Kızmadım tradutor Inglês
927 parallel translation
Sana kızmadım, ama...
Actually, I didn't mean to offend you.
Ani bir saldırı olduğu için gafil avlandım ama buna hazırlıklı olduğum için kızmadım.
Even though I'm a little flustered by your surprise ambush... but I came prepared for it. So, I won't get mad at you.
Kızmadım.
I'm not angry.
Sana kızmadım canım.
I ain't mad at you.
Hiç kızmadım.
I'm not angry in the least.
Aslında kızmadım.
I'm not really angry.
Joe o yerlinin kaçmasına kızmadım.
You know, Joe in a way, I don't mind that Indian getting off.
Ona kızmadım.
I wasn't sore at him.
- Yani kızmadın mı? - Hayır, kızmadım.
- Then you're not mad?
- Kızmadım.
I wasn't angry.
Kızmadım Pat.
I'm not angry, Pat.
Hayır, kızmadım.
Oh, no. I'm - I'm not upset.
Kızmadım.
I ain't mad.
- tatlım, sana kızmadım.
Honey, I'm not mad at you.
Kızmadım, aklımı da oynatmadım.
I'm not mad and I'm not gone off.
Sana kızmadım.
I'm not angry with you.
Gerçekten kızmadım.
Really I'm not.
Elbette kızmadım.
Of course I'm not mad.
Kızmadım.
- Of course not.
- Tabii ki kızmadım, tatlım.
- Of course not, darling. - I'm glad.
Başta kızmadım desem yalan olur ama sonra haklı olabileceğini düşündüm.
Well... I won't say I wasn't a little sore about it at first But then I told myself that maybe you were right.
Madem beni seviyorsun, kızmadım.
No, since you love me.
Sana hiç kızmadım ki zaten.
I was never angry at you.
Kızmadım, acelem var.
I'm not offended, I'm in a hurry.
Kızmadım aziz dostum.
I'm not angry, my dear friend.
Gerçekten kızmadım.
I haven't been angry indeed.
- Bay Scrooge kızmadı mı?
- Wasn't Mr. Scrooge angry?
Umarım kızmadınız.
No hard feelings, I hope.
Seni kahvaltıya çağırdım diye kızmadın değil mi?
I hope you didn't mind my asking you to breakfast.
Custer umarım gelmemize kızmadın.
I hope you'll forgive this intrusion, Custer.
Söz veririm birine kızmadığım sürece.
I promise not to. Unless I get mad at somebody.
- Kızmadın mı?
- Aren't you angry?
- Kızmadım, hayal kırıklığına uğradım.
- No, Alec, not angry, just disappointed.
- Kızmadın mı bana?
You're not angry?
Bay Adare ve Leydi'nin onun yatak odasında yaptıklarını söylediğimde umarım çok kızmadınız bana.
I hope you do not case that Mr. Adare were in quarter of the lady.
Mahkemede söylediklerim için bana kızmadın mı?
You're not angry with me for what I said at the tribunal?
Sana yaptığım şeyden sonra bana kızmadığını söyleme sakın.
Don't tell me you're not angry after what I did to you.
- Bana kızmadın mı?
You're not mad?
Kızmadın mı?
You are not angry?
Kızmadığına sevindim.
I'm certainly glad you're not mad.
- Kızmadın mı?
- You're not upset?
Hayır, kızmadım.
No, I guess not.
Buna kızmadın mı yani?
Aren't you even angry?
Kızdın mı? Yok canım, pisicik kızmadı.
Pussycat's not mad, just tired.
- Umarım kızmadınız.
- No hard feelings, I hope.
Peder, Concetta'ya kızmadığımı söyleyin ama bunu sonra konuşmalıyız, hayal ürünü olmadığından emin olunca.
Father, tell Concetta I'm not annoyed, but that we'll discuss it later, when we're sure it's not all imagination.
- Umarım kızmadınız.
I hope I haven't offended you by speaking plainly.
- Bölmeme kızmadınız umarım.
- I hope you don't mind my interrupting.
Bize çok kızmadın umarım.
Do you hate us.
Stanley'yi getirmeme kızmadın umarım.
Hope you don't mind me bringing Stanley along.
Hayır, tabii kızmadım.
No, of course not.