Etrafını sarın tradutor Inglês
874 parallel translation
Ahırın etrafını sarın!
Round the barn!
Etrafını sarın.
Surround it.
Etrafını sarın!
Post No.1.
Evin etrafını sarın.
Surround the house.
Bir lamba getir ve ahırın etrafını sarın.
Bring a lantern and surround the barn.
Etrafını sarın!
Surround him!
Bölüm iki mağaranın etrafını sarın.
Section two will circle the cave.
Evin etrafını sarın ve beni bekleyin.
Position the men around the house and wait for me.
Etrafını sarın.Kaçmasına fırsat vermeyin.
Surround him. Don't let him get away
Etrafını sarın çabuk
Surround him quickly
Etrafını sarın.
Box him up.
"Dışarı çıkamıyoruz, polis evin etrafını çevirmiş!"
"We can't get out, the police have surrounded the house!"
Binanın etrafı sarıldı.
The whole block is under surveillance.
Fakat bahse girerim, yatak örtüsünü boynuna sarıp seni boğmuyordur ya da her gece yastığının etrafında yaygara koparmıyordur.
Yeah. But I bet she don't smother the covers up around your neck or fuss around with your pillow every night.
- Etrafın sarıldı.
- You're covered.
Etrafın sarıldı.
You're bottled up.
Fıçının üstüne ve altına çivilenmiş tahta çubuklar vardı etrafı çelikten bantlarla sarılıydı ve onu çölün ortasına bırakmışlardı.
Why, that barrel had wooden slats... nailed down on the top and the bottom... and there were steel bands all around it... and they left it in the middle of the desert.
Söylemeliyim ki, çekici ve akıllı bir kız olmana rağmen etrafının budalalarca sarılmasına izin vermişsin.
I must say, for a charming, intelligent girl... you've certainly surrounded yourself with a remarkable collection of dopes.
Masumların etrafı canilerle sarılı olmalı.
The innocent has to be surrounded by criminals.
Etrafın sarıldı!
You're surrounded!
Kıpırdama, etrafın sarıldı!
Don't move, you're surrounded!
Boyun etrafının birşeyle sarıldığını söylüyor.
She says he threw something round her neck.
- Emredersiniz efendim. Evin etrafını sarıyorlar.
They're surrounding the house.
Etrafı tertemiz edip, eyerleri parlatın,... bir süre dışarının işleri ile ben ilgileneceğim. Belki de yapamayacağın tek şey bu.
You'll polish saddle leather from dawn to dusk, longer if I'm going to ramrod this outfit.
Bir sopaya takın, etrafını bir makara ipek iplikle sarın... ve sopayı suya daldırın.
You put it on a pole, wind a spool of silk thread around it... and you hold the pole over the water.
Sıkışırsan veya etrafın sarılırsa onu geri götür ve dışarıdan koş.
If you get boxed or pocketed, take him back and go around.
Arkasından sinsice yanaşır ve elimi... boğazına sarılır ve etrafında döner... ve şöyle derdim "Yüzbaşı, bir içki alırmısın?"
I'd sneak up behind him, and I'd put up my hand and grab him by the throat, and I'd whirl him around, and I'd say, "Captain, have you got a drink on you?"
"Sükûnet ile sar etrafını."
Hedge it around with quiet.
Çektiğin fotoğraflar yüzünden birinin itibarı sarsıIdı diye gece etrafın sarıIıp dayak yedin mi?
Did you ever get sandbagged at night because somebody got unfavorable publicity from your camera?
Etrafınız sarıIdı!
You're all covered!
Nöbetçiler dansçıların etrafını sarıyorlar. Silahlar ve vantilatör kayışından yapılma kamçılar taşıyorlar.
The sentries surround the dancers, they carry the guns, and the whips - ( made out of Fan Belts ).
Eee Peder, sanki etrafınız sarılmış gibi.
Well, Reverend, it looks like you got yourself surrounded.
Antarktika'ya gecenin gelmesini bekleyin ve dokuz ay boyunca karanlığın etrafınıza pis bir paçavra gibi sarılmasını görün.
Wait till the Antarctic night comes and for nine months the black air hangs round you like a rotten rag.
Etrafın sarıldı.
We've got you surrounded.
Pekala beyler, etrafınız sarıldı!
It's always a mistake to get drunk.
Etrafınız sarılı.
You're surrounded!
Sarı Irmağın etrafında kışın..... soğuğunda ortada kalıveren maymunları.
Of one of these lost monkeys like one comes across in the East, when it starts getting cold.
Tamam, etrafın sarıldı.
All right, you're surrounded.
Etrafınız sarıldı.
You're surrounded.
Etrafınız sarıldı.
There's men above you.
Diyorum ki etrafını dışarıdan şöyle nehre kadar
Well, I say we fence it in and go out like this down here,
En iyisi etrafının sarılması durumuna düşmemek.
Best not to get surrounded.
Etrafını sar.
Wrap em round.
Deflektör ekranımızla etrafını sar.
Cover him with our deflector screen, Mr. Farrell.
Talby'nin silahşörleri tarafından etrafın sarıldı, Scott.
You're surrounded by the gunmen of Talby, Scott!
Etrafın sarıldı.
You've got no chance.
Etrafınız sarıldı!
You are surrounded!
Hasta bir çocuk var. Biri aklını kaybetmiş toplam üç kadın var. Üç erkeğiz ve evin etrafı tamamen sarılmış durumda.
We've got a sick child, two women, one woman out of her head, three men, and the place is surrounded with these things.
Etrafın sarıldı.
You are surrounded.
Etrafınız sarıldı.
You are surrounded.
Jamisons'ların evinin etrafında her zaman Cora Bea'nın dışarı çıkmasını bekleyen bir kalabalık olurdu.
There was always a kind of a crowd around the Jamisons'house waiting for Cora Bea to come out.