Голубое tradutor Turco

... а не то, голубое платье.

... seçtiğimize memnunum, tatlım.

Да. Уит Стерлинг в клубе "Голубое небо".

Reno'da Blue Sky Kulübünden Whit Sterling.

- О! Хорошенькое голубое платье, как у меня.

Benimki gibi güzel, mavi bir elbise.

Голубое с плюмажем?

Üzerinde kuş tüyleri olan mavi elbiseyi mi?

Надену голубое.

Mavi olanı giyeceğim.

Ты видишь это голубое пламя из глубины зеленого света?

Yeşil ışığın derinliklerinde parlayan mavi alevi görüyor musun?

Пусть будет голубое!

Mavi olsun!

Голубое!

- Mavi.

Ярко-голубое.

Periwinkle mavisi.

Где небо голубое, где южное море.

Göğün Güney Denizleri kadar mavi olduğu yer.

Флоренция, где небо голубое, где южное море.

Floransa, göğün Güney Denizleri kadar mavi olduğu yer.

Помнишь голубое вечернее платье?

Bir gece elbisesi vardı.

- Конечно, нет. Смотри, небо голубое.

Gökyüzüne baksana, yağmur filan yağmıyor.

Голубое небо.

Gokyuzu mavidir.

Это была земля индейцев пока трава растет, ветер дует, а небо голубое.

Çim yeşerdiği, rüzgar estiği ve gökyüzü mavi olduğu sürece burası yerlilerin toprağıydı.

Но иногда, трава не растет, ветер не дует, а небо не голубое.

Ama bazen çim yeşermez, rüzgar esmez ve gökyüzü mavi değildir.

небо голубое.

onlara ait olacak bir toprak.

Голубое.

Mavi renkli.

А им самим в эти дни испытаний дадут возможность подняться над копотью в далёкое голубое небо - к душевному подъёму и награде за то, что они потеряли, будучи черными. "

"Onların ruhlarını deneyen bu günlerde..." "... dumanın üstündeki loş mavi havada süzülme şansı... " "... siyah oldukları için kaybettiklerinin... "

Одета в голубое пальто, чёрные туфли, белые носки.

Mavi palto, siyah ayakkabı, beyaz çorap giymişti.

На ней есть что-то голубое.

Üstünde mavi şeyler var.

Сжатые волны становятся более синими. Это голубое смещение.

Basık ışık dalgaları mavi görünür.

"Вверх мы идём в дикое голубое пространство".

"Çıkıyoruz yukarı, yabani mavisine yükseklerin."

Светло голубое...

Açık mavi...

Когда ты родился, я сшила для тебя голубое одеяло, ибо ты был и моим сыном.

Sen doğduğunda sana mavi bir battaniye dikmiştim oğlum olduğun için.

Голубое небо, Приятная, тёплая вода и холодное пиво.

Mavi gökyüzü, hoş ılık su ve soğuk bir bira.

Море такое красивое, такое голубое!

Deniz resmen harika, ne kadar mavi!

Шанс глянуть на такое яркое голубое небо, что глазам больно смотреть.

Baktığın zaman gözlerini acıtacak kadar mavi bir gökyüzüne bakmak.

- Голубое небо на Марсе.

- Mars'da mavi gökyüzü.

- Должно быть голубое небо. - Да.

Mavi gökyüzü lazım.

Нужно поймать голубое небо, хорошо, отлично, получилось неплохо.

Tamam, mavi gökyüzü lazım. Bu harika.

Каждый день голубое небо.

Gökyüzü hep mavi.

- Голубое письмо!

Mavi Mektup!

- Пришло голубое письмо!

Mavi Mektup! Mavi Mektup getiriyorlar!

Голубое письмо с самого верха.

Mavi Mektup. En, en üst seviye.

Доставишь голубое письмо.

Sanırım mavi mektubu götürebilirsin?

Это голубое письмо!

Bir mavi mektup!

Голубое письмо!

Bu mavi mektup mu?

Почему ты не передал ему... мое голубое письмо?

Mavi mektubumu ona vermememin özel bir nedeni var mı? Norman, ölen bir adamın son sözleri ve arzusuydu, çok önemli bir şey değildi.

Не передашь голубое письмо, будешь уволен.

Mavi mektubu ulaştırma başarısızlığı işten çıkarılma nedenidir.

Голубое письмо. Из канцелярии Вэринга Хадсакера.

" Waring Hudsucker'dan Mavi mektup...

Море голубое как небо... Небо голубое как Южные Моря.

Deniz gök kadar mavi gök de Güney Denizleri kadar mavi.

- Поди надень голубое платье!

- Mavi elbiseni giy.

К счастью, голубое мне идет

Aslında, mavi benim favori rengim.

Прекрасные деревья, голубое небо, птицы...

Harika ağaçlar vardır, gökyüzü mavidir, kuşlar uçar.

В последний раз, когда я смотрела вверх и видела голубое небо, это было шесть лет назад.

Yukarı baktığımda gökyüzünü görmeyeli altı yıl olmuştur herhalde.

Шигуре, я так люблю это голубое Небо над горой Бандай.

Shigure, Bandai Dağının ötesindeki mavi gökyüzünü seyretmeyi seviyorum.

Пусть будет голубое.

Mavi olsun!

Голубое!

Mavi.

Голубое? !

Mavi!

Голубое!

Bir keresinde, bir düşte beraber yürümüştük.