Var ya tradutor Inglês
21,102 parallel translation
Ama bu iyi hissettirdi var ya.
This one felt so good, you know?
- Hayır. Sen var ya...
Oh, no.
Başarıyla buraya getirdiğim şu yaşlı kadın var ya?
That elderly woman that I successfully drove here?
- Ooober var ya.
- You know, Ööö-ber.
- Şu kaykaylı var ya?
- And the one with the skateboard?
Bıktın, biliyorum ama Şiddetin Tarihçesi var ya?
I know you're sick of hearing this, but this movie, History of Violence?
Bu olmazsa ya yüksek lisans var ya da istemediğim işler için sürünmek.
Without this, it's grad school or groveling for jobs that I don't want.
Allahtan araba falan geçmiyordu ama Don var ya!
And lucky there was no cars coming. But Don, oh!
Doğu yakasında iki yaka arası gidip gelen tren var ya adını ordan almış.
Named after the passenger train that runs up and down the East Coast.
Eski kocasını bir davada temsil ediyorum. Bu, yardım için parmağını kaldıracağına onu hayalarından sallandırmayı tercih eder var ya.
I'm representing her ex in a lawsuit, and this one would rather see him strung up by his ball sack than lift a finger to help.
Yarın buraya geldiğinizde bu alıştırmayı otelinizde yapma seçeneğiniz var ya da buradaki sizi özel olarak bilgilendirebileceğimiz tedavi odalarımızda da yapabilirsiniz.
So, tomorrow when you come in, you'll have the option of doing the exercise at your hotel or here in one of our treatment bedrooms, where we can personally instruct you.
Eşleştiğim o ilk sarışın var ya?
And the first blonde they paired me with?
Muhteşemdi, böyle taş gibiydi var ya lanet olsun, her an hazırdı, biliyor musun?
She was... she was gorgeous and she was built, and, like, oh, God damn it, was she ready to go, you know?
Planımız var ya.
We have a plan.
Başka bir deyişle, evlilik zordur ama yüzüne asit yemek kadar zor değildir. Evet, bu ağız var ya.
So, in other words, marriage is hard... but not as hard as getting acid thrown in your face?
"İşte orada yoldaşlar." "Şu gördüğünüz kara bulut var ya onun hemen ardında!"
" Up there, comrades, up there, just on the other side of that dark cloud that you can see, there it lies,
Var ya, siktir et.
You know what? Fuck it. Fuck it.
Melon şapkan var ya?
Your bowler hat?
Londra'ya varınca seni arayacağım.
I will call you when I get to London.
Elimizde et, peynir, fıstık ezmesi ya da kötü karılmış çimento var.
So we've got meat, cheese, peanut butter or badly mixed cement.
Ya da klasik bir şey istersen şu var ama favorim bu.
I mean, this one if you want a classic, or... but... This one is my favorite.
Şu an Rahm ya da Stratton veya White'ın parası var ve onlara bağışlayacakları birini göstermeliyim.
Now, we don't want their money to go to Rahm or Stratton or White. We have to give them someone.
Ama Fransa'ya yakınlarda gelen ve yardım edebilecek biri var.
However, there is one recent arrival to France who can help.
Beni, seni kahvaltıya götüreceğim ama önce Dr. Panttiere'le konuşmam gereken bir şey var.
Beni, I'm gonna take you for breakfast, okay? Just as soon as I'm done talking to Dr. Panttiere.
Isırıldın mı ya da çizik falan var mı?
Were you bit or scratched?
Aslında kahve var mıydı ya?
Actually, do you have coffee?
Tanrıya inanmanızı sağlayacak bir yüzü şeytana inanmanızı sağlayacak da kıçı var.
He's got a face that will make you believe in God, and an ass that will make you believe in the devil.
Ailemin tam zamanlı bir araştırmacıya ihtiyacı var.
My family needs a full-time investigator...
Kesinlikle içinde tuz var. Nefis ya.
This is delightful.
Aslında var ya, düşündükçe...
Yeah, you know what?
Aslında var ya...
You know what?
Tornavida ya da çekiciniz var mı?
Do you guys have a screwdriver or a hammer?
Anlat bana, Nancy, Omar'ın Loma Rosa'ya gitmesi için bir sebep var mıydı?
Tell me, Nancy, is there any reason why Omar went to Loma Rosa?
Emma'ya vermem gereken bir şey var ve babası, onunla görüşmeme izin vermiyor.
There's something I need to get to Emma, and her father won't let me see her.
Belki o seni gerçekten tanıyordur bedeninin yatakta olmadığını ya da kafanın işte olduğunu biliyordur ama gizlediğin sen, o kimseye göstermek istemediğin kişi kendini tanıması bir yana rezil olan bir kadın var ve yine de seni seviyor o.
Maybe he knows who you really are... not your body in bed or your mind at work, but the secret you, the person you don't want anyone to see, much less acknowledge yourself, a woman who is fucked up, and he loves you anyway.
İnsanların neyle karşı karşıya olduğunu bilmeye hakkı var, bu insanların çoğu benden nefret eden şerefsizler olsa bile.
- People here deserve to know what they're up against, even if most of these people - If the public know that demons are out there... widespread panic. - are dicks who hate me.
Bruce'un, Randy'nin ya da başka birinin olduğu kadar şansı var.
Chances are just as good that it's Bruce's, or Randy's, or... someone else's.
Senin oradan çıkmanın bir yolu var mı bilmiyorum ya da seninle birlikte olmanın tek yolu orada kalmak mı, onu da bilmiyorum.
I don't know if you're the way out of that place... or if being with you is just another way for me to stay in it.
Daha kötü şeyler de var. Her gece yalnız yemek yemek ya da boş bir yatakta uyanmak mesela.
There are worse things, like eating dinner alone every night or waking up in an empty bed.
Yerden yukarıya doğru çakılı bir çivi mi var?
Is there a nail sticking up through the floor?
Ve bunun için de Rivera'ya ihtiyacı var.
And for that, he needs Rivera.
Galiba bir sargıya ihtiyacım var.
I think I need a tourniquet.
- Evet ya bir'tane kuzeni var, imar için bir şeyler lazım.
- Yeah, well, you know, so got this cousin who needs something reconstructed.
Otobüsdeydik, Chattanooga'ya gidiyorduk gri boyalı yontma bir kliseyi geçiyorduk bir tabelada "Onun ellerimize ve ayaklarımıza ihtiyacı var." yazıyordu.
We were on the bus, uh, driving in Chattanooga past a church with chipped gray paint, and a sign saying, "He needs our hands and feet."
Köpük banyosuna ya da masaja ihtiyacım var.
I need a bubble bath or a massage.
Ya sende stüdyoda yangının çıktığı KEXP sezonu var mı?
Hey, do you have the, uh, KEXP session where a fire breaks out in the studio?
Varış saatini belirtmesi için aradım ama olur ya hani mesaj atarsın, kimseye ulaşmaz bu da o günlerden, anlıyor musun?
- Oh, not yet. I-I called her to try to get an ETA, but it's the kind of day where you leave messages and reach no one, you know?
Ya da birden fazla var mı?
Or do you have more than one? Oh.
Ama sadece yapmak gerekir özür ne ı söyle, Ya da inşa etmek ne olursa olsun köprüler ihtiyacım var, Ve gelelim.
But just tell me whatever amends I need to make, or whatever bridges I need to build, and let's... let's get back to the way things were.
Kardeşimin restoranı var demiştim ya?
Uh, remember how I said my sister has this restaurant?
- Artık dinlenmeye ve sıvıya ihtiyacı var.
What he needs is fluids and rest.