Prob tradutor Inglês
236 parallel translation
Jensen, prob.
Passed right at the artery. A difficult position.
Joe'nun bir sıkıntısı var.
Got a little prob here with Joe.
Sorun şu, Roger...
Well, here's the prob, Rog.
- Benim borunum senelerdir, eşeklerden çekiyorum.
My particular prob Or buglem bear, I've had ages. For years, I've had it for donkeys.
Hiçbir sorun yaşamayan ve iyi iş yapan birkaç okul biliyorum...
I know several schools that function perfectly well, where there are absolutely no prob...
Sorun değil.
- No prob.
Problem ne?
What's the prob?
- problemim... o henüz burda değil.
- My prob... She's not here yet.
- Rica ederim.
No prob, heh.
Prob doğrudan bize yönelmiş durumda.
The probe is headed directly toward us.
Üç saatten beri yabancı prob ile temas halindeyiz.
It has been three hours since our contact with the alien probe.
Prob okyanuslarımızı emiyor.
The probe is vaporizing our oceans.
Yüzlerce ışık yılı uzaklıktan.. .. balinalarla konuşmak için kim bir prob yollar ki?
Who would send a probe hundreds of light-years to talk to whales?
Prob dünyayı yok etmeden önce biz onu yok etmeliyiz.
We must destroy the probe before it destroys earth.
Prob bizi kolayca etkisiz hale getirecektir.
The probe could render us neutral easily.
Prob!
The probe.
Dert etme.
No prob.
Pekâlâ.
Okay, no prob.
Ödevime yardım etmen lazım.
Hey, Prob, I need some help with my homework.
Şey, bak... burada seninle kalmak istiyorum, ama bir problem..
well, look... I'd Iike to stay here with you, but I think I prob- -
Testler bir sorun...
The tests showed prob...
- Önemli değil.
- No prob.
Şey... O muh -
Well, he, he prob--whoa.
Canım. Sorun ne?
What's the prob?
Sorun değil, Bob.
Not a prob, Bob.
Bir sorun mu var, Bob?
Got yourself a prob, Bob?
Prob.
Probe.
Burada da kıdemli kardiyologlarımızdan Dr. Holloway'in gerçekleştirdiği elektro-fizyoloji'yi görüyorsunuz. Şu anda hastanın damarına bir cerrahi mikro prob yerleştirecek,... daha sonra da fibrilasyona neyin neden olduğunu arayacak.
And here we have an electro-physiology being performed by a senior cardiologist, Dr Holloway, who will insert a micro probe into the patient's artery, then search out the part causing the fibrillation.
Prob koptu.
The probe snapped.
Bak, işte sorun...
See, that's the prob...
Yaptığımız tahminlere göre, virüsün bulaşma hızı sayesinde üç hafta içinde telepat sor- -
Three weeks after that, according to our projections of the infection rate... the telepath prob...
- Doğru söylüyor.
Well, that's your prob.
- Sabahları hazırlanmak vakit alıyor.
No prob. It's hard to get going in the morning, you know?
O nedenle prob yerleştirecek ki senden öğrensin.
So when he probes, you tell him.
Asıl bizim size teşekkür etmemiz lazım.
Oh, come on. Yeah, we owe you big for this. No prob.
Onda sorun yok.
No prob.
Bu bizim sorunlarımızın en değersizi...
Well, that's the least of our prob...
Sorun değil.
No prob.
Soruna bir çözüm buldum bi...
I've already come np with a solution to the prob...
Eğer o sensen, sorun yok
If it's you, there's no prob- -
Darnaz Üçgenini oluşturan bu üç prob barış düşmanlarınca fırlatıldı.
Three of these probes, which form the Darnaz Triangle, were launched by enemies of peace.
İki prob güvende.
The two probes are safe.
Darnaz Üçgenini oluşturan bu üç... prob barış düşmanlarınca fırlatıldı.
Three of these probes, which formed the Darnaz Triangle... were launched by enemies of peace.
Son Prob nerede?
Where's the final probe? !
Biz prob avına çıkıyoruz.
We're going probe-hunting.
Prob.
The Probe.
Prob... bu tarafta.
Probe is... It's that way.
Üçüncü prob... o benim!
The third probe... it's mine!
Onun modası geçmiş.
He's prob...
Sorun değil!
No prob!
- Sorun değil.
- No prob.