Bildiğim kadarıyla tradutor Inglês
3,184 parallel translation
Bildiğim kadarıyla hayır.
Not that I know.
Bildiğim kadarıyla.
As far as I know.
Bildiğim kadarıyla, Rahip Adam'ı kız öğrencileriyle ilgili herhangi bir suiistimalden aklayacak... -... bir teori geliştiriyoruz.
As I understand it, we're currently favoring a theory of the crime which would clear Father Adam of any misconduct with his female students.
Bildiğim kadarıyla buraya gelişin oldukça ciddi şekilde gerçekleşti çünkü bizim araştırmacılara, Kia ve onun devrilme kafesi ile ilgili söylediğin şeylerden biri de ; "Bu onu daha dik kafalı yapar" oldu.
I know you took your trip down here quite seriously, because you told our researcher, you were asking about the Kia and the roll cage, which you said, "Ah, that'll make it more rigid."
Bildiğim kadarıyla Tony Norman'la aramız soğuk.
As far as I'm concerned, Tony Norman and I are on non-speakers.
Çünkü bildiğim kadarıyla o binada bir keskin nişancı var, biz de yerini hiç mi hiç bilmiyoruz.
'Cause last I checked, we got a sniper in that building... and we have no idea where he is.
Bildiğim kadarıyla öyle.
As far as I know.
Bildiğim kadarıyla İngiliz Hükümeti senin halen adalete teslim edilmesi gereken bir vatan haini olduğunu düşünüyor.
As far as the British Government's concerned, you are a wartime traitor who has still to be brought to justice.
Bildiğim kadarıyla bu yöntem deneyselden öteye geçememişti.
As far as I know, that has not progressed beyond the experimental stage.
Bildiğim kadarıyla yok.
None that I know of.
Bildiğim kadarıyla yok.
- Not that I was aware of.
Bildiğim kadarıyla hayır.
Not that I know of.
Bildiğim kadarıyla yok. Ama bulursak sana ulaştırırım.
Not that I'm aware... but if we do, I'll get it back to you.
- Bildiğim kadarıyla bir tane var.
Only one, in my opinion. Elias.
Bildiğim kadarıyla hayır efendim.
Not as I can tell, sir.
Ve bildiğim kadarıyla bizimle de yok.
And as far as we're concerned.
Bildiğim kadarıyla yok.
Not that I know of.
Bildiğim kadarıyla, Ha Na'nın sandığı gibi sıradan bir sınıf arkadaşı değilsin.
As far as I know, you're not just a class senior that Ha Na thinks you are.
Yok, bildiğim kadarıyla yani.
No, not that I know of.
- Bildiğim kadarıyla, hiç yok. - Hiç mi?
Well, uh, none that I've heard of.
Bildiğim kadarıyla, Bay Tolben'in finansal ya da başka bir şekilde McClarenTruth.org'a bir katkısı olmamıştır.
To my knowledge Mr. Torben has had no involvement, financial or otherwise, with McClarenTruth.org.
- Muhtemelen ve senin bildiğim kadarıyla giderken vakur olmayan gülünç bir şey yapmışsındır.
Probably. And knowing you, as you were leaving you did something comically undignified.
Bildiğim kadarıyla öyleler.
They are as far as you and I are concerned.
Bildiğim kadarıyla her şey bitti.
For all I know, it's already over.
Bildiğim kadarıyla çoğu bağımlılık uzmanı da iyileşmeye çalışan bağımlılardır, ama senin hiçbir zaman alkol ya da uyuşturucu sorunun olmamış.
It's my understanding that most sober companions are recovering addicts themselves, but... you've never had a problem with drugs or alcohol.
Gerçi bildiğim kadarıyla "intikam" bir tane "a" barındırıyor.
Though I believe there is an "a"...'m " vengeance.
Ve bildiğim kadarıyla bir numaralı şüphelimiz bir tır şoförüydü, babası değil.
And this was at a time when our number one suspect was a cattle hauler, not the dad.
Bildiğim kadarıyla, evet.
As far as I can tell, yes.
Bildiğim kadarıyla, Meksikalılar sokaklarda seni bulmak için geziyorlar.
For all I know, the Mexicans are driving the streets looking for me.
- Bildiğim kadarıyla hayatım zaten bitmiş.
My life as I know it is over.
Bildiğim kadarıyla CIA'in amerikan vatandaşlarını izleme yetkisi yok. Bu yüzden burada başı derde girecek olan tek kişi ben değilim. Beni hemen bırak yoksa avukatımı arayacağım.
The last I checked, the CIA is not allowed to spy on an American citizen, so I don't think I'd be the only one in trouble here.
Bildiğim kadarıyla bu dosyayla uğraşmamızın nedeni gözlüklü arkadaşımızı bulmaktı.
As far as I'm concerned, the only reason we got involved was to get four-eyes back.
Bildiğim kadarıyla yok.
Oh, um... no. Not that I'm aware of.
Bildiğim kadarıyla Bay Stroh'un bir ortağı olurdu ama ona ait bir emare de yok.
And I see that Mr. Stroh worked with a partner, but there's no sign of that here.
Bildiğim kadarıyla yok.
Not that I'm aware of.
Bildiğim kadarıyla sakin bir hayat yaşıyordu.
Lived a quiet life as far as I know.
Ne düşündüğünü biliyorum, bunun bir çıkar çatışması olduğunu düşünüyorsun. Ama bildiğim kadarıyla ikiniz de profesyonelsiniz, şehrin yararına çalışıyorsunuz.
Listen, I know what you're thinking- - that this is a conflict of interest, but as far as I am concerned, you're both professionals working in the best interests of the city.
Bildiğim kadarıyla çiçekçi de bir iş var.
There's a job opening at the florist's, I know that.
Bildiğim kadarıyla sadece üçümüz.
Just the three of us to my knowledge.
Bildiğim kadarıyla evet.
As far as I know, yes.
Bildiğim kadarıyla yaptığımız şey tüm aile üyelerinin ölümüne neden oldu.
And as far as I knew, what we do is the thing that got every single member of my family killed.
Bu memecikler çoktan büyümeye başladı ve benim bildiğim kadarıyla halası gelmiş.
These tiny boobies are already starting to sprout and for all I know, auntie Flo's come to visit.
- Bildiğim kadarıyla yok.
Not that I know of.
Ve bildiğim kadarıyla, kardeşi babamı dövüp, hapse tıkmamıştı. Bunu artı hanesine ekleyebiliriz.
And as far as I know, his brother didn't beat up my father and throw him in jail.
En azından benim bildiğim kadarıyla.
At least that much I know.
Sonra başka bir, ne biri, iki geçmiş yaşantımın daha olduğunu öğrendim. O da bildiğim kadarıyla.
And then I found out I had, what, not one, but two... two past lives, that I know of.
Benim bildiğim kadarıyla.
No, you're not in trouble - - that I know of.
Bildiğim kadarıyla başka bir aile biri yoktu veya erkek arkadaşı
She didn't have any other family or a boyfriend, as far as I know.
- Hayır. - Bildiğim kadarıyla yoktu.
- Not that I know of.
Edmund Lovett bildiğim kadarıyla sakin bir adamdır.
Edmund Lovett is as placid a man as I have ever known.
- Bildiğim kadarıyla öyle.
- As far as I know.