Kıskandım tradutor Inglês
1,957 parallel translation
Çok kıskandım.
I'm so jealous.
Saçını savurunca kıskandım.
Your hair flips around, and I was jealous.
Seni kıskandım, kararını vermişsin, ben fikrimi değiştirip duruyorum.
I envy you, you have set goals, I keep changing my mind.
Çok kıskandım.
I am positively jealous.
Çok kıskandım.
I am so jealous.
Gerçek şu ki, sanırım seni kıskandım. Çünkü aranızda özel bir şeyler var.
Truth is, I think I was just jealous,'cause I can see you guys have something special
Anlamıyorsun dostum, kıskandım.
Dude, you do not understand. I am jealous.
Sahip olamadıklarımı hep kıskandım.
And I envy that, because that's something I'll never have.
Kıskandım.
I'm jealous.
Öyle kıskandım ki.
Oh, I'm so jealous.
senin Suzumiya-san'ının benim bildiğimle aynı kişiliğe sahip olduğunu farzederek söylüyorum. Kıskandım.
assuming your Suzumiya-san and the one I know are the same kind of person ves you.
Biraz kıskandım sadece.
I was just feeling a bit envious of you.
O filmde bir rol alacaksın diye kıskandım herhalde seni.
I'm probably just jealous You know, that you might get a part in that movie- -
- Evet, tabii ki kıskandım.
Yeah, of course I'm jealous.
Kıskandım.
I was jealous.
Onları kıskandım.
I was jealous of them.
Onu hiç kıskandım mı acaba?
Have I ever get jealous of him?
Açıkça, kıskandım.
Basically I got jealous.
Çünkü hayatım boyunca seni kıskandım.
Because all my life I've been jealous, jealous of you.
İkinizi de kıskandım.
I envy you two
Hepinizi kıskandım desem yalan söylemiş olmam çünkü bunu ben yaptım.
I'm a liar if I said that I'm not jealous of you at all.. .. but what can I do?
Artık günlerini ve gecelerini başka bir kızla geçireceğin için biraz kıskandım.
So, I'm a little jealous now that you'll be spending your days and nights hanging out with some other girl.
Tamam, evet, kıskandım.
Okay, yes, I'm jealous.
ODIN'in bir kez daha bizi alt etmesini kıskandım...
Jealous that odin's gonna beat us again...
Kıskandın mı?
Jealous?
- Kıskandın mı!
- You sound so jealous!
O çok güzel çok zeki, teniste de iyi, çok kıskandığım kocaman memeleri var.
She has beauty, intelligence, a killer backhand, boobs I would kill for.
Onu kıskandığımı söyleyemem.
I don't envy her.
- Beni kıskandırmaya mı çalışıyorsun?
Are you trying to make me jealous?
Kıskandın mı? Hayır.
Are you jealous?
Kıskandın mı?
Are you jealous?
Anladım, Pearl'ü kıskandırmak istemiyorsun.
I know. You don't want Pearl to be jealous.
Tamam mı? Ve bu seni kıskandırmak içindi.
And it was just to make you jealous!
- Ne yani, kıskandın mı?
What are you, jealous?
Kıskandın mı yoksa?
Are you jealous?
Şu komik, yakışıklı sevgilisiyle seni kıskandırmak dışında burada ne yaptığına dair bir fikrin var mı?
Any idea what she's doing here? Other than making you jealous with that ridiculously good-looking date of hers.
- Kıskandın mı?
- Jealous?
Kıskandın mı?
You jealous?
Seni kıskandırmaya çalışmadığımı biliyorsun, değil mi?
You know I wasn't trying to make you jealous, right?
Onu kıskandırmalıyım.
I gotta make her jealous.
Eğer Lily hanım kıskanırsa, ufak Marshall kımıldayamaz işte o zaman beyler, Büyük Baba onu kıskandırabilir.
If lady lily's jealousy Young marshall cannot budge, Then perchance, fair gentles, big fudge...
Pardon, kıskandın mı?
A little jealous, are we?
- Niye, kıskandın mı?
Why? Are you jealous?
Yani bunun yerine beni kıskandırmayı mı deniyorsun?
So you're gonna try and make me jealous instead?
Cameron ve Dawn'ın yanında oturmazsam arkadaşlıklarını kıskandığımı sanırlar. Ancak oturursam da, oldukça tuhaf kaçar. Ki bu hiç hoş olmaz.
If I don't sit Cameron and Dawn next to each other, they'll think I'm not okay with them being a couple, but if I do, then there's that awkward height differential, which is not elegant.
Kıskandın mı?
! Are you jealous?
Sen hiç kıskandın mı Cook?
Do you ever get jealous, Cook?
Benimle gelip, erkek arkadaşımı kıskandırmak ister misin?
You going out with me, don't your boyfriend feel jealous?
Kıskandığın için mi? Yani Ade'le takıldığım için kıskandıysan,
I mean, are you jealous'cause I've been hanging out with Ade?
Yoksa beni kıskandın mı?
You're not jealous, are you?
Seni kıskandırmaya çalışmamalıydım.
I never should've tried to make you jealous.
kıskançlık 60
kıskanç 44
kıskanıyorum 27
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20
kıskanç 44
kıskanıyorum 27
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20