English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You know it is

You know it is tradutor Turco

17,195 parallel translation
You know it is possible that you might enjoy it, and thank me.
Bundan zevk alıp bana teşekkür de edebileceğini biliyorsun.
You know it is the middle of the afternoon.
Öğlen vakti olduğunu biliyorsun değil mi?
- You know where it is?
- Yerini biliyor musun?
No, but how do you even know that's what they say it is?
Gerçekten dedikleri şey olduğunu nereden biliyorsun?
You know, the more I think about it... The more I think my sister is right.
Şu şey hakkında daha fazla düşündükçe ablamın haklı olduğuna daha çok kanaat getiriyorum.
- I can't let you have something if I don't know what it is.
Ne olduğunu bilmediğim bir şeyi almanıza izin veremem.
The truth, if you must know it, is that this being you call a "leech,"
Bilmek zorundaysan, gerçek şu :
I know, but you never say what it is.
Biliyorum ama ne olduğunu hiç söylemiyorsun.
M-my tank is in the garage, but, Mary, you know it won't work on him.
Tankım garajda... ama, Mary, onun üzerinde işe yaramayacağını biliyorsun.
I know you're a genius, so maybe you can help me understand why the guy your sister is with has DNA with a, uh, what do you call it, um, transgenic mutation?
Zeki olduğunu biliyorum o yüzden belki kız kardeşinin birlikte olduğu adamın nasıl diyorsunuz gen aktarma mutasyonuna uğradığını anmalamama yardım edebilirsin.
You have to know what it is you're looking for to trace the hack.
Hackin kaynağını bulmak için aradığınız şeyin ne olduğunu bilmeniz gerekiyor.
I just want to know... What you said to me then... is it still true?
Senden sadece bana o zaman söylediğin şeyin hâlâ doğru olup olmadığını bilmek istiyorum.
And you know where it is.
Sen de nerede olduğunu biliyorsun.
What I know is you're becoming obsessed like your mom. Fat lot of good it's done.
Benim bildiğim, annen gibi takıntılı olduğun.
Mary, I know the discovery about Don Carlos is painful, but it is better to have learned the truth about his interests before you were bound by marriage.
Mary Don Carlos olayı çok acı verici ama evlienmeden önce onun ilgi alanlarıyla ilgili gerçeği bilmelisin.
Your Royal Highness, as you know, it is customary to present your intended with an engagement gift symbolizing Spain's intention to honor our new alliance.
Prens hazretleri bildiğiniz üzere geleneksel olarak bu yeni nişanımız ve ittifakımız için İspanya'nın onuruna bir hediye vermelisiniz.
You got to teach me whatever it is you know about women, because she should hate your breathing guts by now.
Bana kadınlarla ilgili ne biliyorsan öğretsene ya çünkü şimdiye kadar senden nefret etmesi gerekiyordu.
You know how it is. I have to pay rent.
Ödeyecek bir kiram var.
And before you consider how dull, how asinine the title of that essay is, let me tell you I know how dull and asinine it is and I want you to own the dullness!
Kompozisyonun başlığının ne kadar sıkıcı ve saçma olduğunu düşünmeden önce söyleyeyim ki ne kadar sıkıcı ve saçma olduğunu biliyorum ve bu sıkıcılığı kabullenmenizi istiyorum!
You know what it is?
Bu nasıl bir şey biliyor musun?
I know that you're a person of action, and right now, it feels like the only option you have is to give them the money, but I'm telling you from experience, that is the wrong thing to do.
Girişken olduğunu da biliyorum ve şu an tek seçenek para vermek gibi geliyor, ama deneyimlerime dayanarak diyorum ki yanılıyorsun.
I'd say it was a coincidence, you know, but given how small this fucking town is, it'd probably be weirder if I didn't see you.
Tesadüf oldu derdim ama minicik bir kasaba olduğunu düşünürsek seni görmemem daha tuhaf olurdu aslında.
This is why you didn't want Barry to take it or even know about it.
Bu yüzden Barry'nin kullanmasını,... hatta haberinin bile olmasını istemedin.
I don't know if this is the right time, or I don't know if the sky looks the way it's supposed to be, but... I know you my first baby not born a slave.
Bunun doğru zaman olup olmadığını ya da gökyüzünün böyle görünüp görünmemesi gerektiğini bilmiyorum ama köle olarak doğmayan ilk çocuğumun sen olduğunu biliyorum.
