Doldu tradutor Inglês
4,476 parallel translation
Süre doldu, Jude.
Time's up, Jude.
Vaktin doldu. Buraya bir daha ama bir daha gelecek olursan gelecek olursan...
Your time's up and if you ever, ever come up here... up here again...
Gerçekten hoşuna gitti. Ama ne yazık ki süresi doldu çocuklar.
She really likes it, but unfortunately she's out of time, you guys.
- 15 dakikamız doldu.
Hey, that's our 15 minutes.
Gönlüm sadece... senin resimlerinle doldu.
" My heart's...
Sadece düşününce bile gözlerim doldu.
I actually get kinda teary-eyed just thinking about it.
Süre doldu!
- Oh, ooh, ooh!
Pekâlâ millet, vaktimiz doldu.
Okay, everybody, we're out of time.
Zamanı doldu.
His time is up.
Süren doldu.
It's passed.
Biz diye bir şey yok. Senin vaktin doldu.
You have had your time at the wheel.
Her taraf köpek manyağıyla doldu. - Köpek manyağı mı?
It's being overrun by... dog weirdos.
Doldu.
- Time. - It's--ugh!
Sizin Bay White'ın vadesi doldu ve tarafı da belirsiz.
Your Mr. White, his time is past and his place uncertain.
Etraf İngiliz doldu.
There's plenty of English to go around.
Ve süre doldu.
And time's up!
Asansör doldu.
That's it.
Ancak, koridor dumanla doldu.
But the hallway is full of smoke
Peron askerlerle doldu.
Platform's filled with soldiers.
Çocuğun lafı geçtiğinde hemen gözlerin mi doldu?
Welling up at the first mention of the child?
- Senin zamanın doldu, Örümcek.
- Well, your time is up, Spider.
- Dün getirdiğin kasaların hepsi doldu.
- All the boxes you brought yesterday are full.
Majesteleri, vakit doldu.
Your Majesty...
Sonra bir gecede etrafımız karla doldu. Bir gecede lan!
Then we get a fucking load of snow knee-deep, over one night.
Yarısı doldu bile.
I'm halfway full already.
Daha ağlayan yok ama beş numaralı jürinin gözleri doldu.
No tears yet, but juror number five got misty.
Bugün 30 gün doldu.
- Mm-hmm. - And today the 30 days are up.
Bu biraz fazla doldu. ... ama başka bir yere yerleşene kadar bize yetse iyi olur.
It's a little overstuffed, but it just has to last till we settle down someplace.
Zamanın doldu, Michael Westen!
You are out of time, Michael Westen!
Güzel sözcüklerin vakti doldu.
The time for your beautiful words is past.
Zaman doldu çocuklar...
Time out, boys...
15 dakikan doldu.
Your 15 minutes are up.
Başın sıcaklıkla doldu.
Your head is filled with warmth.
Vücudun sıcaklıkla doldu.
Your body is filled with warmth.
Ama o iki saat çoktan doldu Marc.
Those two hours are up, Marc.
- Crowley, aramanı yaptın. - Evet zamanın doldu.
Crowley, you got your call.
Zaman doldu!
[timer rings] oop! time's up!
Vade doldu.
It's time.
Zaman aşımı doldu.
Statute of limitations is up.
Zaman neredeyse doldu. İpi kesmelisin, bunu sadece sen yapabilirsin.
You need to cut the string, you're the only one who can do it.
- Süre doldu.
- Time's up!
Zaman doldu!
Time's up!
Zaman doldu Bay Gunn!
Time's up, Mr Gunn!
En azından söylemek gerekirse çok eğitici oldu ama buraya beni öldürmek için gelen bir devlet ajanı var yani ikimizin vakti doldu sayılır.
And it's been... educational, to say the least, but there's a government operative who's coming to kill me, which means you and I have run out of time.
Kirli çamaşırlarını kafama süren zaman doldu diye bağıran ve beni banyodan sürükleyerek çıkaran bir Axl olmayınca duş almak için zaman buldum.
Turns out with no Axl pulling his dirty underwear over my head yelling, "Time's up!" and dragging me out of the bathroom, I had time to shower this morning.
( Öğretmen ) Zaman doldu Elacığım.
Ela, time's up.
Henry'nin süresi doldu.
Henry's out of time.
Beyler süre doldu.
Guys, time's up.
Zaman doldu.
Time's up.
Süre doldu.
Time's up.
Bütün koltuklar doldu.
Every seat is accounted for.