You make the call tradutor Turco
728 parallel translation
Mr. Spock, you make the call to Starfleet.
Spock, Yıldız Filosu'na çağrıyı sen yap.
Will you make the call?
Arayacak mısın?
So did you make the call?
Peki meseleyle ilgili bir şey yaptın mı? Evet.
If I'm not there, Chief, you make the call.
Yola çıktı, Chief, beklemede kal.
Make sure you leave the house when you make the call.
Arama yapacağın zaman evden çık mutlaka.
You write a book about the gutter, you call it Nana and you hope to make a little money.
Oluk hakkında bir kitap yazıyorsun, Nana ismini veriyorsun ve bundan para kazanmayı bekliyorsun.
Suppose you go on back down the hill... to the drugstore and make a phone call.
- Esprisi nedir? Aşağıdaki dükkana girip telefon et.
Since you sent me the key to your house, I decided to use it to make a little social call on your father.
Anahtarı gönderdin. Babanı ziyaret etmek istedim.
You didn't make that call, it's not the same voice.
O konuşmayı sen yapmadın. Bu ses, o ses değil.
You know if you call the cops then I can't make a move.
Polisleri ararsan hiçbir şey yapamayacağımı biliyorsun.
I'll call the GPO myself and make the request, if you like.
İsterseniz, bilakis kendim Genel Posta Ofisi'ni arayıp istek yaparım.
Call after you make the hit.
Adamı vurduktan sonra.
Sneaked out of the plane after i went to make the phone call. Oh, cut it out. That's quite an imagination you have, mr.
Vectrocomp işini alabilirdin, ama almadın.
the narcotics that you call literature - the bible, poetry, essays - all kind, all of it an opiate to make you think you have a strength when you have no strength at all.
Damarlarına baskı mürekkebiyle enjekte ettiğin hayaller. Edebiyat adını verdiğin bir uyuşturucu. İncil, şiir, makaleler ve benzerleri, bunların tümü, sana bir yerin olduğunu düşündüren afyon, oysa senin hiç yerin yok.
No, please come upstairs, you can make the call yourself then.
Hayır, lütfen yukarı gelin, kendiniz arayabilirsiniz.
Look, when I call you that, I'm calling myself the same thing, because I kill for money, too, but I ain't gonna make up any fancy names for it.
Bak, seni o şekilde adlandırdığımda, kendimi de aynı şekilde adlandırıyorum. Çünkü ben de para için öldürüyorum. Fakat buna ilginç isimler uyduracak değilim.
I could call the police, make you reveal the hotel.
Polisi arayıp size otelin ismini söyletebilirim.
When you make a bet you're supposed to play it fair and I had every right to... call the Gauls, and I'll prove to you that my Egyptians can still build a beautiful... palaces, and I insist that the Roman leave the builders alone and let me tell you...
Bir bahse girdiğinde dürüst oynamalısın, ayrıca Galyalıları çağırmak için her türlü... hakkım da var, ve sana Mısırlılar'ın hala güzel saraylar yapabileceğini... kanıtlayacağım, Romalı'ların İnşaatçıları rahat bırakmalarını konusunda ısrar ediyorum, Ayrıca söylemeliyim ki...
When the estate is re-secured... and quadrants checked, you will make a phone call to Mr. Helm... and you will arrange to meet him at the usual rendezvous.
Şatoda güvenlik yeniden sağlandıktan... ve her yer kontrol edildikten sonra Bay Helm'e telefon edip... normal randevuna gideceksin.
If Bernice isn't aware enough to make the move that's right for her... and if you can't call on your resources to resist me... then responsibility rests not with me... not with you, Kathy, not with Bernice, but with Phil.
Bernice kendi için doğru kararı veremeyecek durumdaysa sen de bana karşı koyamayacaksan bu kararı vermek ne sana ne bana ne de Bernice ait ama Phil'e ait.
- Can't you make a lousy call... - to the police?
- Alt tarafı polise bir telefon açacaksınız!
You call him up, you make the buy.
Onu arayıp mal alacaksın.
Of course, uh, there is that possibility that once they get him to write the letter... and make the phone call... but you never know.
Kuşkusuz, ah, ona o mektubu yazdırdıklarına göre ve telefon ettirdiklerine göre o olasılık var...
You can't make up your mind on third down, you call me on the field phone.
Şunu da anla, üçüncü yarıda aklını başına toplamazsan, beni saha telefonundan ara.
You gave me a grab to make the call.
Bana telefon etmemi sağlayacak malzemeyi sundun.
One thing, when you get out of here, make sure you call the cops before you take off for the border?
Buradan çıktıktan sonra, sınırdan geçmeden önce polisleri aradığından emin ol.
The phone isn't working. sir You can make a call from the hallway.
