Uyumak tradutor Inglês
3,863 parallel translation
Uyumak istiyorum.
No, I just want to sleep. Oh, come on.
Konusmak istemiyorum. Sadece uyumak istiyorum.
I just want to go to sleep.
- Uyumak istemiyorum.
- No, I don't wanna sleep.
Uyumak istemiyorum.
I don't wanna sleep.
Bahçede uyumak istedi, ben de izin vermedim.
She wanted to sleep out on the front lawn, I wouldn't let her.
Kim ama şimdi ben Ben gerçekten burada uyumak istiyorum
I agree. But now I want to go to sleep.
Tamam, o zaman Gerçekten uyumak istiyorum
Enough. I want to go to sleep.
Bir saat daha uyumak için sol taşağımı verirdim.
I'd trade my left nut for one more hour of sleep.
Sen olmadan yatağımızda uyumak istemedim.
I didn't want to sleep in our bed without you.
Uyumak yok, savaşçılar!
No sleeping, warriors!
Ben sadece yatıp uyumak istiyorum, tamam mı?
I - I would justÉ rather go to sleep, okay?
Abby çadırda uyumak için sabırsızlanıyordu.
Abby couldn't wait to sleep in a tent.
Burada benimle uyumak ister misin?
Do you want to sleep over here with me?
Seninki uyumak.
All right? Yours is... Sleeping in.
Diana'nın üzerine fazla yük oldum ve de kendi yatağımda uyumak istiyorum.
- No. I've just imposed on Diana for too long, and I want to sleep in my own bed.
Sadece bir ay uyumak istiyorum.
God, I just need a month-long nap.
Bir de uyumak.
And sleep.
Burada uyumak zorunda değildin.
You didn't have to sleep out here.
Evet, belki de ben de uyumak için başka bir kanepe bulmalıyım.
Yeah, maybe I should find another couch to sleep on, too. Whoa. Whoa, whoa, whoa, whoa, whoa.
Uyumak için çok heyecanlıyım.
Too excited to sleep.
- Uyumak gibi mi?
- Like sleeping?
- Nefes almayarak uyumak gibi.
- Like sleeping, but with no breathing.
Burada uyumak bazen gerçekten çok güç oluyor.
I've got asthma. I actually find it really difficult to sleep here sometimes because of it.
Uyumak için.
To sleep.
"Uyumak istemiyorsan, lütfen dışarı çık."
"If you don't want to go to bed, please get out"?
"Ama uyumak istiyorum."
"I do want to go to bed."
Nerdeyse uyumak zorunda kalıyordum.
I almost had to.
Bebeğim, yapmamız gereken bu değil. Bu bizi... Bizi düzeltmez, kanepede uyumak.
I mean, seriously I kept waiting for some kid to ride by with E.T. In his bike basket.
Bebek bir yerde uyumak zorunda, değil mi?
Baby has to sleep somewhere, right?
Serseri bir kurşun, uyumak veya sohbet etmek isteyen insanların alnının ortasına saplanabilir.
Sheer cheek, putting a gun where people of quality might be wishing to sleep or converse.
Her ne kadar uyumak istemesen de...
And though I know you're fighting it...
Bağırarak uyanıyorsa insan zaten neden uyumak istesin ki?
'Cause... I guess, who wants to sleep when you're always waking up screaming?
Uyumak üzereyim galiba.
Just almost fell asleep.
Biraz para kazanır kazanmaz uyumak için kendine bir daire ya da karavan alabilir. Tamam.
Soon as he makes some money, he can get his own apartment or maybe a van to sleep in.
- Çalışmak ve uyumak.
Work out and sleep.
Uyumak demek, şanslısın.
Ah, sleeping...
Çünkü kendi bokun içinde uyumak istemedin.
Because you didn't want to sleep in your own shit.
Seni izlerken uyumak istiyorum.
I want to watch you and sleep.
Evet, nöroloji ameliyatı izleyeceğim. Uyumak gibi bir şey.
It's a lot like sleeping.
Ted öldüğünden beri, zaman zaman zor geceler yaşıyorum,... boş yatakta uyumak çok zor oluyor...
Ever since Ted died, I have those nights from time to time, and it's hard to sleep in an empty bed, so...
- Uyumak için yanlış şeyi seçtin, dostum.
Wrong place to sleep it off, buddy.
Orson, konu daha iyi uyumak ya da daha çok brokoli yemek değil.
Orson, this is not about you getting more sleep or eating more broccoli.
Gürültü patırtı istemiyorum, sadece yemek yeyip uyumak istiyorum.
I don't want a fuss, I just want food and sleep.
Bak, başka bir adamın çadırında uyumak istemiyorum.
Look, I don't want to sleep in another man's tent.
- Silvania uyumak üzere.
- Silvania's almost asleep.
Uyumak için para alıyor. Hiç kötü değil, değil mi?
He's getting paid to sleep, not bad, is it?
Ayrıca uyumak için rahat.
It's also comfortable for sleeping.
Benim için, geceleri uyumak.
For me, it's sleeping at night.
Bu sandalye uyumak için değil.
" That chair's not for sleeping.
İçerde uyumak ister misin?
Would you like to sleep inside?
Uyumak mı?
Or slept?