Başarısiz tradutor Inglês
217 parallel translation
Siz başarıyı tattınız.
You've known success.
Eğer şansım yaver gitmez ve siz başarırsanız Dış İşlerinden Bay Callendar'a bir mesaj götür.
If I'm unlucky and you get through, take back a message... to Mr. Callendar at the Foreign Office.
Bütün dünya, siz iki başarılı sporcudan büyük Amerikan sportmenlik geleneğini sürdürmenizi bekliyor.
The whole world looks upon you two fine athletes to uphold the great American tradition of sportsmanship.
Bence siz çok iyi bir annesiniz annelerin en iyisi fakat bakın, ben de en iyilerinden olduğumu sanıyordum, ama başarısız oldum.
I know you meant to be a good mother, the best kind of mother, but look, I meant to be a good one too, and I failed.
Siz başarılı bir katilsiniz.
You are a gifted killer.
O zaman başarımı kutlarız ve siz de bana katıIırsınız.
Then we'll celebrate my success.
Siz harp okulu öğrencileri... en yüksek otorite tarafından bu görevi başarıyla yerine... getirmek için seçildiniz.
You cadet officers, you were selected by the highest authority to make this voyage.
Siz bu konuda başarısız oldunuz.
In this you have failed.
Kalıbımı basarım, siz ikiniz birbirinize aşıksınızdır ha?
Well, now, you two must be in love, I bet, huh?
Siz ve eşsiz yüzünüz olmasaydı bu operasyon asla başarılı olamazdı, efendim.
I couldn't have pulled off this entire operation.
Size katılmıyorum bayım. Bu noktada esas mesele ; görevin başarıyla tamamlanmasıdır, siz de takdir edersiniz.
The thing that makes all the difference in the world is the fact that it accomplishes the task, you see.
Siz küçük bir grupsunuz. Başarılarınız bu meydandaki herkesin gözünü kamaştırıncaya dek sizi parlatacağım.
You're the little unit that I have to polish until the glare of your achievements blinds everybody on this parade ground.
Şimdi, siz benden en başarılı mankeni mi sizin şu Kont muydu ne onla... tanıştırmamı bekliyorsunuz.
Now, you expect me to introduce my most successful model to your employer... this Count something.
- Ama siz çok başarılıydınız.
That one was a real dog. But you were most compelling in that scene, though
Siz şansınızı denediniz ve kara manevralarınız büyük bir başarısızlıktı.
You've had your chance, and your ground maneuvers have been an abysmal failure.
Siz çocuklar, çok büyük başarılara imza atacaksınız.
You guys are gonna achieve some great successes.
Ama öte yandan siz de başarısız olacağımı kanıtlayamazsınız.
But you can't prove that I will.
siz üreticiler, size verdiğim endüstriyel bilgilerle, rekabet edebilen, başarılı insanlar oldunuz.
you as manufacturers, while I passed on to you industrial information that made you competitive, successful.
Ama misyon, başarıldığı andan itibaren, siz, özgür adamlarsınız. .
But once the mission is accomplished, you are free men.
Siz nasıl başarıyorsunuz?
How do you do that?
Endişelenme, siz başarırsınız.
Ah! More provisions for the prisoner, eh?
Akrabanızın büyük başarısına siz de eklemeler mi yapıyorsunuz?
And you are adding to your kinsman's great work?
Siz başarırsınız.
You'll do fine.
Siz ikiniz akşamı başarıyla kendi aranızda paylaştınız.
You two have successfully divided the evening between you.
Ben başarısız kediden, siz ezik kedilere sevgiler görüşmek üzere.
From one of the botched to all of you bungled cats out there, I love ya and right back at ya.
Yine de siz başarılı olmadan ben buradan ayrılamam.
Nevertheless, I'm not prepared to leave until your affairs are complete.
İşte bu yüzden siz başarısızlar bu aptal işe takılıp kaldınız.
That's why you losers are stuck in this crummy job.
Siz tanıdığım en başarılı süvari subaylarından birisiniz... ve sizin bu orduya sağladıklarınız paha biçilmez.
You are one of the finest cavalry officers I have ever known and your service to this army has been invaluable.
