Dışarı bak tradutor Inglês
1,861 parallel translation
Penceremden dışarı bakıp kopunları izliyorum.
I'm looking out my window at sheep.
- Pencereden dışarı bak, lütfen.
- Look out the window, please.
Angela, pencereden dışarı bak.
Angela, look out your window.
Gelip dışarı bakın.
All of you! Come and see.
Cinayet sırasında esrarengiz sarışın tanık, penceresinden dışarı bakıyordu. Doğru. - Nasıl bir insan cinayet işlendiğini seyrederde ihbarda bulunmaz?
Right, the blonde mystery witness was looking out of his window at the time of the murder.
Dışarı bak.
LOOK OUTSIDE.
- Pencereden dışarı bak.
- Look outside your window.
Bak, Ben bu aletle sabah dışarı bakıyordum.
This morning, I looked from here with this device.
Bazen... oturuyor ve dışarı bakıyorum, ve hayatı görüyorum... kusursuzca yanımdan geçip giderken.
Sometimes... I sit and I look through the glass, and I see life... - Literally passing me by.
Dışarıdan bakınca iyi görünüyor, ama içinde, o, ölüyor.
On the outside, he looks fine, but on the inside, well, he's... he's dying.
Bak, dışarıda büyük bir değişimin vakti geldi.
Look, this is a bigtime change going on out there.
Dışarıda yıldızlara bakıyordum.
I was just out looking at the stars.
Bak, ben dışarı çıkamam, ama telsizden seninle temasta olabilirim.
Look, I can't go outside, but I can stay in contact with you over the radio.
Bak, biliyorum ki bu dünyada tarihindeki en kötü an, ama seninle benim dışarı çıkmamızın bir imkanı var mı, bilirsin işte, bir şeyler yemek ya da içmek için, ya da matcha ( 6 * ) gibi bir şey. Çay?
Look, I know this is probably the worst timing in the history of the world, but is there any way that you and I could go out for something to eat, or a drink, or, like, a matcha or something like that?
Aklımı aldı. Dışarı çıkınca, içimden "Nigger'a bak ne kahve yaptı be." dedim. Adam zenci değildi.
and he's like "Here ya go man," and I was just blown away and for some reason as I left there, the thought in my head was "That nigger made the shit outta my coffee"
Pekala bak, şu asker Sullivan. Dışarıda bir yerde, Ülkesinin onu unutmasından korkuyor ve evini bir daha göremeyeceğinden.
He's out there somewhere, terrified that his country's forgotten him, that he'll never see his home again.
Tabii ki.. evet.. bazen dışarı çıkıp neler olduğuna bakıyorum.
Sure, yeah, sometimes I have to go out and see what's really going on.
Nasıl hissettiğini biliyorum Ken, hep dışarıdan içeriye bakıyorsun hep yalnızsın, hep karanlıktasın.
I know how you feel, Ken- - always on the outside looking in, always alone, always in the dark.
Bak, Garrison, karım evde bir penis istemedi, ben de dışarı çıkartmak zorunda kaldım!
Look, Garrison, my wife didn't want a penis in the house. I had to get it out.
Dışarıya bir bak.
Look outside.
Dışarıya bir bakın.
... and taking a look outside
Tamam, Dedektif Sanchez, Komiser Flynn... Sergei burada tek başına mı, bir bakın bakalım. Dedektif Daniels lütfen dışarı çıkıp morgu ve Olay Yeri İnceleme'yi çağır.
Okay, detective sanchez, lieutenant flynn, let's find out if sergei's by himself in here.
Bak ne diyeceğim. Neden bana şeyden bahsetmiyorsun... Dışarıdaki havadan.
You know what... why don't you tell me about... the weather.
Bakın, arabamda olsam da, gözlerim dışarıdaydı.
Look, I had my eye out, even from the car.
Bakın, birçok tepkime dışarı ısı verir.
See, most reactions, they release heat.
Görünüşe bakılırsa, şimdi o buradan dışarıda olan bir hayalet çünkü avatarı dünden beri hiç kımıldamadı.
