Gülüyorlar tradutor Inglês
451 parallel translation
Tanrılar yukarıdan bizi gözetliyor ve gülüyorlar.
The gods look down and laugh.
Hala gülüyorlar.
- Boy, they're laughin'out there yet. - Mi, mi, mi-mi-mi-mi.
Her yerde gülüyorlar.
Everywhere, they're laughing.
Uzun lafın kısası,... açlıktan ölmek üzereyim, halime köpekler bile gülüyorlar.
And the long and short of it is I'm walking around starving, without a dog to lick me trousers.
İçerde sana gülüyorlar.
They are laughing at you in there.
Sana gülüyorlar.
They are laughing.
Gülüyorlar. Duymuyor musun seslerini?
They're making fun of it.
Gülüyorlar, mutlular.
Laughing, happy.
Gülüyorlar, çünkü ben bir cadıyım.
Theyre laughing because I am a witch.
Ve onları uyarmaya çalışırken, gülüyorlar.
And when you try to warn them, they laugh at you.
Diğerleri de sizi sadece küçümsüyor. Arkanızı döndüğünüzde de size gülüyorlar...
The others just despise you and laugh at you behind your back.
Bana ya gülüyorlar ya da kaçıyorlar.
They laugh at me or run away.
Ne şarkı söylüyorlar, ne gülüyorlar ne de artık şakalaşıyorlar.
They don't sing or laugh or joke around anymore.
Arkamdan gülüyorlar ama, yüzüme bakmaya cesaret edemezler.
The people who laugh behind my back and are scared when I look at them.
Tüm arkadaşlarım gülüyorlar buna.
All my friends are laughing.
- Ve bana gülüyorlar.
- And they're laughing at me.
Şu anda çok parlaklar ve sanki gülüyorlar.
Now they're very light and seem to be smiling
Görüyor musun gülüyorlar?
They're amused, see?
Neden gülüyorlar?
What are they laughing at?
Neden bu kadar çok gülüyorlar?
Why are they laughing so much?
İnsanlar bana gülüyorlar.
People laugh at me.
Sana gülüyorlar.
They're laughing at you.
Anlatıyorum, kıkır kıkır gülüyorlar.
I tell them and I get laughed at and clucked over.
Sanki bana gülüyorlar.
I think the jokes on me.
Ona gülüyorlar, çünkü o aptal bir çocuk.
They laugh at her because she is foolish child.
Saçma sapan şeylere gülüyorlar.
They laugh at such silly things.
Sadece bana gülüyorlar.
I'm just a laughingstock.
Evde bana sadece gülüyorlar.
They only laugh at me at home.
Öyle bir gülüyorlar ki, sanki daha önce belayı hiç duymamışlar.
Oh, the way they laugh, like they never heard of trouble.
İkisi de bana gülüyorlar, bana.
They're both laughing - at me!
Dans edip gülüyorlar, ama kalplerinde bir korkuyla...
They dance and laugh, but in their hearts -
- Neden gülüyorlar?
- Why are they laughing?
İtalyanlar bize gülüyorlar.
The Italians are laughing at us.
Evdeki insanlar bizimle eğleniyorlar, bize gülüyorlar hep amirinizin söyledikleri yüzünden, cezalandırıldık...
At home people make fun of us and laugh at us told off by your superiors, punished...
Arkamdan gülüyorlar.
Laughing behind my back.
Bana gülüyorlar mı?
Do they laugh at me?
- Bize mi gülüyorlar? - Kim? - Herkes!
- They're laughing at us.
- İnsanlar bana gülüyorlar.
- And people laughing at me.
Sokakta gülüyorlar sana...
They`re laughin` at you on the street.
- Gülüyorlar, ben gördüm.
- I seen `em laughin` at you, fella.
Bana mı gülüyorlar?
They're laughing at me?
Ve şimdi, kendi kollarında birbirlerine sarılarak tüm geceyi birlikte geçiriyorlar ve bana gülüyorlar.
And now, wrapped in each other's arms, they spend entire nights together... and laugh at me.
Kapılarını ve pencerelerini kapatıp arkamdan bana gülüyorlar.
They shut their doors, and they close their windows, and they laugh at me.
Ayrıca bütün şahitlerin söylediğine göre boyacılar içeride birbirlerini kovalayıp gülüyorlar ve haykırıyorlarmış.
And all the witnesses say that they were chasing one another, like children, laughing and screaming.
Neden gülüyorlar?
What was so funny with them?
Oradan sana gülüyorlar!
They're laughing about you over there!
- Gülüyorlar.
- They're laughing.
Yine polise gülüyorlar.
They're laughing at the police again!
Karşılıklı olarak birbirlerinin söylediklerine gülüyorlar
Laughin'back and forth at what the other's has to say
Kıçlarıyla gülüyorlar.
They're laughing their asses off.
Bize gülüyorlar değil mi?
Well, people laugh at you, don't they?