Bir polis tradutor Inglês
15,462 parallel translation
Artık ne tür bir polis olduğumu bilemiyorum.
I don't know what kind of cop I am anymore.
O iyi bir polis. Her gün dizine kadar bokun içinde. Neye mâl olursa olsun.
He's one good cop, knee-deep in the shit every day, no matter what it costs him.
Merhaba, Kamuyu Koruma Birimi'nden Karl Roebuck. Ben, gerçek bir polis memuruyum.
Hello, Karl Roebuck, Public Protection Unit, this is a real police officer speaking.
Bir polis memuruna yalan söylemenin suç olduğunu biliyorsun, değil mi?
You are aware that lying to an officer of the law is also a crime.
O bir polis memuru ve işinde yeni.
He's a police officer, a rookie.
Göçmenlik dolandırıcılığını araştıran gizli bir polis.
He was an undercover cop on a big immigration scam.
Ben bir polis memuruyum ve 110 kişinin katliamıyla Madeleine Fournier cinayetini araştırıyorum.
But I am a police officer and I'm investigating the mass murder of 110 people and the killing of Madeleine Fournier.
Bir polis memuru olarak tarafsızlığımı ve dürüstlüğümü ne cüretle sorgularsın?
How fucking dare you question my impartiality. My integrity as a police officer!
Her zaman iyi bir polis olmak istedim.
I always wanted to be a good cop...
- Bu tür bir polis olmak istemiyorum.
I don't want to be this kind of cop.
İyi bir polis olmak için gerekenin ne olduğunu bilmiyorsun.
You have no idea what it takes to be a good cop.
- Donat sevmez misin? Ne tür bir polis olacak bu?
What kind of cop is he gonna be?
İki gün önce bir cinayet mahalline bir polis memuru gidiyor.
Two days ago, a police officer responds to a homicide.
Ve bir polis kadının peşinde, polis de Diego olacak.
And a policeman's after her, that'd be Diego.
Kapının önünde bir polis dururken hem de.
Not with a cop sitting right outside the door.
Lee, sen bir polis memurusun.
Lee, you're a police officer.
Bir polis raporu bulduk.
We found a police report.
Bir ambulans, ikinci bir polis arabası ve Müfettiş Green'in taktik ekibi önceden kararlaştırılmış bir buluşma noktasında bize katıldı.
An ambulance, a second police car and Inspector Green's TSGs joined us at a previously agreed rendezvous point.
Yaptığım her şey, sadece onun hayatını kurtarmak içindi. Bu da bildiğiniz üzere bir polis memurunun ilk görevidir.
Everything that I did was done for the sole purpose of saving her life... which is, as you know, the first duty of a police officer.
Bir polis şefi neden bir memurun ya da çavuşun yapması gereken işi yapıp şüpheliyi sorguluyor?
Why is a Superintendent doing the job of a Constable or Sergeant, interviewing a suspect?
Sizce bu, az önce cinayet işlemiş birinin... bir polis memuruna sorabileceği... türden bir soru mu?
Does that sound to you like something somebody would say to a police officer if he'd just committed a murder?
Senden iyi bir polis olacağını düşünüyorum. eğer kendine ayağına ateş etmeyi bırakırsan tabii.
I thought you'd make a good cop if you just stopped shooting yourself in the foot.
Hiçbir polis boş bir mideyle işe gitmez.
No cop goes to work on an empty stomach.
Dün gece bir polis memuru öldürülmüş.
A police officer was killed last night.
Sana kullanılmış silah sattıysa ne şerefsiz bir polis olduğunu da anlamıştır.
He sells you a throw away, he knows what kind of piece of shit cop you are.
O bir polis.
- So what?
Fazla dürüst birine güvenemezsin gizli görevdeki bir polis olabilir.
Can't trust a guy who's too honest, he might be an undercover cop.
O da buralara sıfırdan yükseldi ve bence Hispanik bir polis müdürünün zamanı geldi.
He's come up through the ranks, and it's time for a Hispanic chief of police.
Latin asıllı bir polis müdürü atayamam.
I can't appoint a Latino chief.
- Bu adam ise bir çocugun hayatini kurtaran muhtesem bir polis.
- And this guy... is the cop who freaking saved a freaking kid's life.
O hâlâ bir polis, amirim!
He is still a cop, chief!
Bir de polis olacaksınız.
