarhoş olmayıp daha önce söylemem gerekirdi ama sonunda söyledim işte.
You look into these woods and you think they've always been there and always will be, like this old oak tree here.
Bu ağaçlara baktığında, aynı şu meşe ağacı gibi, her zaman orada olduğunu ve olacağını anlarsın.
For 15 straight minutes, I been watching you... putting your big fat fuckin'fingers into your disgusting mouth which is filled with God knows what kind of fuckin'bacteria, and then you take the same big fat fuckin'filthy fingers... and you stuff'em back into the bowl that is there for public consumption.
Tam 15 dakikadır, yağlı parmaklarını içi binbir türlü bakteri dolu olan iğrenç ağzına sokuşunu sonra tekrar o pis parmaklarını oturanların yemesi için konmuş çerezin içine koyuşunu izliyorum.
There must be some kind of law against working for a financial institution right after you've been working in financial regulation, right?
Finansal düzenlemede çalıştıktan sonra finans kurumunda çalışmanı engelleyen bir tür kanun olmalı, değil mi?
Look at you! Have you ever been there for New Year's?
- Daha önce yeni yıl için oraya gitmiş miydin?
I just wished you had... you know, she could have been there for more of it.
Dilerdim ki sen de... Daha fazlası için sen de yanımda olabilseydin.
You think there's been an error in the grading because in your mind, you wrote a wonderful essay yet you still received a failing grade.
Yanlış not verdiğimi düşünüyorsun çünkü aklınca mükemmel bir makale yazdığını ama yine de kalır not aldığını düşünüyorsun.
You think about what those two could have done today if you hadn't have been out there.
Eğer sen orada olmasaydın o ikisi neler yapabilirdi bir düşün.
You've been there, down under?
Sen de orada mıydın?
I've been in there since you went to that nice lady's house.
Sen o guzel hanımın evine gittiginden beri oradaydım.
- No, you haven't been in there.
- Hayır, orada olmamalısın.
You've never even been there.
Daha önce oraya hiç gitmemişsin.
How long have you been standing there?
Ne zamandır burada dikiliyorsun?
Speaking of security, have there been any other trouble with, you know...?
Güvenlikten söz etmişken bildiğin başka bir sorun var mı?
I mean, you've been working there.
Orada çalışıyordun hani.
- You've been down there for several hours.
- Saatlerdir aşağıdaydın. - Öyle mi?
It was such a great night. You should've been there.
... çok şatafatlı harika bir geceydi.
You hadn't been there, there would have been double the casualties.
Orada olmasaydın, zayiat iki katı olabilirdi.
Oh, so, you'd have wanted revenge if you'd been there?
Demek burada olsaydın intikamını alırdın?
If you had been there...
- Evet, eğer sen orada olsaydın...
I have always been there for you, no matter what.
İyi günde kötü günde hep yanındaydım.
How long have you been standing there?
Ne zamandır orada duruyorsun?
There were rumors you had been stabbed to death in Amsterdam.
Amsterdam'da bıçaklanarak öldürüldüğüne dair söylentiler vardı.
No one's been there before you.
Kimse senden önce var oldu.
You lucky that was him and not me out there'cause I'd have been whooping your ass up and down this street.
Ben değil de o olduğu için şanslısın çünkü ben götünü sokakta bir aşağı bir yukarı bağırttırırdım.
Oh really? Yeah, listen, once you've been betrayed there's no way in the world that I would ever...
- Bir kez aldatıldığında, bir daha...
Do you mean while I've been out there working my arse off trying to get this film ready, you've been in here dropping acid?
Yani ben kıçımı yırtarak filmi hazır etmeye çalışırken siz burada kafa mı çekiyordunuz?
you been here before 24
you been 17
you been drinking 40
been there 278
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
you been 17
you been drinking 40
been there 278
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30