English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Ama orada

Ama orada tradutor Inglês

7,946 parallel translation
Kulağa delice gelecek ama orada Cornell'i gördüğümü sandım.
This is gonna sound crazy, but I-I-I thought I saw Cornell over there.
Buna benziyor, ama orada durmuyoruz!
It looks like this, but we aren't stopping there!
Aramızda kalsın ama orada anlattıkları şüpheliydi.
Between you and me, she was a little shaky with her facts in there.
Ama orada olmalı.
But he must've been there.
Sadece burada, bu adada değil ama orada da, büyük adanın tamamında da...
Not just here... on the island, but over there, to all of them on the big island.
Bu otopside ceset gören bir adam Her gün, ama orada... döşeme kendi çocuk olduğunda
This is a guy who sees dead bodies in autopsy every day, but when it's your own kid laying there...
- Ama orada olmak için bir sebebin var.
But you have reason to be in there.
Hayır, hayır çok naziksiniz ama orada olmamı istemez.
No, no, that's very nice of you, but... uh, she doesn't want me there.
Ama orada olacağız, T. Bu tartışmaya açık değil.
But we're gonna be there, T. I mean, no argument.
Polis memurları onun evine gittiler, ama orada değilmiş.
Uniforms went to his house, but he wasn't there.
Duyduğuma sevindim ama orada olacağım, çünkü torunumdan bahsediyoruz.
I'm glad to hear it, but I'm gonna be there... because this is my granddaughter.
Burada belki, ama orada değil...
Here, maybe. Not there.
Ama orada ona sırtımı dönmek doğru değildi.
But turning my back on her in that moment just didn't seem right.
Evet ama orada olamayacak.
Yeah. But... he won't be there. [cellphone chimes]
Belki birkaç şeyi yeniden ayarlamam gerekebilir ama orada olacağımı söylediysem orada olacağım demektir.
I might have to rearrange a few things, but I said I would be there, so I'll be there.
Ama orada 2 dolara bir paket eroin alıp birkaç dakika kaybolabiliyorsun.
But over there, for $ 2, you buy a bag of horse, you can disappear for a few minutes.
Bak, ne düşündüğünü biliyorum ama orada yaşananlar karanlığa döndüğüm için değildi.
Look, I know what you're thinking, but what happened back there wasn't me turning dark.
Ağaçlarının orada sarhoş olmuş olabilirsin, ama bir sebebin yok, değil mi?
You could have been whacked out of your tree, but you don't have a reason, right?
Orada akıllı ol evlat, ama çok'da akıllı olma.
Be smart out there, son, but not too smart.
Tamam, iyi gelebilirsin, ama seni arayana kadar tezgahın orada bekle.
All right, yeah, you can come, but, uh, wait by the counter till I call you.
Büyük olasılıkla, feribotta koruma olmayacak. ama feribot mürettebatı bazen orada uyur.
Most likely there won't be any guards on the ferry, but the ferry crew members sometimes sleep there.
Ama Brooke'un orada olduğundan haberin yoktu, değil mi?
But you didn't know Brooke was still there, did you?
Ama yaz aylarında, su ve orada olacağım...
But in the summer, there'll be water and...
Havaalanında durdururlarsa işe ABD Büyükelçiliği müdahale eder, işin sonuçlarıyla orada yüzleşirim ama yapamayacağım bir şey varsa o da burada yakalanmak.
And if I get stopped at the airport, the US Embassy will... get involved, and I will face the consequences there... but one thing I can not do is be caught here.
Vera, orada yanına ilk geldiğimde belki de panik yaptığımdan öyle gelmiştir ama nabzın atmıyordu.
You know, Vera, when I first got to you back there, maybe it was just me being panicked, but... I couldn't find your pulse.
Önce Ellen May sandım ama Tanık Korumda'daki şerif o gün orada olduğunu teyit etti.
thought for a while it was Ellen May, but her witsec marshal could account for her that day.
Bu çok komik çünkü bazen orada öylece oturup dört saat TV izlerdi, bir şey üretmediğini düşünürsünüz ama bunu yaparken gitar çalıyor veya bir şeyler düşünüyor olurdu sonra birkaç saatliğine gidip geldiğimde duvara bir resim veya karikatür çizmiş olurdu, bir şarkı yazıp kaydetmiş olurdu.
