Isaret tradutor Inglês
13,377 parallel translation
Deliller de Chad Brunson'ı mı işaret etmiş?
And the evidence pointed to Chad Brunson?
İşaret parmağınızla silikonu camın çerçevesine bastırın...
You're gonna want to press the silicone into the pane of glass with your index finger... Aah!
Bu Wemlinger'in o iki polisi öldürdüğü zaman........ kullandığı işaret değil mi?
Isn't this the same tag used by Wemlinger when he killed those two marshals?
Ya Xavier'in dükkanındaki işaret ne olacak?
What about the sign in Xavier's shop?
Bunlar elimde kalan son iki işaret fişeği.
These are my last two flares.
- Etiket veya işaret yok. - Şansımıza, kurbanlardan birinin pahalı zevkleri varmış.
Lucky for us, though, one of our vics had really expensive taste.
İşaret dili öğreten bir kızla çıkıyorum.
I'm dating this girl. She teaches sign language.
Bu bir işaret.
It's a sign.
- Bu iyiye işaret değil, değil mi?
It's not a good sign, is it? No.
Oldukça ilginçtir ki afyon üretimine dair ilk bulgular milattan önce 3400 Mezopotamyasını işaret eder. Yine de bazı...
Interestingly enough, the first reference of opium growth is in 3400 BC in Mesopotamia, though there is evidence...
Sevkiyat tarihleri ile Long'un şehre geldiği tarihler birbirini tutuyor ama elimizdeki tüm deliller ölen kuzeni Roy'u işaret ediyor.
Now, all of our shipping orders say that the rugs got here just when Long got to town, but everything we have points to dead Cousin Roy.
Daha yakından bakınca mercan şekillerinden birisi Alpena şehrini işaret ediyor.
Looking closer, one of the stone's coral patterns is very purposely shaped like Alpena County.
Tuzak değil, bir işaret.
It's not a trap, it's a beacon.
O işaret bir öneri değildi.
That sign isn't a suggestion.
Diş izleri çakalları işaret ediyor ancak ısırıkların boyutları çok daha büyük.
Let's move it along. The bite pattern indicates coyotes, but the size of the bites is much bigger.
Şekilleri ağır, yuvarlak bir nesneyle oluşturulmuş küt travmaya işaret ediyor. Ağaca çarpmayla tutarlı.
The plotting indicates blunt force trauma with a heavy, rounded object, consistent with slamming into a tree.
Yüzeysel yörüngesi bunun bir kırık olduğunu işaret ediyor. Lakin kayıp kemiklere ulaşmadan kesin olarak neyin sebep olduğunu bilemeyiz.
Tangential trajectory indicates it is a fracture, however, we won't be certain what caused it unless we have the missing bones.
Kurbanın 4-5 milimetre çapında dairesel bir silahla iki kez bıçaklandığını işaret eden iki dairesel çukur var.
There are two circular pits, indicating the victim was stabbed twice with a cylindrical weapon with a diameter of four to five millimeters.
Sen, Dobbs, çarmıha gerilen adam. Kilisedeki kurban töreni. Hepsi Tommy Canty'i işaret ediyor.
You, Dobbs, the crucified man, sacrifice in the church.
Sadece işaret ediyorsun.
You just point.
Bugün gelen kız kuzeyde yol var deyip Efendi Lee'ye Yi Seong Gye'yi işaret etmiş.
A girl who came today read a fortune that there is a path in the north implying Yi Seong Gye to Lord Lee.
Kimin emriyle Efendi Lee'ye Yi Seong Gye'yi işaret eden sahte fal anlattın?
Who ordered you to offer a false astrology reading to Lord Lee to bring in Yi Seong Gye?
İnternette çıkan "Tav 8" arama sonuçları antika bir askeri uçağı işaret ediyor.
Net searches for "Tav 8" bring up results about an antique military aircraft.
Her şey işin sorumlusu olarak genç sayborgu işaret ediyor.
Everything points to the young cyborg being responsible for this.
O adam bizim evi işaret edip telefonda konuşuyordu.
That man was pointing at our home and speaking over the phone.
Peki, Ulu Önderimiz Kim İl-sung Japonları ve toprak sahiplerini işaret ederken, onlara ne dedi?
So what did our Great Leader Kim Il-sung say while pointing at the landowners and the Japanese?