What? And you two guys are cops?
Polis merkezindeki açık sözlü, siyahi bir hatun olduğunu düşündüm.
I just assumed she's a no-nonsense black broad from the precinct.
Polis kesin bir şey söyleyemese de bu yıl içinde gerçekleşen iki genç kadının cinayeti ile bunun arasında kesinlikle benzerlikler mevcut.
And while the police can't say for certain, there are definitely similarities between this case and the murders of two other young women that occurred over the last year.
- Ama siz daha tecrübeli bir polis gibisiniz.
And then you, as a more seasoned officer,
Polis yüzünden değil, onlardan çok daha şeytani bir şey tarafından.
Not by the police, by something even more evil than they were.
Tek söyleyebileceğim polis gözetiminde olduğu bir sırada vurulduğu.
All I can tell you is that he was shot in police custody.
Üçüncüsü, mahkum polis gözetiminde vuruldu ve sonra son durumuyla ilgili bir şeyler.
Three, that the prisoner was injured in police custody and then something about his condition.
Sayın müdür yardımcısı, bir adam polis gözetiminde nasıl...?
Assistant Chief Constable, how does a man get shot...?
Kendisi evli ve iki çocuk babasıdır. Daha önce belirtildiği şekilde polis gözetimindeyken gerçekleşen bir olay sonucu ağır yaralı olarak hastanede yatmaktadır.
He is a married man, the father of two children, and as has already been established, he is critically ill in hospital as a result of an incident that took place whilst in police custody.
Polis ellerinde bir itiraf olduğunu kabul ettiğiniz şeyler olduğunu söylüyor.
The police say they have a confession, that you made a number of admissions. I...
Seyahat haberleri, bir yolcunun ölümü üzerine Canary Wharf istasyonu polis tarafından kapatıldı.
In travel news, Canary Wharf station has been closed by the police after a passenger fatality.
Sanığın sırtının fotoğrafı. Polis merkezinde çekildi. Tutuklandıktan yaklaşık bir saat kadar sonra.
It's a photo of the defendant's back taken at the precinct approximately an hour after he was arrested.
Polis arşivlerini araştırıp Goldman'la alakalı bir şey var mı baktım.
I did some digging around the police archives, looking for anything related to Goldman.
Polis kuvvetlerinin şarbon semptomları gösteren askerler ve ordu personeliyle ilgilendiğine dair haberler alıyoruz. Kapsamlı bir insan komplosunu ifşamız üzerine harekete geçirilen salgının ilk dalgası.
We're now getting reports of law enforcement dealing with soldiers and military personnel indicating symptoms of exposure to anthrax, a rolling first wave of contagion set in motion by our revelations of a far-reaching conspiracy of men.
Polis cenazelerinde hep yaptığım bir şeydir.
Well, that's something I always do at an officer's funeral.
Bir grup eski polis ve halen görevdeki bazı polisler emri altında çalışıyor.
He's got a bunch of ex-cops and cops working for him.
Mevcut Polis Komisyonu'yla şansınız bir hayli yüksek.
You have an excellent chance with the Police Commission.
Polis memuru Bishop. Sizinle ayni binada yasamak büyük bir onur efendim.
Officer Bishop, it is an honor to live in your building, sir.
Polis olarak daha ıyi bir his hatırlamıyorum.
As a police officer, I don't ever remember having a better feeling.
Polis ve Sağlık ve Güvenlik sorumluları isimsiz bir çalışanın ölümünden sonra bütün projeyi kapattılar.
'Police and health and safety officials have closed down the entire project'following the death of an unnamed construction worker yesterday.'
polis 1489
polisi 18
polisler 260
polise 31
polisi ara 145
polis yok 23
polis memuru 42
polis merkezi 31
polisim 30
polis misiniz 33
polisi 18
polisler 260
polise 31
polisi ara 145
polis yok 23
polis memuru 42
polis merkezi 31
polisim 30
polis misiniz 33
polis mi 254
polis misin 49
polis geldi 36
polise mi 20
polisi arıyorum 63
polisi arayın 49
polis geliyor 23
polisi aradım 22
polisi arayacağım 89
polisler geliyor 32
polis misin 49
polis geldi 36
polise mi 20
polisi arıyorum 63
polisi arayın 49
polis geliyor 23
polisi aradım 22
polisi arayacağım 89
polisler geliyor 32