English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You love it

You love it tradutor Turco

12,735 parallel translation
- ♪ "L" - ♪ You love it
♪ - sen love it - l. ♪
♪ You love it
♪ Eğer onu seviyorum. ♪
That means both of us know you love it.
Bunu sevdiğini ikimiz de biliyoruz.
If you love it so much, why don't you move back?
Eğer o kadar çok seviyorsan, neden geri taşınmıyorsun?
You love it when she calls up, don't you?
Araması hoşuna gidiyor, değil mi?
I just don't think you love it.
Ama pek bayılmıyor gibisin.
I'd love to know whose side you're on, but it would be rude of me to ask such blunt discourse from so beautiful a woman without first buying her lunch.
Kimin tarafında olduğunu bilmek isterim ama ona yemek ısmarlamadan önce bu kadar güzel bir kadınla böylesi pervasız bir tartışmaya girmem kabalık olur.
Because I love America? I made it clear to you from the beginning- - you don't work for me, you work for the United States.
Çünkü Amerika'yı seviyorum? Ben beginning- - gelen açıkça size yapılan Eğer Amerika Birleşik Devletleri için çalışmak benim için işe yaramaz.
That's how it's supposed to feel when you love someone.
Birine aşık olduğunda hissettiğin şey tam olarak budur zaten.
It's wonderful to see you again, my love.
- Seni tekrar görmek çok güzel aşkım.
Oh, I get it. You shoot arrows, you give love tips, it's like you're cupid or something.
Ok atıyorsun, aşk konusunda ipuçları veriyorsun Cupid gibisin mübarek.
I didn't, but it's sweet of you to be concerned about my love life.
Ben söylemedim. Ama aşk hayatım hakkında endişelenmen çok şeker.
You were so blinded by your love for him, it's like no one else exists.
Ona olan aşkın gözünü kör etti hiçbir şeyi görmüyorsun.
I call it love, so if you're asking me to choose between you and Julian...
Ben buna aşk diyorum. Ve eğer Julian'la senin aranızdan birini seçmemi istiyorsan- -
♪ Pick it up and tell me that you love me... ♪
# Al şunu ve beni sevdiğini söyle... #
Have you no special love to spend it with?
Bunu geçirebileceğin özel birisi yok mu?
I'll run away from love if you run toward it.
Eğer sen aşka doğru koşacaksan ben aşktan kaçarım.
It's all your fault Quagmire fell in love with you.
Quagmire'ın sana âşık olması senin suçun!
You're my brother and I love you, but like a million percent honest, I thought it'd be super weird when I brought guys back there.
Kardeşimsin ve seni seviyorum ama, yüzde milyon dürüst olmak gerekirse eve erkek getirdiğimde bunun inanılmaz garip olacağını düşündüm.
The fate of everyone that you love rests upon it.
Sevdiğin herkesin kaderi buna bağlı.
I love you, Dana. It's always been you.
Seni seviyorum Dana.
It was his love for you that fueled his ambition.
Hırsını besleyen sana olan aşkıydı.
You don't... love has nothing to do with it, and I don't know what you're insinuating...
- Aşkın bununla bir ilgisi yok.
It's not possible. Not without crushing the heart of the thing you love most.
En çok sevdiğinin kalbini ezmeden bunu başarman imkansız.
It's about how incredible this is and how amazing you are and how much I love being with you and how, being with you, I've become myself, and I... and I want to keep doing that and expanding and getting closer and closer to that, and I know that I will just start shutting down if we have to, you know, make some commitment to... to next year, next month, or...
Bu sana ne kadar çok aşık olduğum ne kadar inanıImaz olduğun ve ne kadar şaşırtıcı olduğun hakkında kendim olabilmekten ve seninle birlikte olmak hakkında ve bunu devam ettirmek istiyorum genişlemeyi ve yakınlaşmayı ve kapatmakla başlayabilirim eğer yapacaksak, gelecek yıla, gelecek aya ya da söz verebilirim.
You know, family is an endless stream of just exhausting crap that makes you feel like the least cool person on earth, but... but you do it because you love your kid.
Aile, seni dünyanın en iyi kişisi hissetmeni sağlayan sonsuz ıvır zıvırla dolu yorucu bir şeydir. Ama yaparsın çünkü çocuğunu seversin.
