Ben değildim tradutor Inglês
5,114 parallel translation
Sizi zehirleyen annenizdi, ben değildim!
It was your mother who poisoned you, not me!
Bu ben değildim
That's not me.
O ben değildim, başka bir kızdı
That's not me, it's another girl.
- Tek ben değildim.
- I wasn't the only one.
- Hitler'le iletişim hâlinde olan onlardı ben değildim!
They were in contact with Hitler. I wasn't.
- Hayır, ben değildim!
- I did not! - Yes, you did!
- O ben değildim.
That wasn't me.
- Bak, bilmelisin ki o adam... Ben değildim.
Look, you have to know that that... it isn't who I am.
Geçmişteki adam, geçen geceki adam ben değildim.
That guy from the past... that guy from last night... that... that isn't me.
- Ben değildim.
Oh, I didn't do...
O zamanki halim, yaptıklarım, gerçek ben değildim.
Who I was, what I did, that's not who I am.
Parçacık hızlandırıcı patlamasından tek etkilenen ben değildim, değil mi?
I was not the only one affected... by the explosion... Throttle particle is it not?
Ben değildim.
It wasn't me.
- Hayır, ben değildim.
- No, it wasn't me.
Ben değildim.
That was not me.
Korteksi alıp buraya geldiğimi hatırlıyorum ama ben değildim.
I remember taking the cortex and coming here but it wasn't me.
Onunla yiyişen ben değildim ama.
- I wasn't the one making out with her.
Ben de oradaydım ama topu düşüren ben değildim.
I was in the stands. I'm not the one who fumbled.
Ateş eden de ben değildim.
And it wasn't me.
O ben değildim.
That wasn't me, though.
Ama ben değildim.
But it wasn't me.
Hayır Vee... Gerçekten ben değildim.
No, Vee... it really wasn't me.
Oradaydım, o sinirlendi. - Çünkü istediği kız ben değildim.
I swear to God, I got there, and... and he was pissed because I wasn't the girl he asked for and...
- O ben değildim, o...
It wasn't me, that was...
Ben değildim.
Wasn't me.
- Teknik olarak o ben değildim.
- Technically, that wasn't me...
Bakın, kettle bej derken konuşan ben değildim, kafam güzeldi.
I mean, let me just tell you, that is the pot calling the kettle beige.
Ben değildim.
Well, it wasn't me.
- Kancıklık yapan ben değildim en azından.
I'm not the one who went all bitch in there.
O uçağı gönderen ben değildim.
I'm not the one who sent that drone.
Kötü olan taraf ben değildim.
I don't think I'm bad at it.
Hayır, ama babamın ölüm yıldönümünde ne yaptığımı bu kadar açık ifade eden ben değildim.
No, but I didn't speak with such clarity about what I was doing on the anniversary of my dad's death.
Ayrıca... o kız ben değildim ; tam olarak değildim.
Besides... this wasn't me ; not exactly.
- Yemin ederim ben değildim!
- [Jude] I swear, I'm not!
Tamam. Ben değildim ama bana çok benzeyen biriydi.
Okay, it wasn't me, but it was a guy very much like me.
Son baktığımda bu bir savaş değildi ve ben de asker değildim. Ama Stefan tanıdığım en iyi kişilerden biri ve iş onun hayatına gelirse evet neredeyse her şeyi yaparım.
Well, last time I checked, this isn't war, and I'm not a soldier, but Stefan is one of the best people that I know, and when it comes to saving his life, yes,
Ben çok uzun bir süre kendimde değildim.
Me. I was gone for a long time.
Ben sizin yakınınızda değildim ve seni temin ederim Doggett da bunu onaylayacaktır.
I was nowhere near the incident, as Doggett will corroborate, I assure you.
Ben senin gibi asker kızı değildim, bana bakan bir ailem ve kışlık montum yoktu. Seni züppe kaltak.
I ain't have no daddy in the army... parents lookin'out for me, and a fuckin'winter coat, you bougie bitch.
- Ben nöbetçi değildim.
I wasn't a guardsman.
- O ben değildim!
That was not me!
. ben maddi açıdan hazır değildim.
... I wasn't ready financially.
Ben de düşündüm, davetiye gelmedi diye tek çocuğumun doğum gününü kaçıracak değildim.
So I figured I wouldn't let a lack of invitation keep me from my only child's birthday.
- Ben, Sensei, Ben öfkeli değildim!
- But, Sensei, I wasn't angry!
Ben sarhoş değildim.
I wasn't a drunk.
- Buraya geldiler ve ben burada değildim sonra da
They came here and then I wasn't here and then
Ben uzun bir süredir mutlu değildim.
I wasn't for a very long time. It's my fault.
Ama ben orada değildim ki.
But I wasn't there.
Evet, ben öyle bir ergen değildim.
Yeah. I wasn't that kind of teenager.
- Ben de değildim.
Me neither.
Ben de kendimden emin değildim.
I wasn't sure myself.
değildim 75
ben de seni seviyorum 508
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de öyle 1115
ben de senin 21
ben de gidiyorum 77
ben de seni seviyorum 508
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de öyle 1115
ben de senin 21
ben de gidiyorum 77
ben de seninkini 17
ben de bilmiyorum 136
ben de istemiyorum 51
ben de biliyorum 56
ben de üzgünüm 58
ben de geliyorum 183
ben de varım 59
ben de öyle düşünüyorum 92
ben de seninle geliyorum 74
ben de öyle düşünmüştüm 378
ben de bilmiyorum 136
ben de istemiyorum 51
ben de biliyorum 56
ben de üzgünüm 58
ben de geliyorum 183
ben de varım 59
ben de öyle düşünüyorum 92
ben de seninle geliyorum 74
ben de öyle düşünmüştüm 378