Yours'cause tradutor Turco
191 parallel translation
Clegg, if you and those two idiot sons of yours cause any more trouble I'm gonna have you slapped in irons!
Clegg. Sen ve salak çocukların bir daha sorun çıkartırsanız sizi demirle dövdürtürüm!
It's guys like this torpedo of yours that cause all the trouble.
Bela çıkaranlar hep senin şu ateşli adamın gibiler.
'Cause I'm not yours anymore
#'Cause I'm not yours anymore #
'Cause I'm not yours
#'Cause I'm not yours #
Sometimes the cause of nervous habits like yours is not obvious.
Bazen sizinki gibi sinirli davranışların... sebebi belli değildir.
My interest in married women is strictly professional... or yours would have been a lost cause long ago.
Evli kadınlara olan ilgim, kesinlikle profesyonel bakış açısıyladır yoksa çoktan, çok büyük sorunlar çıkmış olurdu.
What cause of yours could be worth such torture?
Böyle bir işkenceye... değecek olan ne gibi bir sebebin var?
I know not why you've made our cause yours, but...
Neden davamızı kendi davan yaptığını bilmiyorum... - Farkeder mi? Farkeder.
Loyalty such as yours, that comes only from devotion to a cause.
Seninki gibi bir sadakat, sadece bağlılıktan bir sebebe dönüşür.
Now you can pull that gun of yours and shoot me where I stand... or defend yourself as best you can...'cause I intend to beat you into the ground with my fists.
Şimdi ya silahını çekip beni ayaktayken vur ya da kendini en iyi şekilde savun... Çünkü seni yumruklarımla yere sermeye niyetliyim.
'Cause I'm just as guilty as you and that goddamn son-in-law of yours!
Ben senin ve o lanet olası damadın kadar suçluyum.
It's yours.'Cause you know what's riding on it.
Senindir. İşlerin nasıl yürüdüğünü bilirsin.
Yours left'cause you can't have any.
Seninkiyse çocuğun olmadığı için.
You might as well crawl into bed with that screwed up wife of yours,'cause you're dead from the waist down just like she is.
Sen de, o murdar olmuş karınla beraber yatağa sürünerek gitmeliydin çünkü aynen onun gibi, senin de belden aşağın ölmüş.
Show us that million-dollar arm...'cause I got a good idea about that five-cent head of yours.
Hadi, hilebaz. Bize o milyon dolarlık kolunu göster. Çünkü senin sadece beş sentlik bir kafaya sahip olduğuna dair bir düşüncem var.
Yo, West Beverly, this is TGIF in a major way today'cause the sun is shining and yours truly is stoked for some major tanning this weekend.
Hey, West Beverly, ben TGIF. Bugün önemli bir gün çünkü güneş parlıyor... Bu hafta sonu güneşlenmek için fırsat kapınızda...
Tell me, who is the cause for this condition of yours
Söyle bana, kim seni bu hale getirdi kim?
The cause is still just... and still yours.
Sebebi hâlâ aynı ve bu da sensin.
-'Cause yours is the best in the county. - It is!
- Sizinki kasabanın en iyisi, değil mi?
'Cause when I asked her if I could look down in that cellar of yours, she said : "What's it got to do with you?"
"Kilerine bir bakabilir miyim" diye sorduğumda "Seni ne ilgilendiriyor ki?" dedi.
'Cause when you go to junior high, man, I'm gonna smash... that little fairy face of yours into a mushy pulp.
'Çünkü ortaokula geçtiğin zaman, adamım, o küçük peri suratını... igrenç bir çöp yığınına çevireceğim.
'Cause the kid's yours or what?
- Yani çocuk senden mi?
Traces of ergot were found in his blood stream, as in yours, but not to the degree that should cause hallucinogen icergotism.
Seninkinde olduğu gibi, onun kanında da ergot izlerine rastlandı ama halüsinasyon görmenize sebep olacak miktarda değilmiş.
Am I swimming in these pants'cause they're yours.
Bu pantalon bol mu? Seninki ya.
'Cause you should stop spending so much time on yours.
Sen kendininkine daha fazla vakit harcamayı bıraktığın zaman!
'Cause after all, what is our miserable history... compared to yours?
Bütün olanlardan sonra seninkine kıyasla... zavallı hikayemiz ne?
- I didn't have to,'cause I saw you look at yours.
- Gerek kalmadı. Çünkü senin baktığını gördüm.
Well, don't,'cause I don't want to know what goes on in that sick little mind of yours.
Peki, söyleme o zaman, çünkü senin bu hasta küçük beyninde neler oluyor bilmek istemiyorum.