Well, I'm sorry I was so tough on you, but it feels good to say you love someone out loud, don't it?
Kusura bakma sana biraz sert davrandım ama birini sevdiğini yüksek sesle söylemek çok iyi geliyor değil mi?
If you love what you're doing, it isn't work. It's fun.
Sevdiğiniz şeyi yapıyorsanız buna iş denmez, eğlence denir.
I know it probably seems sad to you, But I love it.
Bu muhtemelen sana üzücü gözüküyor ama ben bayılıyorum.
You're gonna love it.
Buna bayılacaksın.
It's not that I don't love you.
Seni sevmediğimden değil.
You climb the mountain, you fall madly in love... or obsess, or whatever you want to call it... you extract all the gold, then the honeymoon comes to an end, and, slowly, they all become traitors in your eyes.
Dağa tırmanırsın. Deli gibi aşık olursun ya da kafayı takarsın. Ne demek istersen artık.
Oh, I love how you come in here quoting Shakespeare like it's just gonna magically elevate that treadmill fiction you write.
Oh, buraya Shakespeare'dan alıntı yaparak gelmeni sevdim, tekdüze kurgu romanlarını biraz üst seviyeye çıkacağını sandım.
I'd love to see you prove it, especially because every participating student signs a nondisclosure agreement. Oh.
Kanıtını görmek isterim, özellikle bütün öğrenciler gizlilik anlaşmasını imzalamışken.
I love you, Robert, but this thing between us, it must end.
Seni seviyorum Robert ama aramızdaki ilişki sona ermeli.
I'd love it if you didn't use that word.
O kelimeyi bir daha kullanmazsan çok sevineceğim.
I gave her a bear with "I Love You" on it.
"Seni seviyorum" yazan ayı verdim ben ona.
Your HL-7 results told me there was a less than one percent chance you'd betray the DEA, and if you did, it would be for love.
HL-7 sonuçlanma göre narkotiğe ihanet etme ihtimalin yüzde birden az. Yaparsan da bunu aşk için yaparsın.
If they're not, if you have a legitimate explanation for them, we would love to hear it so we can move on.
Eğer değillerse ve gerçek bir açıklamanız varsa bir an önce duymak isteriz ki işimize bakalım.
You guys, I love it.
Bayıldım.
It's a circle of love, because I love you, you love Josh, and Josh and I used to love each other.
Ben seni seviyorum, sen Josh'ı seviyorsun ve Josh'la ben de eskiden birbirimizi seviyorduk. Bu bir aşk çemberi.
- I love it. - By the reaction from the rest of you suits.
- Diğer çalışanların tepkisinden yani.
Have you ever acquired it- - love?
Hiç zamanla kazandınız mı? aşkı?
I just love all this like murder-y stuff and everything, it's, like, totally puts me in, like, the spirit of the day and that's, like, what it's about, because it's Halloween, and it's, like, sometimes we lose sight of, like, what is Halloween about, so, thank you, Mr. Tricker.
Bütün bu kanlı canlı şeylere bayılıyorum, adeta beni günün havasına sokuyor gibiler tam da konuyla ilgili, çünkü Cadılar Bayramı Cadılar Bayramı'nın ne olduğunu bazen gözden kaçırırız, bu yüzden teşekkürler Bay Şakacı.
It takes on the form of the person you most love.
En çok sevdiğin kişiye dönüşüyor.
You were so in love, then for it all to come crashing down, and so publicly!
Birbirinize çok aşıktınız, sonra birden bire her şey halkın önünde çöktü gitti!
You know, it might've been fun to play love interests again.
Belki tekrar aşıkları oynamamız eğlenceli olabilir.
And of course, I love you, it's just, this is good, this is really, really good.
Tabii ki seni seviyorum. Yani bu iyi bir şey, oldukça iyi.
Oh, you'd love it.
Çok seversin.
It's so important to have people that you love close to you.
Sevdiğiniz kişileri yakınınızda tutmanız önemli bir şeydir.
- You don't understand, do you, what's it's like to watch someone you love dying when they're begging you to kill them?
- Kafanız almıyor değil mi sevdiğiniz biri ölmek için yalvarırken yavaş yavaş ölümünü izlemek?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]