Only apparently he's an out here ghost now because his avatar has not budged since yesterday.
Stella bakıcı bulamadığı için dışarı çıkamıyoruz.
Okay, Stella couldn't find a sitter, so we can't go out.
Bakın, dışarı çıktı, tamam mı?
Look, she's... she went out, all right? She went to go buy bus tickets.
Bak, dışarıdan bakılınca ciddi görünmemiz lazım.
Listen, we need you to be taken seriously, and pork barreling your brother
- Dışarıdan bakıldığında değil ama iç tarafında hâlâ tonlarca eğlence var.
- Not on the outside. But on the inside, she's still tons of fun.
Bak insanlar dışarıda Angel'ı öldürmek için arıyorlar.
Look, people are trying to kill angel.
Dışarı çıkıp kendisine ortaklık edecek birini buldu ve neler başardığına bir bakın.
She went out and she found herself a man to partner up with and look what she was able to accomplish.
Bakın, karışmamaya çalıştım, dışarısının tehlikeli olduğunu siz de biliyorsunuz.
Look, I try not to get involved, you know it's dangerous out there.
Çık dışarı havaya bak dur. Toprağa bak dur.
You get out, you look at the sky, look at the ground...
Arkaşlarımız geceleri bizi dışarı çağırdıklarında, evde olmak zorundaydık. Bebek bakıcısı bulmak zorundaydık ve bu tarz şeyler.
We had to stay home some nights when friends of ours had invited us out, or we had to find a babysitter or something like that.
Camın eğim derecesine bakılırsa ateş eden kişi dışarıdan yaklaşmış.
And based on the curvature of the glass, Our shooter approached from the outside.
Bak, belki dışarıdan bakınca çılgınca gelebilir.
Look, maybe from the outside it seems crazy.
Burada, dışarıda olduğu gibi, solcuların davalarına bakıp alttan alta hıyanet-i vataniye ile iştigal ettirmem kimseyi.
Unlike outside, here I will not attend the case of leftists and let anyone be engaged in treason underhand.
Martin dışarıda, güvenlik kameralarına bakıyor.
I've Martin outside looking for security cams.
Bak dışarıda seninle olmak hoşuma gidiyor ama
You know, I appreciate you let me be staying with you but
Önce şu şerefsizi dışarı çıkaralım, test işine sonra da bakabiliriz. Bak sen!
Let's get the little fucker out first, then we're gonna test.
Dışarı çıkıp bak.
Go out and look!
Şu gayzerlere bir bakın. İs ve kurumu dışarı pompalayan kozmik bacalar gibiler.
Just look at those geysers cosmic smokestacks pumping out strange soot.
Bakın, bu herifi dışarıda kendisini tatmin ederken buldum.
Hey, look I found this creep outside playing with himself.
Tüm bu süreç çok kısa bir zaman alabilir. Fakat dışarıdan bakıldığında gittikçe duracakmış gibi yavaşlıyor görüneceksiniz.
It's so violent, we can actually hear it.
Camdan dışarıya bak.
Stare out the window.
Ve dışarıdan bakıldığında, bunun haberleşme, yer belirleme yada takip için kullanılmadığı aşikar.
And from what I can tell from the exterior, it wasn't designed for communications, navigations or surveillance.
Ya da ben Donna'yı becerirken, sen dışarıdan bize bakıp yerimde olmayı mı isteyeceksin?
Or when I'm giving Donna a jump and you're out there wishing it was you...
Bakın Sir Osric, dışarıda bir kötü var.
Look Sir Osric, an evil-do'er outside.
Dışarı çıktığımda, kimse "Oğlum, kendine iyi bak." demiyor.
When I go out, no one says'Son, take care of yourself.'
Çık bak bakalım, dışarıda mıyım?
Go see if I'm out on the corner.
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakalım neler olacak 16
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bakayım 533
bak baba 73
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın ona 18
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bakayım 533
bak baba 73
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın ona 18