Gülüyorum tradutor Inglês
546 parallel translation
Hiç komik olmadığı için gülüyorum.
This is all so ridiculous, it's actually making me laughing.
Bu şiddetine sadece gülüyorum!
I laugh at your violence!
" Çok gülüyorum.
" Am I laughing.
Gülüyorum çünkü o ölü ve ben seni seviyorum.
I laugh because he's dead and I love you.
Gülüyorum, çünkü düğün filan olmayacak.
- No. I'm laughing because there isn't going to be any wedding.
Ben de üzgünüm ama gülüyorum.
I feel sad, but I laugh.
Gülüyorum.
I laugh.
Geçen gün çok komik bir hikaye duydum. Aklıma geldikçe hala gülüyorum.
The other day I heard such a funny story, it still makes me laugh.
Gecenin bir yarısı uyanıp onlara gülüyorum.
I wake up in the middle of the night and laugh at them.
Ama yine de onlara gülüyorum.
And still I laugh at them.
Özür dilerim sevgili dostum ama ben buna gülüyorum.
I'm sorry, dear friend, but it makes me laugh. Wait!
- Kim, ben mi gülüyorum?
- Who me? I'm not laughing.
Kendime gülüyorum.
I'm not laughing at you. I'm laughing at me.
Ben artık pek az gülüyorum.
I hardly ever smile anymore.
Ağladığım yok beyinsiz, gülüyorum!
I'm not crying you fool, I'm laughing!
Yaşlı sersemin yaptığı ahmaklığa gülüyorum.
I was thinking what a bonehead play that old jackass made...
Herhalde sana gülüyorum sandın ama öyle değildi tabii.
You might have thought that I was laughing at you, but I wasn't, of course.
Sana kızmış olsam da gülüyorum.
Whenever I should be angry at you, I laugh.
Ben de gülüyorum.
Me too, I'm laughing.
Ben de gülüyorum!
I'm laughing too!
- Gülüyorum!
- Laughing!
Evliliğe can atan kadınları duyunca gülüyorum!
I hear other women longing to be married and I laugh!
Gülüyorum.
I'm laughing naturally.
Kendi kendime kıs kıs gülüyorum.
And I giggle and giggle to myself.
Sinirimden gülüyorum.
It's just the nerves.
Tam bir Fransa-Amerika yakınlaşması, ona gülüyorum.
This is a real Franco-American reconciliation.
Kimse artık bana Cecile demediği için gülüyorum.
I'm laughing because no one calls me Cecile anymore.
O zamanları düşününce şimdi gülüyorum, soğuktan şikayet ederdik.
I laugh now when I think about how, growing up, we used to complain for the cold.
Gülüyorum ve hatırlıyorum gençliğimizi
I laugh and I recall our youth
- Hayır hayır acıktığımdan gülüyorum.
I'm laughing because I'm hungry.
Düşmanlarının mahvolmasına gülüyorum.
At seeing your enemy perish.
Gülüyorum çünkü... yalnızken ne kadar budala olduğumu anladım.
Now I'm laughing because I realize how foolish I am when I am alone :
Süvari'nin gece anlattığı yalanlara gülüyorum!
I laugh at the lies the Rider told us last night!
Gülüyorum çünkü planın beni büyüledi.
Well, I'm laughing because... I'm fascinated by your plan.
Niye gülüyorum bilmiyorum ama.
I don't know why I'm laughing.
Bak gülüyorum.
See, I'm smiling.
Bunun kızlarına gülüyorum.
About the girls of this one!
Bu sefer kendime gülüyorum.
I'm laughing at myself this time.
Sadece kendime gülüyorum, çünkü, demem o ki, niçin karar vermeyeyim?
That was quite a performance in there, Fielding. 25,000 bucks - jeez! Last time I looked, you were about to barbecue those guys.
- Zaten gülüyorum.
- I'm laughing now.
Bulutlara gülüyorum.
I'm laughing at clouds
Bu yüzden ben de gülüyorum ve insanları güldürüyorum.
So I laugh instead and make people laugh.
Gülüyorum.
I'm laughing.
Ben sürekli gülüyorum.
I'm constantly laughing.
Ben de kıçımla gülüyorum.
I'm laughing my ass off.
Şuradaki şapşal herife gülüyorum.
I'm laughing at that silly son of a bitch over there.
Gün boyunca gülüyorum işte.
Well, I just laugh all day long.
- Bazen o kadar çok gülüyorum ki...
- Sometimes I laugh so hard that I...
Sinirden gülüyorum.
It's nervous laughter.
Sana gülüyorum Tavuk George!
I'm giggling at you, Chicken George!
Şimdiden gülüyorum, Züppe.
I been waitin'ten years to laugh at you.