Webster Sözlüğüne göre "çocuklar" kelimesi cinsiyetten bağımsız olarak bir grubun üyelerini işaret etmek için çoğul olarak kullanılabilir.
Webster's Dictionary states that "guys" may be used in plural to refer to members of a group regardless of sex.
Bak, bu iyiye işaret.
That's a good sign.
Binanın dışındaki noktalar kameraları işaret ediyor.
Points around the outside of the building indicating cameras.
Şu anda klinik olarak stabil durumdasın. Sorun çıkaran semptom ve doğumun başladığına dair işaret yok.
Right now, you're clinically stable with no troubling symptoms, and you're not in active labor.
Tamam, her yaralanma için kutuya işaret koy.
Okay, uh, mark a box for every injury.
Syd cevap yazmış "Sıradaki sizsiniz" demiş..... yanına da bir örs, iki tane kafatası ve onları işaret eden bir parmak koymuş.
Syd responded and it just reads, "You're next," followed by an emoji of an anvil, an explosion, two skulls and a finger pointing at them.
Bu hayvan çağrıları kaplanların yerini ve nereye gittiklerini işaret ediyor.
ATTENBOROUGH : These animal alarms signal where the tigers are, and where they are going.
İşaret dilinde "Bana bakmayı kes ahmak!" olabilir.
Uhhh, maybe it's sign language for "stop staring at me, dork!"
İşaret dilinde "Bana bakmayı kes ahmak!" şöyle oluyor :
No. The correct sign language for "stop staring at me dork," is like this...
Bu bir işaret.
This is a sign.
Sahneye çıkacak olurlarsa size bir işaret vereceğim.
If they're gonna open it, I will give a signal.
Belki de Tanrı'dan bir işaret istememiz lazım.
Maybe we should ask God for a sign.
Suda büyük bir balina kakası bulduk. Bu iyiye işaret, buralarda beslendiklerini biliyoruz belki bu civardan ayrılmazlar.
So we've found a big whale poo in the water, um, it's a good sign for us, we know that they're feeding here, so maybe they'll stick around.
Bu, iki şeye işaret ediyordu :
I mean, it showed me two things.
- Bu bir işaret, değil mi?
- I mean this is a sign, right?
- Bu bir işaret.
- It's a sign.
- Hayır, yani bu bir işaret, bir nevi takdiri ilahi gibi.
No, I mean it's, it's a sign, - like, divine intervention kind of sign.
Ve konu avlanmaya, yiyecek aramaya gelince bu onlar için hiç iyiye işaret değil.
And that does not bode well for them, when it comes to hunting, looking for food.
Basit : bir kere Steven Avery cinayette şüpheli oldu mu, Ve bir çok şeyden... açıkça görülüyor ki onun yaptığını işaret etmek, Siz, her ne kadar bunu yapmadığını düşünmek isteseniz de,
It's this simple : once Steven Avery is accused of this murder, and a lot of things... seem to clearly point to him having done it, as much as you mentally want to give the benefit of the doubt to him,
Yeri işaret etti ve dedi ki, "Orada bir anahtar var."
He pointed to the floor and said, "There's a key there."
- Evet. Parmağınızla işaret eder misiniz?
Would you point him out for the record?
Üçüncü şahısların sorumluluğuyla ilgili yapılan bir ön duruşmada Hâkim Willis Savunmanın jüriye, Brendan haricinde başka bir şüpheliyi işaret edemeyeceğine hükmetti. Başka şüphelileri işaret edemiyoruz.
[Buting] We can't point the finger at other suspects.
Öne sürebileceğimiz tek şey, şu veya bu ipucunun yeterince araştırılmadığı ki onlar da bir şekilde başka şüphelilere işaret etmiş oluyor.
All we're gonna be able to argue is failure to follow this lead and that lead which, in a way, points at other suspects, but there's a lot of leads that if they had been followed up,
Bana üçüncü bir kişiyi işaret ediyorlarmış gibi geldi Sayın Hâkim.
- [Kratz] Sounds like a third... third-party liability, Judge. That's what it sounds like.
Söz konusu kanıt bu ipucunun peşine düşmediklerini, çünkü bu ipucunun Bay Avery'den başkasına işaret ettiğini gözler önüne seriyor.
This fits perfectly to show that they have not followed up this investigative lead because this investigative lead points elsewhere than Mr. Avery.