'Cause now I have a present that's better than yours.
Çünkü artık seninkinden daha bir hediyem var.
- Can I have a taste of yours? 'Cause I think this- - I don't like regular coffee.
- Tadına bakabilir miyim?
And if you look at the probable cause, they all read just like yours :
Tutuklanma sebeplerine bakarsanız, hemen hepsi sizinkiler gibi.
I'm gonna borrow yours,'cause Daddy's gonna be weeping like a baby.
Ben de isterim çünkü baba da bebek gibi ağlayacak.
I just wondered,'cause I didn't see anything of yours on the jukebox.
Merak ettim çünkü müzik makinesinde sevdiğin şarkıları göremedim.
'Cause if anything else happens to Cathan Donnegal, I'd have to feel that's our responsibility, yours and mine.
'çünkü eğer Cathan Donnegal`ın başına başka bir şey gelirse, bunun sorumluluğunun bize ait olacağını düşünmek zorundayım, sana ve bana.
And Mom, get yourself an agent'cause you're wasting that talent of yours in dinner theater.
Anne, kendine bir menajer bul. Çünkü yemek tiyatrosundaki yeteneğini heba ediyorsun.
'Cause it'd be a shame if anyone was to find out... what happened with that little covert operation of yours.
Çünkü eğer herhangi biri senin ört bas edilmiş... operasyonunu öğrenirse bu utanç verici olur.
But just to let you know, don't kiss my ass. 'Cause I certainly won't be kissing yours.
Ama haberin olsun, bana yalakalık yapma, çünkü ben kesinlikle sana yapmayacağım.
Cause it's yours it doesn't mean it belong.
Şarkının senin olması, tapulu malın olduğu anlamına gelmiyor.
Oh, I hope this is yours,'cause it sure isn't mine.
L emin benim değil, çünkü bu senin umuyoruz.
'Cause I only have eyes for you because I consider you to be my most important client because I regard you as my most valuable account because no one's close personal friendship means more to me than yours I wanted you to be the first to know I'm starting my own agency.
# # Çünkü gözlerim sadece... # #... senin üzerinde. # Sizin, en önemli müşterim olduğunuzu düşünürsek...
If you want something out of him, you've got to play his game,'cause he sure as hell isn't going to play yours.
Eğer istediğini almak istiyorsan, onun oyununu oynamalısın. Çünkü o senin oyununu oynamak istemiyor.
Cause if you don't, I'm going to turn your little lame liason into a threesome, starring yours truly.
Çünkü bırakmazsan, sizin özürlü ilişkinizi üçIüye çevireceğim, yıIdızı da sensin.
And just'cause things ain't easy that don't give you the excuse to take what's not yours, does it?
Hayatın kolay olmaması başkasının malını alma hakkını sana vermez, değil mi?
Maybe we could even things out a bit and I could stay at Mom's a few extra nights'cause I've been staying more at yours.
Belki de adil olmak için birkaç gece annemde kalabilirim. - Daha çok sende kalıyordum.
'Cause I'm wearing yours.
Çünkü ben seninkileri giyiyorum.
I need you two to tell those parents of yours they're moving into a retirement home...'cause Mr. Empty Sac over here won't do it.
çünkü buradaki Bay Boş Çuval yapmayacak.
'Cause I want to keep that hot head of yours cool.
Çünkü sıcak kafanı üşütmeni istemem.
Oh, yeah, we are,'cause my sex life is my own business, not yours, and there's nothing you can do about it anyway.
Oh, evet, bitti, çünkü seks hayatım benim işim, senin değil, ve bu konuda yapabileceğin birşey yok.
So, if this mate of yours isn't your boyfriend, and I have to say I'm glad'cause being your dad and all, I think he's a bit old for you.
Şu arkadaşın, sevgilin değilse bundan memnun olduğumu söylemeliyim. Çünkü baban olarak, senin için biraz yaşlı olduğunu düşünüyorum!
'Cause he would never say anything to hurt yours or Chris'or anybody's feelings.
Çünkü o, sizin veya Chris'in duygularını... -... incitecek bir şey söylemez.
Yours is kinda dad's.'Cause you share.
Babamın olan senin sayılır. Siz paylaşırsınız.
yourself 387
yours 1007
yours sincerely 37
yours too 49
yourself included 25
yours and mine 62
yours or mine 22
yours truly 54
yours is 24
yours 1007
yours sincerely 37
yours too 49
yourself included 25
yours and mine 62
yours or mine 22
yours truly 54
yours is 24