Denemeliyiz tradutor Inglês
857 parallel translation
Eğer onu kurtarabileceksek, bunu denemeliyiz.
You remember that? If we can save him, we should try.
Denemeliyiz.
We could try.
- Çılgınca bir fikir ama herşeyi denemeliyiz.
It's a crazy idea, but we'll try anything. Maxwell :
Ana hatta dönüp sınırı geçmeyi denemeliyiz.
Go back to the main line and try and cross the frontier.
Belki bir dahakine kayak atlayïsï denemeliyiz.
Maybe we should try ski jumping next.
Denemeliyiz en azından.
We have to try.
Bunun kolay olmadığını biliyorum, ama en azından birbirimizle geçinmeyi denemeliyiz.
I know it isn't easy, but at least we should try to get along together.
- Tekrar denemeliyiz.
- We'll just have to try it again.
Eğer havaalanına ulaşacaksak, bunu yürüyerek denemeliyiz.
If we're gonna make the airport, we'll have to do it on foot.
Onu denemeliyiz!
We have to try it!
- Şansımızı denemeliyiz.
- We'll have to take the chance.
Evet, bizimde öyle yapmamız gerekir ve Micah'ın alçakgönüllülüğünü denemeliyiz.
Yes, we must make him thoroughly and fittingly humble, this Micah.
- Birbirimizi affetmeyi denemeliyiz.
- We must try to forgive each other.
Denemeliyiz.
We'll have to chance it.
Yeniden birbirimize yakın olmayı denemeliyiz.
We must try to be closer, Henri.
- İşini derhal bitirmeyi denemeliyiz.
- We may as well try to finish him off.
Denemeliyiz sanırım!
We ought to try, I reckon.
Oh, peder Godwin, onu durdurmayı denemeliyiz.
Oh, Father Godwin, we must try to stop him.
Denemeliyiz.
We must try.
Birisini denemeliyiz.
We must try to find one.
Annie, Bence bunları şuraya denemeliyiz.
Annie, I think we'll try these, uh, over here.
Belki de denemeliyiz, fareyi takvimden önce getirmeliyiz.
Maybe we should try it, bring the rat back a little ahead of schedule.
Bence şansımızı arttırmayı farklı bir yolla denemeliyiz Küçük Fella'ya iyi davranarak.
I think we should ensure our chances by starting to be nice to the Little Fella.
Sonra sinyal ateşi yakmayı denemeliyiz.
Then I think we ought to try to light the signal fire.
Önce denemeliyiz.
First we must try.
Bir şansımız varsa, denemeliyiz.
If there's a chance, we've got to try.
Tekrar denemeliyiz.
We must try again
Longido'yu denemeliyiz.
We ought to try Longido.
Peki, sanırım yan dalı denemeliyiz.
Well, I suppose we better go back to a sidetrack.
Diğer insanları daha fazla anlamayı denemeliyiz.
We must try to understand other people more.
Zor göründüğünü biliyorum, ama denemeliyiz arkadaşlar.
I know it looks difficult, but we must try it, my friends.
- Evet, denemeliyiz.
- Yes, we must.
Hayır, kuzeye gidip şansımızı denemeliyiz.
No, we must go north, and take a chance.
Yeniden denemeliyiz.
Well we must try again!
Denemeliyiz. Denemeliyiz.
Well we must try, we must try!
Şansımızı denemeliyiz.
Might as well take a chance.
- Ne bileyim, en azından denemeliyiz!
- I don't know, but we can try!
- Faydası yok. Başka bir şey denemeliyiz.
No good, we'll have to try something else.
- Denemeliyiz.
We have to try.
- Ama denemeliyiz.
But we must try.
Kendimizi onlara göstermeden önce iletişime geçmeyi denemeliyiz.
Well, we'll have to try and make contact before we show ourselves.
Mağaradan dışarı çıkmayı denemeliyiz.
We must try again from outside the cave.
adam gerçekten esaslı biri, ben bile yenemedim eğer onu gerçekten istiyorsanız, başka bir şey denemeliyiz
This man is really something, even I can't win him lf mylord wants to take him, we need someone else
Denemeliyiz derim.
I think we should.
Denemeliyiz.
We must try it.
Sanırım bunu tekrar denemeliyiz.
I think we should try this again.
En azından denemeliyiz.
We have to at least try.
Denemeliyiz. Çaresiziz.
We've got to try.
- O halde denemeliyiz!
Then let us try!
Fakat denemeliyiz.
But we must try.
Ama bu bizi öldürür. Şansımızı denemeliyiz.
- We'll have to take our chances.