Evet ama tradutor Inglês
60,729 parallel translation
Jimmy'nin yaptığı kabul edilemez, evet ama firmamızın itibarını korumak da benim görevlerimden biri.
What Jimmy did is unconscionable, yes... But one of my jobs is to safeguard the firm's reputation.
- Evet, evet ama dediğim gibi sadece bir tanesine yetecek param var.
- Sure, s-sure. B-but... but like I said... I only have enough to pay for the one.
Evet ama mevduat kurumunun Utah için istedikleri farklı.
Yes, but the FDIC requirements in Utah are different.
Evet ama iyi de zaman aralığı ne olacak?
Yeah, but... but what about the time slot?
Evet ama bu şekilde işliyor işte.
I know, but that's how it works.
- Evet ama gelecektir.
Yeah, but they will come in.
Evet ama altı ay sonra elimde bu başarıyı sürdürecek bir şey olmayınca ne olacak?
And what happens in six months when I don't have anything to follow that up?
Evet ama onları çıkarmalıyız.
Yes, we should cut that.
Evet ama ciddi değildin, Rida'dan sonra olmaz.
Yes, but you didn't mean it, not after Riga.
Normal şartlar altında, evet ama şu anki durum, hiçte normal değil.
Under normal circumstances, yes, but things right now, they're anything but normal.
Evet ama arkadaş olarak değil mi?
Yeah, but as friends, right?
Evet ama ne için?
Yeah, in what?
Evet ama...
Yeah, but...
- Evet ama hiçbir şey çalmadım.
- Yes, but I didn't steal anything.
Evet ama onların doğru düzgün davranması gerekiyor.
Yeah, but they're the ones who are supposed to have their shit together.
Hayır. Ev boş evet ama...
No... the house is empty, yes, but...
Evet ama hâlâ patronum.
Yeah, but that doesn't make him not my boss.
- Evet ama Jeff bu yeri görmeye meraklı. Ve bence bu onun tek nakit dolu çantası değil.
Yes, but Jeff is feeling a little enthusiastic, and I think it's safe to assume that this is not his only briefcase of cash.
Evet ama... Arkadaşızdır.
Yes, but... we're friendly.
Ama evet.
But, yes...
- Evet. - Dört saattir buradayız ama.
We were out here for four hours.
- Evet, anladık ama işte ikna olmadık.
Yeah, we get it, but we're just not... Convinced.
- Evet biliyorum ama...
- Yeah, I know, but...
"Evet hiçbirşey Sully'yi geri getiremez." deme. Hadi ama, Cal Tech'den doktoran var.
"None of this is gonna bring back Sully." Come on, you-you have a, you have a Ph.D. from Cal Tech.
Bu saatte rahatsız ediyorum, kusura bakma ama Charlotte'un ödemeleri geldi mi, merak ettim. Evet.
Yes.
Evet, ama harika hissettirdi.
Yeah, but it felt great.
Evet, aramayı ben yaptım. Bir şeyler gördüğümü sanmıştım, ama görmemişim sanıyorum ve ben iyiyim.
Yeah, but I thought I saw something, and I don't think I did, and I think I'm okay.
Evet, gerçekten hatırlayamıyorum ama yapabilirim... Sanırım merkezde daha iyi hissederim.
Yeah, you know, I don't really remember, but I might- - I think at the station would probably be better to- - I'd feel better...
Evet, ama Rocha... oy kullanmaz, tamam mı?
Yeah, but Rocha... he doesn't get a vote, okay?
İki burger, evet, neredeyse hazır, ama beklemeniz lazım.
Two burgers, yeah, almost ready, but you gotta wait.
Kızıl saçlı Archie ile beraberdim, evet, ama o Jason Blossom gibi değil.
I was with Archie, who has red hair, yes, but is nothing like Jason Blossom.
Evet, ama siz ısmarlarsanız.
Yes, but only if you're treating.
Evet, ama bu kızlar adaleti hak ediyor, değil mi, Cheryl?
Yeah, but... No. These girls deserve justice, don't you think, Cheryl?
Evet, evet, isterdim ama futbol...
Yeah, yeah I'd love to, but football...
Evet, ama neden yani?
Yeah, but why, specifically.
Evet, işten biraz geç çıktım ama...
Yeah, I got off a little late from work, but, um...
Evet, ama futbol sahasındayken, tribünler tıklım tıklım dolabilir.
Yeah, but when I'm on the football field, the stands can be packed.
Evet, ama işlevsiz aileleri biliyorum.
Yeah, but I know dysfunctional families.
- Evet, evet. Ama bu dinlediğim anlamına gelmiyor.
- Yeah, yeah, but that doesn't mean I'm listening.
- Evet, ama çok bilgi yoktu.
- Yes, but there's not much info.
Evet, ama kiliseyle yolculuk yapıyorlarmış, bir nevi geniş aile yani.
Well, yeah, but they were traveling with their church, so it's essentially an extended family.
Evet, ama atlamak da ciddi yaralanmalara yol açar.
Yeah, but jumping would have caused a lot of injuries.
Evet, berbat ama sen ne yapardın?
Yeah, it sucks, but, like, what would you do?
Ama evet, size söylemediğim için üzgünüm.
But, you know, yes, I am sorry that I didn't tell you.
Evet Sam ama delice bir şey yaptım.
Yeah, I know, Sam, but I did something crazy.
Evet, öyle dedim ama...
Yeah. Yeah, yeah. I guess I did, but it...
Evet, tam bir tiyatro, ama yerlerini bulabilirim.
Yes, a spicy twist, indeed, but I planted tracking on both of them.
Evet, ama aşağıda.
I-I do, but they're downstairs.
- Evet, ama bu çok saçma.
- Yeah, but that's crazy.
Hayır, ama Carter'ın telefonu mesaj ve cinayet silahı.. Ve evet, biz yeteriz.
No, but Carter's phone, the text, and the murder weapon, and yeah, we in bidness.
- Evet, ama o deli maskeyi takmam.
- Yeah, but I'm not wearing that crazy mask, though.
evet ama nasıl 16
amazon 38
aman 633
amalia 33
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
amazon 38
aman 633
amalia 33
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
ama bu imkânsız 18
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman be 76
aman anne 20
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
aman ya 22
ama neden ben 22
ama o 292
ama olsun 39
ama bilmiyorum 49
aman anne 20
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
aman ya 22
ama neden ben 22
ama o 292
ama olsun 39
ama bilmiyorum 49