Sen değil miydin tradutor Inglês
994 parallel translation
Sarhoş olup olay çıkartan sen değil miydin?
Dad, you're the one who got drunk that night and just passed out.
Dışarı çıkmamazı söyleyen sen değil miydin?
Didn't you tell us to stay out?
Geçen gün beyzbol sopasıyla antrenman yapan sen değil miydin?
Say, wasn't it you I saw working behind that bat the other day?
Konuşan sen değil miydin?
Did not you speak?
Açlıktan ölsen bile bizim için çalışmayacağını söyleyen sen değil miydin?
'Ntoni, didn't you once tell me... that you'd rather starve to death than work for us again?
Şimdiden bebek derdiyle uğraşmanın saçma olduğunu bir de kızın yaşı genç diye, yakalanırsa başıma bela olacağını anlatan sen değil miydin?
Who said that burdening yourself with a child is a mistake and that getting caught will make everything go down the shitter?
Ona parayı öğretmek için düzenli olarak harçlık vermeye karar veren sen değil miydin?
Weren't you the one that decided we'd give him a regular allowance to teach him about money?
- Sen değil miydin?
- Weren't you?
Sen değil miydin?
Were not you?
Vagonların üstündeki sen değil miydin?
Weren't you working the trains?
Kello'yu devreye sokmamı isteyen sen değil miydin?
Didn't you tell me to get Kello? Didn't you...
Fakat onların kökünü kazımayı bana öğreten sen değil miydin?
But it was you who taught me to weed them out.
Hey... kendine çoban köpeği yakıştırması yapan sen değil miydin?
Listen. So you think you'd just be a shepherd's dog.
Yeter artık! Oğlunu kaybetmemek için kalmama izin veren sen değil miydin!
You allowed me to stay only to keep Simone here with you.
Hayatı olduğu gibi görmemi söyleyen sen değil miydin?
You the one always telling me to see life just the way it is?
Bana bunu yapan erkekten nefret etmemi söyleyen sen değil miydin?
Wasn't it you who taught me to despise any man who would do that?
Brandy'nin büyüdüğünü söyleyen sen değil miydin?
Didn't you tell me you'd discovered that Brandy was all grown up?
Polise konuşan sen değil miydin?
Aren't you the one who talked?
Usta Ghirlandaio'ndan fresk sanatını öğrenen sen değil miydin?
Did you not study the art of fresco painting under the great Ghirlandaio?
"Acı çekmek ruha iyi gelir," diyen sen değil miydin?
Aren't you the one that always says a little suffering is good for the soul?
Okuma yazması olan sen değil miydin?
And you're the one who knows how to read and write?
Buraya ilk geldiğinde bizi Sfenks'ten kurtaran sen değil miydin?
When you came here, didn't you rid us of the sphinx?
- Sen değil miydin?
- It wasn ´ t you?
- Sen değil miydin?
CATHERINE : Yes, I was.
Bana başka erkeklerle çık diyen sen değil miydin?
Didn't you tell me to go out with other men?
-... söyleyen sen değil miydin?
- I'd expect him to give to me. - Okay.
İlk aşkım Cha Hee Joo değil de... -... sen miydin?
My first love... wasn't Cha Hee Joo... so it was you?
Senin kadar değil. Merak ettiğim, o zamanlar sen de benim bugün hissettiğim gibi garip hisseder miydin?
No more than you I wonder if you felt as strange as I do today
- Sen orada değil miydin?
- You weren't there?
Sen garson değil miydin?
Didn't you used to be a waiter here?
Muhteşemdi. Sen profesyonel değil miydin?
It was great Weren't you a professional?
Gittiğim yıl sen de onaltı yaşında değil miydin?
Oh. The year I left, weren't you just sixteen years old?
Ne soruyorsun, sen de yanında değil miydin?
Why, you were with him, were you not?
Hapiste değil miydin sen?
Weren't you in jail?
Sen onunla değil miydin?
You werert with him?
İzci değil miydin sen?
Weren't you a Boy Scout?
Sen müzisyen değil miydin?
What are you saying?
Aklıma gelmişken M. Hall'da değil miydin sen?
By the way, weren't you at M. Hall?
Sen Matt Thompson'a aşık değil miydin?
Were you in love with Matt Thompson?
Sen de başta öyle değil miydin?
Weren't you like this then?
Deli Peppe ve Alman onunla iddiaya tutuştuğunda sen de orada değil miydin? - Evet.
Weren't you here when he decided to make that bet with The German and Peppe the Nut?
Bir zamanlar sen de kaçak değil miydin?
And once you were a fugitive yourself, weren't you?
Sen Hasan'ın karısı değil miydin?
Why are you leaving your home?
Yasa'nın yılmaz savunucusu değil miydin sen?
I thought you were a Defender of the Law?
- Marian, sen terzi değil miydin?
- Marian, weren't you a tailor?
Sen değil miydin?
Weren't you?
Sen cezaevinde değil miydin?
You're in prison, aren't you?
- Hayatım, sen protestoda değil miydin?
- Oh, darling! I thought you were out protesting.
Sen Albert Finney'in yedeği değil miydin?
Weren't you Albert Finney's understudy?
Sen inzivâda değil miydin?
was not in retreat?
Wenlie, ama hep demez miydin... sen boksörsün, kumarbaz değil seçeneğim yok annem hasta yakın zamanda ameliyat olacak tedavisi için para lazım
Wenlie, you always emphasize that... You're a boxer, not a gambler I've no choice. The other day I took Mom for check-up
sen değilsin 122
sen değil misin 41
sen değil 376
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de 982
sen de beni 22
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen deli misin 200
sen değil misin 41
sen değil 376
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de 982
sen de beni 22
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen deli misin 200
sen de ister misin 105
sen de kimsin 767
sen de gelecek misin 16
sen de mi 176
sen de gördün 34
sen de geliyorsun 24
sen de biliyorsun 165
sen dedin 24
sen de geliyor musun 21
sen de dene 22
sen de kimsin 767
sen de gelecek misin 16
sen de mi 176
sen de gördün 34
sen de geliyorsun 24
sen de biliyorsun 165
sen dedin 24
sen de geliyor musun 21
sen de dene 22