Ve siz Mösyö Trent. İşinizin başarıya ulaşmasını istiyordunuz.
And the Monsieur Trent was anxious to see his business being successful.
Başaramadım. Tabii, siz de bin seferin 999'unda başarısız olacaksınız.
I failed... as, of course, you will fail 999 times out of a thousand.
Belki de kendi kendime, sizi birinci sırada görmek istediğimi ve siz bunu başarırken yanınızda olmamı söylemişimdir.
Maybe I told myself that I want to see you win first place and ain't gonna leave until you do.
Rivayete göre, siz üçünüz... bu civarların en başarılı katillerisiniz...
You three are supposed to be the finest killers of men and Indians... in this here half of the world.
Bana göre siz başarısız oldunuz.
You've failed as far as I'm concerned.
Siz ikiniz başarılı evliliğin sırrı hakkında bir sürü makale yazmamış mıydınız?
Frase, didn't you and Lilith write articles on the keys to a successful marriage?
Ve başarılı olursak, siz ve arkadaşlarınız çuvallarcasını da alacaksınız.
And if we succeed, you and your friends will get a ton of it.
Siz onlara gereken özeni gösterirseniz, Garanti veririm başarılı olurlar.
You give them their full shot, and I promise you they will succeed.
Bay Elton, asıl siz düğün seremonisinde çok başarılıydınız.
A job well done, Mr Elton, was yours in performing the ceremony.
Belki siz doğru şekilde yapmayı... başarırsınız.
Perhaps you could do it the right way.
- Bence siz başarının... canlı görüntüsüsünüz.
I'm very ambitious. To me, you're the vivid image of success.
Bir zenci, ofis almayı başarıdığında siz beyazlar tekrar geri çekmeye çalışırsınız.
When you have a black man running for office, making changes... you got a white man trying to run him down.
Bir kez başarıldığında, siz benim pyllora'm olacaksınız.
Once that has been accomplished, you will act as my pyllora
Fakat siz iki çiko, epey önemli bir finansal başarıya imza atmışsınız ki... yani, böyle bir zamanda öldürmeyi kim düşünür ki?
But, shit, you two muffins did such an outstanding job with this financing... I mean, who could think about killing at a time like this?
Siz erkenden kendiniz söylediniz, başka bir şekilde ifade edecek olursam Başkan'ın kamuoyu yoklamalarındaki başarısı...
Well, you said it yourself earlier, if I may rephrase that the success of the president in the polls- -
Sizin için ne kadar şaşırtıcı olmuştur, öğrenciler başarırken, siz yapamadınız.
How terribly frustrating for you, that schoolchildren could accomplish what you could not.
Siz dördünüz son kez başarısız oldunuz.
You four have failed me for the last -
Güzel. Siz iblisin bulunduğu o yere gidin. Ben de bebekler geri dönmeyi başarırsa diye, burada bekleyeyim.
You go do that thing with the demon, and I'll stay here in case the babies find their way back.
Başarısız olursanız, siz ve aileleriniz konstrasyon kamplarına gönderilirsiniz.
Fail and you and your family will be sent to a labour camp.
Yani siz genç, başarılı ve çıplaksınız.
I mean, you're young, successful, you're naked.
Siz hepiniz... her kategoride ayrı ayrı değerlendirileceksiniz. ve başarılı olanlar... 5. adıma geçecek.
You will all be graded in each category, and those of you who pass, will move on to step five, simulated sexual lifestyle.
Siz ne yaparsanız yapın, o hep daha iyi kalmayı başarır. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim.
I just have never seen anything like it.
Siz erkekler seçmelerden pek çok kız topluyorsunuz. Onları başarısızlığa uğratıyorsunuz. Onlarla sonradan bağlantı kuruyorsunuz.
You guys auditioned many girls... and you didn't pick me... but you called me afterward.
başarısız 35
başarısız oldum 33
başarısız oldu 30
başarılar 28
başarı 43
başarılı 32
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başarısız oldum 33
başarısız oldu 30
başarılar 28
başarı 43
başarılı 32
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başaramayacaksın 18
başaracaksın 136
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başaramayacaksın 18