English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ U ] / Uçu

Uçu tradutor Inglês

2,719 parallel translation
Antarktika bize dünyanın bir ucu gibi görünse de burada olan her şey hepimizi etkiliyor.
Antarctica may feel like the other end of the planet ; But anything that happens here affects us all.
İşte bu yüzden, ikiz önsezimi kullandım, ve kavga edeceğimizi bilerek, ucu açık bilet aldım. * * * * * *
That's why I used my twin hunch in knowing that we would fight, and I have an open-ended ticket.
Ucu bucağı görünmüyordu.
Now there's nothing out there as far as the eye can see.
Bunun ucu eğer bize bulaşırsa, uğraştığımız şeyin büyüklüğünü düşünmeye başlayacaksın.
And you're going to start to consider the magnitude of what we're facing if this moves sideways on us.
Aşağıya doğru inerken, keskin ve sert, sivri ucu önce giren bir bıçak gibi gelecek.
It'll come at you like a knife, pointy end first, sharp and hot all the way down.
Ucu sivri. Hallet şunu.
Pointy tip, thick stem.
Ucu ucuna yetişir.
We're cutting it close.
Kaçınılmaz bir şekilde ucu misillemeye gidiyor.
It inevitably leads to reprisals.
Ucu ucuna olacak ama oraya yetişeceğiz...
It'll be close, but we'll get there.
Ayrıca, barbekünün de şeye ihtiyacı var... 48-inçlik bir Viking, üst ucu kızılötesi ısıtıcılı paslanmaz çelikten.
Also, the barbecue needs to be a... Needs to be a 48-inch Viking, high-end stainless steel with an infrared burner.
Kirmizi isikta ucu de birden gidiyor!
Red light and nowhere to go!
Öyle bir durumdayım ki, işin ucu bana fena batabilir.
I'm in a spot where I can get touched real bad.
Ona göre dünyanın öbür ucu sayılırmış.
To him, it might as well have been the other side of the goddamned world.
- Ucu ucuna yetiştiniz.
- Come here.
Peki, kim bir ip ucu veremez misin?
CAN'T YOU JUST GIVE ME A HINT? COME ON.
Ucu ucunaydı ha.
Just fucking barely.
Gir içine, ucu ısak olsun ama.
Get back in there, get your tip wet.
Gittikçe ipin ucu kaçmıştı.
I kept losing the thread.
Mafya ucu açık bir konu.
The mafia is a shiny object.
Andrew o, bir cinayet davasında ucu bu şirkete dayanan suçlayıcı deliller içeriyor.
Andrew, it contains incriminating evidence in a murder investigation that could lead back to this firm.
Bir cinayet davasında, ucu bu şirkete dayanabilecek suçlayıcı deliller içeriyor.
It contains incriminating evidence in a murder investigation that could lead back to this firm.
Bir cinayet davasında, ucu bu şirkete dokunabilecek önemli deliller içeriyor.
It contains incriminating evidence in a murder investigation that could lead back to this firm.
Meme ucu gibi değil mi lan?
Isn't this fucking the tits?
Kanlı Trol.. ( Olta Ucu )
Troll blood.
Keller'ın ifadesini desteklemezse ucu bize dokunur.
If he doesn't let Keller's admission stand, it comes back at us.
Size bir ip ucu vereyim.
Oh, here's a tip.
Meme ucu, yalarım.
Like, nipple guy, lick it.
Vücudundan bir şeyler göster. Küçük bir meme ucu falan.
Show a little flesh, a little nip-slip.
Göğüslerim 85 olduktan sonra meme ucu sıkmak yoktu!
No titty twisters now that I'm a C cup. Ow.
Hırs iki ucu keskin bir kılıçtır.
A double-edged sword...
Emmet bize bir ip ucu verdi.
Emmet gave us a lead.
Size bir ip ucu vereyim.
I'll give you a hint.
Bir de Shane'in kafasının ucu.
And the tip of Shane's face.
Ucu ucuna.
Barely.
Kuzey Ucu'ndaki oto hırsızlıklarında artış var, o yüzden gözlerinizi yüzünde "Eyvah" ifadesi olan sersemlerin kullandığı Corolla'lara karşı dört açın.
There's been a spike in GTAs in the North End, so keep eyes peeled for roving Corollas driven by some knucklehead with an "aw, shit" look on his face.
Ama burası Güney Ucu.
But this is the South End.
Ucu Senatör Wen'e çıktı ve onu mürettebatın kaçırılması olayına bağladı.
It led to Senator Wen and evidence that tied her to the abduction of the crew.
Süpürgenin ucu içeri düştü.
The Shnozzle attachment fell in.
Meme ucu korna oluyor.
You honk the nipple.
Meme ucu kıskaçları iyi bir başlangıç olurdu.
Nipple clamps would be a good start.
İp ucu yok.
No leads.
Problem elimizde ip ucu olmaması değil.
I mean, the problem isn't just that we don't have a lead.
Emmet'in ekibinden biri, ilk elle tutulur ip ucu.
One of Emmet's crew- - First solid lead.
Emmet bize bir ip ucu verdi.
He said, "They have me."
Charlie, neşterimin 10 değişik ucu var.
Charlie. I have a scalpel. A ten blade.
Üzgünüm, birkaç gevşek ucu vardı. "
Sorry, we have some small details completed.
İşin ucu kaçtı, anladın mı?
This whole thing, it just got out of hand, okay?
- Ucu kapalı bir dava.
Airtight case.
Ucu Bakan'a çıkarsa doğru söylediğimi anlarsınız.
If it leads back to Secretary Bishop, you know I'm right.
Hayır, yok, onun başka bir kurbanmış gibi görünmesi gerek. Böylece soruşturmanın ucu bana uzanmaz.
No no, He's supposed to look like just another victim, you know, so it doesn't get traced back to me.
Bulduğunuz ip ucu nerede?
NOW, WHERE'S THAT CLUE THAT YOU FOUND?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]