It was kinda funny,'cause sometimes he'd just sit there and watch TV for four hours. And you'd think he wasn't creating, but he'd be playing guitar while he was doing that or think up stuff later, and then you'd go out for a few hours, and you'd come back, and there was a painting on the wall, or there was a big comic strip or whatever.
Ama bildiğin gibi, eğer korkarsan,... bana ihtiyacın olursa, söz veriyorum ki orada olacağım.
But just so you know, if you ever are scared, if you ever need me, I promise I'll always be here.
Bunu söylemenin bu kadar uzun sürdüğüne inanamıyorum ama teşekkür ederim beni orada unutmadığın için.
You know, I can't believe it's taken me this long to say this, but thank you for getting me out of there.
Orada bir şeyler oluyor,... ama annem ne olduğunu söylemiyor.
There's something going on out there, but my mom won't tell me what it is.
Orada Daniel'ı düşünüyordum ama senin sandığın gibi değil.
I was thinking about Daniel in there, but not in the way that you think.
Ah, ama ben üç gün önce orada oldu.
Uh, but I was there three days ago.
Ve yanlış bir şey ki orada var, Ama belki benim açımdan bakın.
And there's nothing wrong with that, but maybe you see my point.
Ama ben haklıyım, çünkü onlar kötü olduğunda orada olan bendim.
I have a right to hate them, cuz I had to be there when they sucked.
Kafa derilerini toplamıyorum ama bu hep orada bir yerde duruyor.
I don't collect scalps, but that one's right up there.
Ama eğer hala orada benim için umut Bu demek de charlotte için umut oldu. Belki.
But if there was still hope for me, that meant there was hope for Charlotte too... maybe.
Yapar ama eğer sen, daha iyi hissediyorum Kafam muhtemelen de orada bu günlerde biri olacak.
But, if it makes you feel any better, my head'll probably be up there too one of these days.
- Üzere hemen, ama o şeytan hala orada. Ve böylece annesi olduğunu.
- For now, but that demon's still out there and so's his mother.
Orada kimsenin olmayacağından emindim ama oraya vardığımda, bir başkasını buldum.
And I was sure it'd be empty, but when I got there, I found one other person.
Toby, orada durup zırvaladığın saçmalıklar neyse, hepsine katılıyorum. Ama bazen kuralları çiğnememiz gerekir. Tabii eğer kahraman olmak istiyorsak!
Toby, I couldn't agree more with whatever nonsense you were just jabbering there, but sometimes we have to break the rules if we're going to be heroes.
Yaklaşık 4 aydır Scientology'deydim ama John Travolta'dan daha çok şey yapmıştım. Halbuki o 85 yıldır mı ne orada.
Like, I was in scientology probably four months, and I had done more than John Travolta had done, and he'd been there for 85 years or some shit.
Orada olacaksın ama, değil mi?
You don't know where I am. Yeah, but you are gonna be there, right?
Ama yıllardır orada değillermiş.
- But they haven't been there for years.
Ama kesinlikle orada planları vardır.
But there are definitely maybe plans.
Şey, ortamı yumuşatmaya çalıştı ama ben bir dahaki sefere dükkana uğradığımda kızı orada görürsem babamdan derhal hesabı kapatmasını ve başka yerde alışveriş yapmasını isteyeceğimi söyledim.
And, well, he tried to smooth things over, but I said that if I found the girl in the shop the next time I went in, I'd tell my father to close our account immediately, and we'd take our business elsewhere.
- Ama unutma, yarin fotograf çekimimiz var ve orada görünebildigin kadar Meksikali gibi görünmelisin, tamam mi?
- But remember... tomorrow we have that photo shoot, and I'm gonna need you to look as Mexican as possible, okay?
Orada paketi görüyorum ama. Cebinde geziniyor.
But I see the pack right there... bulging in your pocket.
Pekala, beni ilgilendirmez. Ama onu indirdiğin zaman orada olmak isterim.
All right, well, it's none of my business, but I would love to be there when you lay it on him.
Maç bitti ama sen orada değildin, ben de Johnny'yi eve getirdim.
Well, the game ended, and you weren't there, so I took Johnny home myself.
Ama ben orada çalışanları kontrol ettim, kimse onunla konuştuğunu hatırlamıyor.
But I checked with them over there, nobody remembers talking to her.
Yani, basit bir şey olacak, ama... seni orada görmeyi isteriz, değil mi, hayatım?
I mean, it'll be a simple affair, but... We'd love to have you there, wouldn't we, darling?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]