Otel tradutor Inglês
10,029 parallel translation
Müvekkilim şans eseri yanlış otel odasına girdiğini söylüyor.
My client tells me he stumbled into the wrong hotel room.
Öyle bile olsa Sayın Hakim, eğer çizim güvenilir değilse o zaman bütün kanıtlar ve Bay Egan'a karşı yapılan bütün işlemler, bahsi geçen otel odasında.. ... yakalanmasını sağlayan izleme de dahil hepsi de aynı zehirli ağacın meyvesidir.
Even so, Your Honor, if the sketch is dirty, then every subsequent piece of evidence, every government action against Mr. Egan, including the tail leading to his arrest in said hotel room is fruit of the same poisonous tree.
Beacon Otel, oda 12'de. Woge yapmaya zorlayana kadar aradığımız adam olduğunu bilemeyiz.
We won't know if it's our guy until you make him woge.
Liverpool'daki Grand Otel'i de unuttunuz o halde, Leydim?
And I suppose you have forgotten the Grand Hotel in Liverpool, too, m'lady?
Carlton Otel'i.
The Carlton Hotel.
G Amca'nın yarın Carlton Otel'de büyük bir toplantıya gittiğini biliyorum.
I know that Uncle G is going to a big meeting tomorrow afternoon at the Carlton Hotel.
Otel sahibi.
He's a hotelier.
Kusura bakmayın, otel odasının hazırlanması bir-iki saati bulacak.
I'm sorry... it's gonna be another hour or two before the hotel's ready.
Otel odasında kalıyor olacağız...
We'll be staying in a hotel room... together, if you catch my drift.
Daha otel odasını temizlememiz gerek.
We still have to clean out the hotel room.
Aynen, bir bar, otel odası, birsürü terletici acı sos.
Yeah, a bar, hotel room, lot of sweaty hot bayou love.
Ama Dubai'den birkaç yatırımcıyla bir butik otel açmayı düşünüyoruz.
The thing is I've been talking to some investors from Dubai about opening a boutique hotel.
Oğlum, sana Abuddin'i 21. yüzyıla getirme şansı veriyorum. Sen geçmiş Londra'da butik otel açmak istiyorsun.
Son, I give you the chance to bring Abuddin into the 21st century, and you want to open a boutique hotel in London.
Küçük güzel bir otel açması için Abbudin'den ayrılmaya ikna etmeye çalışıyorsun.
Whispering in his ear about leaving Abbudin to open a sweet chic little hotel.
- Yeni otel için o paraya ihtiyacımız var.
But we need the money for a new hotel.
Eski bir otel.
_
- Burası eski bir otel.
It's a musty hotel.
Gamboa dosyasındaki verileri otel dosyasıyla karşılaştırır mısın? Parmak izini, her şeyi.
Can you cross-reference the Gamboa forensics with the hotel case- - prints, everything?
Üzgünüm hanımefendi, burası geveze bir otel değil.
I'm sorry, lady. This is a no-tell motel.
Şu otel odasına bak.
Look at this hotel room.
The Greenpoint Grup Otel,.... insanlar yıllardır hisse senetlerini ele geçirme peşindeydiler.
The Greenpoint Hotel Group, people have been chasing this acquisition for years.
Otel...
Hotel?
Biraz gazete, birkaç günlük kıyafet ve otel sabunları var.
- All right, so there was a newspaper, few days worth of clothes and hotel soaps.
- Davetsiz olarak otel odama dalmadan önce düşünecektin onu. - Pekâlâ. Sakin ol biraz.
You should've thought of that before you barged into my hotel room uninvited.
Tek istediğim kıçınızı kaldırıp, otel odamdan- -
I don't want an explanation. I just want you two to get your bony white asses out of my...
Otel odasında bizi öldürmenin özgürlük ve uzun vadede bolluk adına en iyi hamle... -... olduğunu mu düşünüyorsun?
You really think killing us in this hotel room is your best bet for freedom and long-term prosperity?
Sizin gibi güzel bir kadın gizli saklı bir otel görüşmesi, sanırım tahmin edebilirim.
Pretty lady like you, clandestine hotel meeting I think I can figure it out.
Otel görevlisiyle konuştum.
I took care of the hotel guy.
Ne hoş bir otel.
Oh, this is just a lovely hotel.
Şehirde olmadığını öğrendik biz de otel, motel ve kısa sürelik kiralık evlere baktık.
Well, we knew he was from out of town, so we checked motels, hotels, short-term housing.
- Maui'deki şu otel mi?
The resort in Maui?
Ek olarak güzel bir otel işletmeciliği bölümü olduğunu.
Plus, they have a good hotel-management program.
Otel mutfağında.
In the hotel kitchen.
Bu, otel mülkiyeti meselesi.
Uh, it's a proprietary issue with the hotel.
- Otel eşyaları mı?
- Hotel sundries?
- Otel rezervasyonları.
- Hotel reservations.
Başka grupların şarkılarını çalmıyorsun. Bu yüzden düğünler, otel programları ve gezi gemileri gidiyor direkt.
You won't play covers, which cancels out weddings, hotel lounges, cruise ships.
Bana bir karavan ve büyük bir otel odası verecekler.
They'll give me a trailer and a big hotel room.
Beş yıldızlı otel gibi lan.
I feel like I'm in the fucking Bellagio.
Kızlar rezil otel odalarında rehin tutulup günde on defa tecavüze uğramak istiyor mu dersin?
You think they're looking forward to being locked up in shitty motel rooms, being raped ten times a day?
Ben de bunu düzenlediklerinde oradaydım Miscavige yönetiyordu "onu bir otel odasına götür ve gizli kameralar kur" dedi.
So I was there when they were setting it up, and Miscavige was directing it. "Get him into a hotel room, " hook up secret, private videos. "
Ödediğin otel odasını görmelisin. Benim için büyük bir zevkti, Pete.
You should see that hotel room you paid for.
Yani sadece Alex'in otel odasına girmenin bir yolunu bulmamız gerek.
So we just need to figure out how to get into Alex's hotel room.
Şu otel yatakları sırtının canına okuyor.
That hotel mattress is killing your back.
Ben de yemek yemedim ve County Otel'de bir rezervasyonum var.
I haven't eaten myself, as it happens, and I have a table booked at the County Hotel.
Otel odasını, oda servisini ve benim kuru temizlememi ödeyin.
Pay for the hotel room, room service and my dry cleaning.
Elimizde 6 otel var.
Got, like, six hotels.
Siobhan Sarah'yiCastor Otel'inden geri getirirken biraz kafa dagitayim dedim.
You know, I kind of need a distraction while Siobhan ferries Sarah back from hotel Castor.
Neyse işte, eğer otel güvenliği gelmeseydi bir minibüsün bagajına atılmış olabilirdim.
So, anyway, if hotel security hadn't shown up, I would have been thrown in the back of a van.
Ve yaralı adamın otel güvenliğini boğazından bıçakladığını gördüm.
And I saw the guy with the scar stab the hotel security guard in the throat!
- Süslenip püslenip bir otel kafesinde... Otelin kafesinde ne yapıyordun?
What'd you do in the coffee shop?