Anlıyorsun ya tradutor Inglês
240 parallel translation
Anlıyorsun ya, onu senden daha iyi tanıyorum.
You see, I — I know him better than you do.
Sana bunu söylemeyi istemezdim ama artık söylemek zorundayım, anlıyorsun ya.
I didn't want to tell you this... but now, you see, I have to.
Evet, anlıyorsun ya, hepsini tek başıma başardım.
Well, you see, it was me and single-handed.
Anlıyorsun ya güvende değilsin, tatlım.
You see you're not safe, my dear.
İlaç niyetine elbette, anlıyorsun ya.
For medicinal purposes of course, you understand.
Anlıyorsun ya, Jeff, bana bir şey borçlusun.
You see, Jeff, you owe me something.
Anlıyorsun ya, Sally...
You see, Sally...
Yine de, bu şekilde... Anlıyorsun ya?
However, that way...
Anlıyorsun ya, ona yardım etsen Afrika'da ikimizin birlikte olması çok daha kolay olurdu.
You see, if you were helping him, it would be so much easier for us to be together a lot out there in Africa.
Hiç yanlış istemiyorum, anlıyorsun ya?
I don't want any mistakes, see?
Anlıyorsun ya?
You know, dear?
Yani anlıyorsun ya...
So you can see...
İş aksarsa bana bağırma, anlıyorsun ya?
Don't yell at me if it ain't done, you know what I mean?
Tommy Tyler, Tee Tee, anlıyorsun ya?
Tommy Tyler, Tee Tee, you dig?
Bu yüzden kimin benden para aşırdığını bulmak zorundayım, anlıyorsun ya?
So I gotta find out who's stealing from me, you knowwhat I mean?
O, benim olamadığım her şeydi, anlıyorsun ya?
He was everything I wasn't, you know?
Kullanmamı o istedi, anlıyorsun ya?
He wanted me to, you understand?
Charlie gibiydi. Anlıyorsun ya?
He's like Charlie, you know?
Anlıyorsun ya, böyle saygıdeğer bir adamdır.
So you see, a man like that is sacred.
Anlıyorsun ya, hatalarından ders aldı.
Now you see, he's learned from his mistakes.
Anlıyorsun ya?
You see?
Anlıyorsun ya Tony, artık umurumda değilsin.
You see, Tony, I don't care anymore.
Anlıyorsun ya.
You understand.
Daha çok çiçek, daha fazla elmaların oluşması anlamına geliyor, anlıyorsun ya.
More flowers, more apples. It adds up, you know.
- Anlıyorsun ya?
- See what I mean?
Anlıyorsun ya Dolly, ben hep parayı, tabirimi bağışla, gübreye benzetirim.
Dolly, I've always felt that money - Pardon the expression - is like manure.
Tutturdu alalım diye, ne demek istediğimi anlıyorsun ya?
She just had to have it, you know what I mean.
Bir şekilde önemli, anlıyorsun ya.
It is important in a way, you see.
Beni adamı Bree'ye pas etmem için kandırıyor. Anlıyorsun ya, böylece Bree'nin canı yanacaktı.
She cons me into passing him on to Bree so Bree would get hurt.
Anlıyorsun ya?
You know?
Anlıyorsun ya, filmi bana verdiğinde, onu bana son bölümlerine gelmiş haliyle verdin.
You see, when you gave me the film, you gave it to me tails out.
Yeterince güzel ve zihni uyarıyor, anlıyorsun ya.
It's pleasant enough and excites the mind, if you understand.
Anlıyorsun ya, ölme dileğimiz çapraşık ve derindendi.
You see, our death wish was devious and deep.
Anlıyorsun ya, ailemi çoktan kaybettim.
So you see, I had already lost my parents.
Anlıyorsun ya, aynı...
You see, like...
Anlıyorsun ya, çünkü seninle hiç bir şey yapmayacağım ya da sana.
You see, because I ain't going to do nothing with you or to you.
Anlıyorsun ya?
You know what I mean?
Ne demek istediğim anlıyorsun ya?
You know what I mean?
Orada bir isyanda yakalandı, anlıyorsun ya.
She got caught in a raid there, you see?
Anlıyorsun ya Christian...
You see, Christian...
Korkunç bir durumdayım, anlıyorsun ya.
I'm in horrible mood, you know.
Bu gece büyük gece olabilir, anlıyorsun ya?
Tonight could really be the big night, you know?
Anlıyorsun ya, ben tanınan biriydim.
You see, I was a public figure.
Anlıyorsun ya, mutluluğa güvenmiyorum.
You see, I don't trust happiness.
Kendimi hepten yaşadım, anlıyorsun ya.
I've been through it all myself, you see.
Anlıyorsun ya...
You see...
Anlıyorsun ya. Hoşça kalın.
Good-bye.
Anlıyorsun, ya?
Do you see that?
Anlıyorsun değil mi?
Ya know what I mean?
Anlıyorsun ya?
Understand?
Anlıyorsun ya.
You see.