Dar tradutor Inglês
5,659 parallel translation
Zamanımız dar, onun da mahkumları kurtarması gerekiyor.
We're on a clock, and she needs to free the prisoners.
Dar alanlarla ilgili problemim var.
I have a problem with small spaces.
O kanal çok dar. Hata yapma toleransımız olmayacak.
That canal is so narrow, we won't have any margin for error.
Dingil mesafesi oldukça dar.
Wheelbase is pretty narrow.
Dar bir sokak, çevresinde birçok metro durağı var.
It's a narrow side street, several subway stops in the vicinity.
Yaklaşan kıyametin bir işareti de dar kotlar olmalı.
One sign of the impending Apocalypse is surely skinny jeans.
- Bir dar kot tipiyse, duymak istemem.
If it's another type of constrictive trouser, I'd rather not.
Üçüncü kaburgadaki yarık bir kürek için çok dar.
The incision on the third rib is too narrow for a shovel.
Şu dar ve uzun nehrin 30 mil yukarısında maymunların olduğu bir yer varmış.
There's a monkey reserve about 30 miles up that long, narrow river.
Bazı yerler dar ancak hepsi erişilebilir, bahaneniz yok.
Some of the spaces are tight, but they're all manageable, so no excuses.
Dinle. Baca, arkalık için çok dar.
Listen, it's too narrow for a backboard.
Tamam, dar sokağa doğru ilerliyorsun.
Okay, you're approaching an alley.
- Onu dar gününe sakla.
Why don't you save it for rainy days?
Vücut parçalarını kasabanın etrafına gönderdiğimizden beri satış noktaları dar alanlara hapsoldu.
Retail side's been locked up tight since we sent those body parts around town.
Ben dünyaca ünlü model, aktris, sevişme şampiyonu yarı zamanlı Entertainment Tonight hostesi Ricardo Montalban'ın bir darılıp bir barıştığı kız arkadaşı Buffy McRichDollar oluyordum.
I was Buffy McRichDollar, world-famous model, actress, make-out champion, part-time co-host of Entertainment Tonight, and on-again, off-again girlfriend of Ricardo Montalban.
- Dar asker çamaşırı.
- Army issue boxer bris.
O dar sokağın hemen her yerinde olmuş olabilir.
Could have happened at any point in that alley.
Seni en son gördükleri yer, o dar sokaktı, Bay Lee'nin düşmesinden hemen sonrası.
Next time anyone saw you was in the alleyway immediately after Mr Lee had collapsed.
Adamın bıçaklandığı o dar sokakta.
In that alleyway where the bloke was stabbed.
Ve daha yeni dar boğazdan çıkmıştım.
And I've only just gotten my business out of the red.
Darılmaca yok, Doktor.
No hard feelings, Doc.
Havalandırma sistemi çok dar, oradan kimseyi içeri sokamam.
The ventilation system is too narrow, Since no one can enter or exit,
Gücenme darılma yok, anlaştık mı?
No grudges between us, okay?
Gücenme darılma yok.
No hard feelings.
O takım biraz dar olmuş, Sean.
That suit's a little tight, Sean.
O zaman daha dar bir takım giy.
So wear a tighter suit.
Güzel ve dar, değil mi?
- Nice and tight, right? - ( sultry laugh ) Yeah.
Geniş ve dar, ağlayan midyeler ve kabukları
Broad and narrow, crying cockles and mussels
"Uyuyor dar bir teknede ama aynı zamanda hiçlikte yürüyor."
She sleeps in the narrow trough yet she walks the dust
Orada dar bir geçiş var hemen sunağın altında.
There's a passageway... Just beyond the altar.
Dar alanlarla aram hiç iyi değildir.
No, no, I am not good with small spaces.
Dar dağ sırtlarından Su yataklarından
♪ the hollow shoulder, across the waters ♪
Fakat kirli ve dar yerlerle beraber Bishop'ın yükseklikle arasının da iyi olduğunu öğrendik.
But we did learn that in addition to dirt and tight spaces, Bishop is also good with heights.
Yani sonuçta ben Michael Chiklis'e dar tişörtler giymesini öneren biriyim.
I mean, I'm the guy who told Michael Chiklis to wear tight shirts.
Bayan Bridget o dar kapıdan çıkandan daha fazla bebek gördü.
Miss Bridget's seen more babes through the narrow gate than any.
Ve son 11 yıldır, bu çok dar bir kabuk oldu. Muhtemelen sağlıklı halinden çok daha dar.
And for the last 11 years, it's been a very tight pod, probably tighter than is healthy.
- Sadece dar kafalı biri sapkın diyebilir.
Only someone with a narrow mind would call that aberrant.
Bu fazla dar.
This is too small.
Dar görüşlülük paranormal olaylara karşı en kötü savunmadır, Kylie.
You know, the closed mind is the worst defense against the paranormal, Kylie.
Darılma dostum, ama biz daha fazlasını hedefleyebiliriz, değil mi?
No offense, mate, but I think we might be able to aim a little higher than that, don't you? Right?
Her şeyden önce, darılmaca gücenmece yok.
Now, first off, I want you to know that there's no hard feelings.
Onun, Dar Adal'ın ekibinden ayrılma sebeplerinden biri olduğunu söylemiştin.
You said she was one of the reasons you wanted out of Dar Adal's group.
Dar paçalı kotumu giymiştim onun kendim olduğunu bilmiyordum!
Okay, I was wearing my skinny jeans, so I did not know it was me!
Bu yer olmaz. Düşündüğümden daha dar.
This place won't work It's narrower than I've imagined
Çok dar görüşlülük ettim.
That I've been so closed-minded.
Dar geçitten gelirken bir ihbar aldık.
Oh. Got a call on the way here that sounded up your alley.
Darılma Alvin ama planların planların korkunç.
- Uh, no offense, there, alvin, But your plans... Your plans are terrible.
Bilimi faşizme çeviren başka bir dar kafalı ideologsun.
Just another single-minded ideologue turning science into fascism.
Darılma yok?
No hard feelings?
Efendim, kanal manevra yapmak için çok dar.
Sir, that canal is too tight to turn around in.
- Çok dar.
- Too tight.