Her zaman olduğu gibi tradutor Inglês
1,128 parallel translation
Eğer her zaman olduğu gibi... gene akşam uykumu alsaydım... beni kolaylıkla öldürebilirdin, eğer isteseydin!
If I had taken a nap here... as I usually did at this hour... you might have killed me, if you wanted to
# Sadece her zaman olduğu gibi beni sevdiğini söyle...
Just say you love me like you used to
- Her zaman olduğu gibi konuşkan.
- Articulate as always. - Prick.
Her zaman olduğu gibi, yine kendi rızanızla burada toplandınız.
You are assembled here... of your own free will, as always.
Her zaman olduğu gibi orantısız çizmiş.
His proportion's always off.
Herbert şurada arkada, her zaman olduğu gibi çöp arıyor... ama sizi uyarayım, eğer siz ikinizin bir ilişkisi varsa... dikkatli olun!
Herbert's out there searchin'for garbage as usual... but I tell you, if you two are havin'an affair... be careful!
BJ yolcu koltuğunda oturuyor ve her zaman olduğu gibi arabasıyla oynuyordu.
And BJ was sitting on the passenger side, playing with his car as usual.
Her zaman olduğu gibi Douglas stratejimizi tek başına yapacak.
Like everything else, Douglas is going to take our strategy personally.
Beni her zaman olduğu gibi duygulandırdın.
You moved me like you always did.
Önemli değil biz her zaman olduğu gibi onlara yardım edeceğiz.
But never mind, old Weaver we sergeants will see them through as usual.
Her zaman olduğu gibi yapacak bir şeyim yok.
As usual, I have nothing to do.
Utancımdan daha fazla konuşacak cesaretim kalmadığında açıklamalarını yaparsın ki her zaman olduğu gibi dinler ve anlayışla karşılarım.
When I'm too ashamed to say any more, you can explain, and I'll listen and understand, just as I've always done.
Tavırlarım her zaman olduğu gibi.
My attitudes are the same as they always were.
İmparator'un yeni giysileriyle doldu, taştı. Biz, her zaman olduğu gibi, bunu da elimizden kaçırırız.
It's filled and overflowing with the Emperor's new clothes.
Her zaman olduğu gibi, akşam yemeği saat 9.30'da.
We'll eat dinner at 9 : 30, as always
Her zaman olduğu gibi abarttı...
He over did it as usual.
Oraya gittiniz, emin olmak için. Ama oraya gittiğinizde her zaman olduğu gibi Bayan Vognic'i iyi görmeyi düşünüyordunuz?
You went to make sure... but you were convinced you would find Mrs. Vognic alive and well, as usual.
Onu tehlikeli hale getiren de her zaman olduğu gibi yenilmez olduğunu kanıtlamak istemesi.
What makes him dangerous is that he wants to prove himself... as invincible as he ever was.
Her zaman olduğu gibi, bana trip yapıyordu.
Just as well, she was pissing me off.
Sorun her zaman olduğu gibi senin kafanda.
The problem's in your mind, like always.
Donanma sinyalleri her zaman olduğu gibi karışmış olabilir.
Navy signals get crossed up like any others.
" Malum, kalyonun her zaman olduğu gibi...
" As you know, your galleon is always assured
Teklif ettikleri avans, her zaman olduğu gibi, yetersiz.
The advance that they offered was, as usual, inadequate.
Her zaman olduğu gibi, pazarlık yok.
Non-negotiable, as usual.
Hadi ama, her zaman olduğu gibi olacak.
Come on, it'll be just like it used to be!
Hediyeler Noel Arifesi'nde, her zaman olduğu gibi.
Presents on Christmas Eve, as usual.
Galiba her zaman olduğu gibi benim düşündüğümü.
I think it looks the same as ever.
" Her zaman olduğu gibi
" Always everytime
— Berbat, her zaman olduğu gibi.
- Wack, as usual.
İşte ve iyi bir iş çıkar her zaman olduğu gibi.
Here, and do a good job as usual.
Beceremeyen, her zaman olduğu gibi aşağılık biri olarak kalır.
Whoever can't, best stay the stupid asshole he always was.
Her zaman olduğu gibi, Zavallı Ralphie sıfırı tüketiyor.
As usual, it's zilch for poor Ralphie.
Her zaman olduğu gibi.
Same as always.
Her zaman olduğu gibi sarılı hâlde alt çekmecedeler.
They're on the bottom shelf, rolled up, where they've always been.
Çünkü her zaman olduğu gibi, Papa Hazretleri ölenlerin ruhları hayatta kalanların hatıralarında yaşamaya devam edecek.
For, as always, Your Holiness the spirit of the dead will survive in the memory of the living.
Ama her zaman olduğu gibi metanetli olacağım.
It has affected my family deeply. I will persevere... as I always have.
Yani, Her zaman olduğu gibi sıkı dostuz yine. - Kesinlikle.
So we're the best of friends as ever we were.
Her zaman olduğu gibi, tren vardığında,... sizden gelenleri güler yüzle karşılamanızı bekliyorum.
As always, I expect you to be smiling, when the train arrives.
- Her zaman olduğu gibi.
- As usual.
Söylemeliyim ki not hakkında elimizde bulunması ve her zaman olduğu gibi olayın merkezinde bir kadının olması dışında bir anlam veremiyorum.
I'm bound to say that I make nothing of the note except that there's something's on hand, and a woman, as usual, is at the bottom of it.
Her zaman olduğu gibi. Yılda iki kere Smithsonian kurulu toplanıyor.
Twice a year the board of the Smithsonian meets.
Her zaman olduğu gibi, birçok kadınla oluyor hamile bırakmak umuduyla sevişiyor.
HE'LL MAKE LOVE TO ANY WOMAN IN HOPES OF IMPREGNATING HER.
Gece Sohbeti bu gece ulusal yayına geçmiyor. Büyük şirketlerin her zaman olduğu gibi yetersizlikleri dağınıklıkları ve bürokrasileri işte. "Programlamada" problem yaşanmış.
Night Talk will not be broadcast nationally tonight... due to the usual corporate, big business, inefficiency, sloppiness and bureaucracy.
Hayır, bulutların ardında - her zaman olduğu gibi.
No, it's up beyond the clouds - where it always is.
Görünüşe göre, her zaman olduğu gibi...
Well, I guess we'll just have to entertain each other like we always do, Leroy.
Her zaman olduğu gibi hiçbir şey!
Sweet Fanny Adams, as usual.
Her zaman olduğu gibi olağanüstü.
Exceptional, as always.
MAITE'NİN AĞZI AÇIK, HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ
MAITE'S MOUTH OPEN, LIKE ALWAYS
- Her zaman olduğu gibi.
As usual.
Saat 10'a kadar mı? Her zaman olduğu gibi!
In bed till ten?
Tabii, her zaman olduğu gibi hiçbir şey hazır değil.
Naturally nothing's ready, as usual! That's France for you.