Mıt tradutor Inglês
686,758 parallel translation
Buna nasıl bir kelime bulacağımı bilemedim.
Wow, that's, I don't know what the word is for that.
Neden ben aranmadım?
Why wasn't I called?
Başım ağrıyor, midem bulanıyor ve pek bir şey hatırlamıyorum.
I have a headache, I'm nauseous and I don't remember much.
Hayır, seni buna zorladığım için değiştirmeni istemiyorum.
No, I don't want you to change it'cause I made you.
Tatlım, endişeli değilim.
Oh sweetie, I wasn't worried.
Hala iyi bir anne olamayacağımı düşünüyorsun.
You still don't think I'd be a good mother.
Ağrı kesici aldım, alkolle birlikte almamam gerektiğini söylemişlerdi ama yanıldılar.
I took a pain pill, they say you shouldn't mix them with alcohol, but they were wrong.
Bu yüzden tekrar birlikte çalışmak isteyip istemediğini görmek için aradım.
So I called you to see if you want to work together again. I don't know.
Düşünme ve kıçını kaldırıp buraya getir böylece sonunda başladığımız işi bitirebiliriz.
Don't think about it and get your ass down here so we can finally finish what we started.
Soruşturmasından bir adım önde olmam için bana ihtiyacın yok, çünkü şimdi ne bulacağını söyleyeyim...
You don't need me to stay one step ahead of his investigation,'cause I'll tell you right now what he's gonna find.
Sanırım yurtdışındakileri bulmamış olmaları şansımıza.
I suppose it's lucky they haven't started popping up overseas.
Kımıldama.
Don't move.
Brenda Gilroy'dan beri bir bebek bakıcım yoktu.
I haven't had a babysitter since Brenda Gilroy.
Şimdi, gözlerimin içine bakıp bana ona zarar vermeyeceğini söylemene ihtiyacım var.
Now, I need you to look me in the eye and tell to me you won't harm her.
Sana kaçmana yardım ettiğim günden beri Agnes'e göremedim.
I haven't laid eyes on Agnes since the night I helped you escape.
Ben yaralanmadım.
I wasn't hurt.
Herhangi bir iz, delil bulamadılar mı?
They didn't find any trace evidence?
- Henüz bakmadım.
Haven't run it yet.
- Ve yapmalı mısın bilmiyorsun.
And you don't know if you should.
Sensiz yapamazdım.
I couldn't have done it without you.
Tanrım, ne düşündüğünü bilmiyorum, Fakat bazı beyinleri Tandy ve o çocuğu endişelendirerek harcamak isteyebilirsiniz.
Oh, God, I don't know what you think you got, but you might want to spend some of the brain time worrying about Tandy and that kid.
Oh, endişelenme, iyileşeceksin, tamam mı?
Oh, don't worry, you're gonna be okay, okay?
Carol, Neyi yanlış yaptığımı bilmiyorum.
Carol, I don't know what I'm doing wrong.
İyi deneme Gail, ama bana burada son dakika kuralını koyamazsın, tamam mı?
Nice try, Gail, but you can't just spring a last-minute rule on me here, right?
O aptal orospu çocuğuyla evlendiğin için ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun, bu yüzden nimetlere saygı duy, Çünkü aşağıya inmek ve bir CPR kuklasıyla işi pişirmeye mecburum.
You don't know how lucky you are to be married to that dumb son of a bitch, so count your blessings,'cause I'm about to go get down and dirty with a CPR dummy.
Evet, daha mutlu olamazdım.
Oh, yeah, I couldn't be happier.
Gerçek bir zeytin dalı bulamadım, bu yüzden bu çeşiitli konserve zeytinleri normal bir ağaç dalına bantladım.
I couldn't find an actual olive branch, so this is just a regular tree branch with an assortment of canned olives taped to it.
Senin dandik tüyolarına ihtiyacım yok.
I don't need any of your lame tips.
Ama sanırım bu tıpkı Pari Teyze'min obruğa düşmeden dediği gibi :
But I guess it's like my Aunt Pari said right before she fell into that sinkhole,
Bugün Bay ve Bayan Wheeler inanılmaz iyi görünmüyorlar mı?
Don't Mr. and Mrs. Wheeler look super great today?
Kolay olmadı ama kız arkadaşımı aradım ve ilişkimizi kestim.
It wasn't easy, but I called my girlfriend and I broke it off.
Sonsuza kadar terkedilmiş bir yerde zamanımı harcamayacağım!
I won't spend eternity in this forsaken time!
Yorulmadın mı?
Aren't you tired?
Aha burdayım ben, seni gulyabani.
I ain't lost, ya tree ogre.
Hayatım, bana bir daha tıknaz dersen senden nefret edeceğim.
Hon, I'm gonna fall out of love with you if you ever call me chunky again.
Annen gelmediği için üzülmedim değil.
You know, I'm kinda sorry your mom didn't come.
Ben arayıp ödül şeysinin benim için önemli olduğunu söylediğimde anlamamış mıydın?
You didn't get that from my call when I said how important this award thing is to me?
- 26 yıldır hiç rahat olamadım ki.
Oh, I haven't been comfortable in 26 years.
- Umarım kimseyle konuşmamıştır.
Well, let's just hope she didn't talk to anyone.
Ama intikam planları yaptığım yok.
But you don't see me plotting my revenge.
- Ben öyle bir plan yapmadım!
- I didn't plan that!
"Sürpriz" ziyaret yaptığından ona masamda yer alamadığımı söyledim.
Look, I told her that because her visit was a "surprise," there wasn't enough time to get her a ticket at my table.
Bunu başaracağımı düşündüğüme inanamıyorum.
I can't believe I thought I could do this.
Ona hiç dokunmadım, yüzüme zarar verme.
I never touched her, don't hurt my face.
Tucker'a söyleme ama ödülüyle şarap açmaya çalıştım.
Hey, don't tell Tucker, but I tried to open a bottle of wine with his award.
Burası benim mülküm ve 6 aydır senden hiç kira almadım.
This is my premises and I haven't had any rent off you in six months.
Belki sana sahip olamayacağım.
Maybe I won't have you.
- Komik bulmadım.
- I don't find it funny.
tamam mı?
I don't know what we are. Leave me alone, will you?
ben her yerdeyim Paula.
I don't know. I'm all over the place, Paula.
Onu yakaladığımı sanmıyorum.
I didn't think I'd get him.