Telefon çalışmıyor beyim. Koridordakini kullanabilirsiniz.
I'll make a quick phone call and meet you in the back of the waiting room in two minutes.
Bak, hemen bir telefon edeceğim ve seninle 2 dakika sonra bekleme odasının arka tarafında buluşacağım.
I'm gonna make the call, so you go and get your things.
Ambulansı arayacağım, eşyalarını toplayabilirsin.
If you want to make a call, the house I live in is over there, you know.
Bir telefon arıyorsan, evim şurada, biliyorsun.
I'm gonna reach in my pocket, get a dime... go down to the phone booth, make a call, come right back up, and talk to you.
Elimi cebime sokup bozukluk çıkaracağım telefon kulübesine gidip seni arayacağım, sonra geri gelip seninle konuşacağım.
Oh, Captain Cragg, can you make a call, see if you can get us a cab to the hotel?
Kaptan Cragg, bizi otele götürebilecek bir taksiyi arayabilir misiniz?
You escort the inspector, while I make a phone call.
ben bir telefon görüşmesi yaparken, müfettişe eşlik edin.
I'll call you in the morning and make the arrangements.
Sabah seni ararım, ayarlamaları yaparız.
Now that the kids are gone, I ask you one more time, did you make that call to Vancouver?
Hazır çocuklar yokken sana bir kez daha soruyorum Vancouver'ı sen mi aradın?
Whatever you can't fit on the weekends, make sure you call in sick.
Hafta sonuna sığdıramadıkların için hastalık mazereti bildirmeyi unutma.
When do you have to make the call?
Ne zaman telefon etmen gerekiyor?
You have the right to make one phone call.
Bir telefon konuşması yapma hakkın var.
Look, if you'll just wait one minute, I just gotta make the phone call...
Bir dakika beklersen, o telefon gorüşmesini yaparım.
It's not for you to make the call.
Senin için telefon etmemiştim.
I'll put you on the train myself. And I'll even call ahead to make sure the butler knows you're coming.
Seni trene ellerimle bindiririm ve kahyaya da haber veririm ki hazırlık yapsın.
And the street cell phone call is the lowest phone call you can make.
Ayrıca sokaktan birini, cep telefonuyla aramak, aramaların en beteridir.
If I call Jill from prison, you think that would make up for the other ones?
Jill'i hapishaneden ararsam, diğerlerini telafi etmiş olur muyum?
Why don't you make me a detailed list... of all these things - let's call them hallucinations - everything that you've seen or think you've seen... as if you were going to dramatize all these horrible scenes... and we can go over the material together.
Neden bana bütün bunlar hakkında detaylı bir liste hazırlamıyorsun? Şimdilik bunlara halüsinasyon diyelim, Gördüğüz veya gördüğünüzü sandığınız her şeyi...
You can make the call now.
Artık rapor verebilirsin.
You know... if we can make it to the roof, I can get to the junction box outside, tie into the phone lines, call for help.
Eğer çatıya çıkmayı başarırsak, bağlantı kutusuna ulaşabilirim ve telefon hattına bağlanıp yardım çağırabilirim.
Like, I wanted to call a wedding coordinator to make the whole thing... really, really beautiful, and you want to call Gabe at the Steak Pit.
Düğün organizatörü çağırıp her şey güzel olsun istedim. Ama sen Et Çukuru'ndaki Gabe'i aramak istedin.
# That'll make you call the cops
# That'll make you call the cops
All you go to do is make the call.
Yapacağın bir çağrıda bulunmak.
♪ - To face unafraid the plans that we made - Well, don't you have a phone call to make?
Yapman gereken bir telefon görüşmesi yok mu?
Hey, Dick, is there somebody you can call to make sure... the EPA's really doing the investigation?
Çevre Koruma'nın soruşturmayı gerçekten yapacağından emin olmak için arayabileceğin kimse yok mu?
you make me happy 42
you make me laugh 67
you make me feel 28
you make a good point 33
you make me sick 180
you make me nervous 20
you make 37
you make me 18
you make it sound so easy 34
make the call 109
you make me laugh 67
you make me feel 28
you make a good point 33
you make me sick 180
you make me nervous 20
you make 37
you make me 18
you make it sound so easy 34
make the call 109
the call 18
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you mean it 157
you mean right now 22
you mean me 104
you made it 730
you meant 25
you miss me 101
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you mean it 157
you mean right now 22
you mean me 104
you made it 730
you meant 25
you miss me 101
you mean you don't know 16
you meant it 23
you mustn't 153
you missed me 68
you must be tired 132
you made your bed 27
you mean now 32
you mean her 17
you mess with me 18
you might think 18
you meant it 23
you mustn't 153
you missed me 68
you must be tired 132
you made your bed 27
you mean now 32
you mean her 17
you mess with me 18
you might think 18