Get something for your daughter. I am sorry for how it all worked out... But you know well enough what we do, right?
Olanlar için üzgünüm... ama burada ne iş yaptığımızı biliyorsun.
Oh, I'm afraid it is, outcast, but you know that already, don't you?
Maalesef doğru Outcast ama sen bunu biliyorsun zaten, değil mi?
It is disgusting, if you want to know the truth, but in this case, useful.
Doğruyu söylemek gerekirse iğrenç bir şey, ama bu durumda yararlı.
Uh, you know, emma, whatever it is, You can trust me, i promise you- -
Sorun neyse, Emma, bana güvenebilirsin.
That is not what I'm saying, and you know it.
Benim söylediğim bu değil ve bunu biliyorsun.
You know, I mean the, uh, the workmanship is, um, it's substandard.
Bilirsiniz, bence iscilik yetersiz bunda.
Um, I found this inhaler. Do you know whose it is?
Bir astım spreyi buldum.
It looks like you might be having a baby, which is great news, because I actually know how to deliver babies, okay?
Görünüşe göre bebek sahibi oluyorsun, ki bu harika haber, çünkü bebek nasıI doğurtulur biliyorum, tamam mı?
You don't know for a minute what it is to be... unhinged.
Sen bunun nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Dengesiz olmanın.
If you're telling the truth, you'd know where it is.
Doğruyu söylüyor olsaydın, orayı zaten bilirdin.
You know, it's not easy with Vivian and work and Robert.
Vivian, iş ve Robert'la o kadar kolay olmuyor.
Well, as you know, it is Ms. Blum's stated desire to remain in this house until the occasion of her death and that all medical care be provided here on the premises regardless of financial burden to the estate.
Biliyorsunuz, Bayan Blum ölene dek bu evde kalmayı talep etti. Ve talebine göre tıbbi bakımı burada yapılacak, mülk için mali yükü ne olursa olsun.
"I think it is my duty to write you a few lines " and let you know how your little baby is getting on.
- " Sana birkaç satır yazıp küçük bebeğinin ne durumda olduğunu söylemek zorunda hissetim.
You know, the hardest part... is if I could erase ten minutes from our lives... ten minutes... it'd all be perfect.
En zor kısmı da hayatlarımızdan o on dakikayı silebilseydim on dakikayı, her şey yine mükemmel olacaktı.
You know what the IT system is like in this building.
Bu bina bilgi işlemin nasıl işlediğini biliyorsunuz.
I'd like to know, what is it that your coach-sir has taught you, that your father couldn't.
Antrenörünün sana öğretip babanın öğretemediklerini öğrenmek isterim.
I have looked up everything there is to know about you, Jason, and I get it now.
Senin hakında bilebileceğim her şeye baktım, Jason ve anlıyorum.
You know, why is it that women feel the need to hide themselves when they cry?
Neden kadınlar ağlarken kendilerini saklama derdine girerler biliyor musun?
Philip is probably chopping up Caleb into little pieces right now, so it seems to me you should be trying to find him instead of interrogating us and making insinuations when really, you know nothing.
Philip şu an muhtemelen Caleb'ı lime lime ediyor bana kalırsa şu an onu bulmaya çalışsanız da bizi sorguya çekip hiçbir şey bilmezken imalarda bulunmasanız.
There's an informant who's giving evidence against you, and we know who it is.
Senin aleyhine kanıt veren köstebeği bulduk ve kim olduğunu biliyoruz.
Truth is, I also kind of thought that it would help me, too, you know, to be of service and...
İşin aslı, bunun bana da yardımı olabileceğini düşüdüm, bir işe yaramanın ve...
I don't know what it is, but you cast a very long shadow.
Ne olduğunu bilmiyorum ama sen uzun bir gölge gibiydin.
But, if anything ever does, you know, get going, we should make sure it is about us.
Ama ne olursa olsun anlarsın işte olmaya devam ederse bizimle ilgili olduğundan emin olmalıyız.
Maybe there is no albeit. Maybe saving our lives had nothing to do with it, you know?
Belki bizi kurtarmakla ilgisi yoktu.
Do you also know that it is imperative for Jingim to have an heir before then?
Jingim'in o zamana kadar bir varisi olması gerektiğini de biliyor musun?
I know this is a lot to take in, so if you need to Take some time and noodle on it, that's cool.
Eğer düşünmek için biraz zaman istiyorsan sorun değil.
You know how it is.
Nasıl olduğunu bilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]