Her zamanki gibi mi tradutor Inglês
171 parallel translation
Her zamanki gibi mi?
Are we as usual?
Brooklyn'de işler nasıl? Her zamanki gibi mi?
How is everything in Brooklyn?
Her zamanki gibi mi?
In my usual style? Never!
Şey, ne istersin, her zamanki gibi mi?
Well, what's it gonna be, the usual?
- Her zamanki gibi mi?
- As usual?
- Her zamanki gibi mi James?
- The story of our life, James?
- Her zamanki gibi mi, El?
As well as ever.
Her zamanki gibi mi?
The usual?
Ne dersen inanırım. Ne oldu peki, her zamanki gibi mi?
Oh, I believe anything you tell me.
- Her zamanki gibi mi Bay Albin?
- The usual, Mr. Albin?
Her zamanki gibi mi?
Same as always?
- Her zamanki gibi mi bağlayayım?
- Shall I tie the cloak on as usual?
Prensesim, her zamanki gibi mi yapacaksınız?
Princess, will it be as usual?
- Her zamanki gibi mi?
you mean all boys, don't you?
- Sadece her zamanki gibi mi? - Evet.
- Just routine?
- Her zamanki gibi mi?
- Always?
Her zamanki gibi mi davranıyorum?
Go ahead. - I'm being my usual self, right?
Her zamanki gibi mi, kızarmış mı?
Regular or extra-crispy?
Her zamanki gibi mi?
Just like always?
Rahip her zamanki gibi mi, Albay?
Priest-bashing as ever, Colonel?
Tamam. Her zamanki gibi mi seks yapalım yoksa ben doğrudan konuya mı gireyim?
So, should we, uh, do the sex the way we usually do it, or should I just go right for it?
Her zamanki gibi sevimli mi?
As divine as ever?
Her zamanki gibi kaliteli değil mi?
Glorified as usual, eh?
- Çay her zamanki gibi 7 : 00'de mi?
- Usual cup of tea at 7 : 00?
- Her zamanki gibi şekersiz değil mi?
- No sugar, as usual?
Bizden her zamanki gibi hayır dualarını esirgemeyeceksin değil mi?
Will you give us your blessings, as you usually do?
- Her zamanki gibi cimri mi?
- Is he mean as ever?
Her zamanki gibi aptal ve meşgul bir halde mi?
Is she still as silly and as busy as ever?
Her zamanki gibi beni bedavaya içeri alırsın, değil mi?
You'll let me in for free, then, right?
Her zamanki gibi sen mi denkleştirdin?
You scraped it together as usual?
Her zamanki gibi Park Otel'e mi? Ah!
- Will you be in the Park Hotel again?
Babam her zamanki gibi beni uyandırmadı. Öyle değil mi, Baba?
What sort of problem, Lieutenant?
Her zamanki gibi. Karel geldi mi?
As usual Is Karel in?
Yani seninle kalma teklifin her zamanki gibi iyi mi?
So is that offer to stay with you anytime still good?
Her zamanki gibi kaybettin mi?
Lose as usual?
Her zamanki gibi yüzde elli mi?
The usual 50 percent?
- Her zamanki gibi, aşırı tepki veriyorsun. – Öyle mi?
- As usual, you're over-reacting. Am I?
Her zamanki gibi mi?
Is it up to par?
Onunla evlenecek misin? Yoksa her zamanki gibi ailenin söylediğini mi yapacaksın?
Will you marry her?
- Dürüst bir erkeğin yapması gerektiği gibi gerçek düşüncelerimi mi soruyorsun yoksa her zamanki, kadınları hor gören kişiliğimle mi konuşayım?
Do you question me for my simple true judgment... or would you have me speak after my custom, a professed tyrant to their sex? No.
Ne harika değil mi Marian, her zamanki gibi, meselenin etrafında dönüp durarak, küçük oyunumuzu oynuyoruz.
Isn't it wonderful, Marian, how we can skate around an issue... always playing our little game?
Her zamanki gibi 2 tane, değil mi?
One quart or two? It's two, right?
Birisi onu geri getirir, her zamanki gibi... değil mi?
Someone'll bring her back, always do... right?
Her zamanki gibi dakiksin, değil mi?
You're always on time.
Her zamanki gibi şiştiğinde demek istiyorsun, değil mi?
You mean blow up, don't you, sport? You always do.
Onlara karşı koyduğum için mi yoksa her zamanki gibi beni tartaklamalarına izin vermediğim için mi?
Because I didn't let them beat me up like usual?
Her zamanki gibi bir sığır dili mi?
A good ox tongue as usual?
Her zamanki gibi deftere mi yazacağız?
Shall we charge it to your account as usual?
- Her zamanki gibi iş mi?
- Business as usual?
Her zamanki gibi, değil mi?
As usual, huh?
Jung, bu sosisleri her zamanki gibi Bangkok'taki Nee teyzene götürürsün, değil mi?
Jung, take these sausages to Aunty Nee in Bangkok as usual, will you?