English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Anladın

Anladın tradutor Inglês

49,776 parallel translation
- Demek istediğimi anladın mı?
- Right? You know what I'm saying?
- Anladın mı?
- You with me?
Beni anladın mı Geoff?
You with me, Geoff?
Demek istediğimi anladınız mı?
You know what I'm saying?
Anladın mı?
Understand?
4-3-3 değil, anladın mı? Cevap ver.
No 4-3-3, you understand?
Gerçek, orada değildim, ama... Anladın mı bana?
The truth, I was not there, but... you told me, you know?
Anladın mı beni?
Do you understand me?
Anladınız, değil mi?
You know?
Anladın mı Büyük kaltak.
You got it. Huge dick.
- Anladın mı
- You got it.
Anladın mı?
Got it?
Ne çıkardığını anladın mı?
Figured what out?
Anladın mı?
You hear me?
Anladın mı?
Do you understand?
Buranın pirüpak olmasını istiyorum, anladın mı?
I want this place spick and span, do you understand?
Anladın mı?
Well, do you understand?
Anladın mı dedim!
Do you understand?
Anladınız mı?
Eh?
- Anladın?
- You understand?
Şimdi mesaj bırakıyorum, anladın mı ne demek?
I'm just leaving messages now, you know what I mean?
Bir erkek değildi ama, anladın mı?
He wasn't a man, you know what I mean?
Anladın mı?
You understand?
Nerede olduğumuzu nereden anladın?
How do you know this is where it's at?
Anladın mı?
You hear me? - Are we clear?
Orijinal haliyle göndersem bir daha senin hiçbir şeyini okumazlardı. Anladın mı, Paul?
If I sent it back as is, they'd never read anything of yours ever again.
Anladın mı?
Right?
Anladınız mı?
Got that?
Anladın mı, kutunun içinden.
In a box.
Anladın mı? - Amacım bu değil.
That is not my purpose.
Anladın mı ne olacak Bu düğmeyi basarsam?
You do understand what will happen if I push this button?
- Eğer bir daha olursa oğlum filan demem şamarı yersin, anladın mı?
- See, if that happens again, son or no son, it's gonna be a fucking kicking, right?
Yani, anladınız...
Well, you know.
Sen anladın, anladım.
You got it, you got it.
Aptalca bir şey yaparsan ailen ölür anladın mı?
You do anything stupid, your family's gonna die, okay?
Eğer paramı almazsan, Eğer karımın ve çocuğumun yerini söylemezsen, Geride kalan kısa, sefil ve acınası hayatına omuzlarınla bakmak zorunda kalacaksın çünkü ellerimle kafatasını ikiye ayıracağım anladın mı?
If you don't take my money if you don't tell me where my wife and my child are you're gonna be looking over your shoulder for the rest of your short, agonizing miserable life, because I'm gonna take your face and break it in half with my fucking hands, you understand me?
İki dakika önce hallettim, anladın mı?
Wired two minutes ago, you got it?
Jorge'nin kesinlikle bir telefonu var, teslim olmamın tek yolu... yerini tespit edin ve öğlen ana meydana getirin. Seninle beraber polis ve bir tercüman da gelsin. Sadece bu şartla teslim olurum, anladın mı?
Jorge definitely has a cell phone, so the only way I'm gonna give myself up is if you... you trace his calls you get him, you bring him to Main Square at noon and you have yourself, the police, and a translator.
Anladığım kadarıyla gayet iyi durumdasınız.
Sounds like you guys are in a good place.
Onları anladı ve onlarla nasıl bir olacağını öğrendi.
He understood them, and learned to be as one with them.
Ufaklıkların dilinden anladığın kesin, haberin olsun.
I tell you, you sure have a way with the little ones.
Aksanınızdan anladığım kadarıyla gelinin babasının akrabasısınız.
I can tell by your accent you must be a relation to the bride's father.
Fakat Leeds için uyuşturucuyla ilgili olmadığını anladım. Gayrimenkul ile ilgilidir.
But I figured out it's not about drugs for Leeds, it's about real estate.
O zaman bazı anların sonsuza kadar devam ettiğini anladım.
That's when I realized that certain moments go on forever.
- Tamam, noktasını anladık, efendim...
- Okay, we understand your point, sir...
Anladığın üzere bilirsin, tıpkı bir deniz gibi.
You realize that, um... you know, it's like the sea. Things come in and out. We feel happy and ecstatic.
Liz'in niye senden hoşlandığını anladım.
I see why Liz likes you.
Anladın mı?
You got me, see?
Anksiyonun anladım, burada, Düşmanınızın topraklarında.
I understand you are anxious, here, in your enemy's territory.
Anladığını sanmıyorum.
I don't think you understand.
Sonra zavallı kadın bunu iş olarak yaptığını anladı mı?
At what point did the poor woman find out you're a hack?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]