Yazık tradutor Inglês
25,354 parallel translation
Yazık, değil mi?
That's a pity, right?
Onu canlı yakalayamamamız yazık oldu.
Shame we couldn't capture her alive.
Gerçekte ne olduğunu ne yazık ki Finnerman'a soramıyoruz.
So it's a pity that we can't ask Finnerman what really happened.
Yazık — Yazık etti —
He's crazy.
Çok yazık etti çok! Gel de tırsma...
He's so crazy.
Ne yazık ki hayır efendim.
I'm afraid not, sir.
Ne yazık ki değil efendim.
I'm afraid not, sir.
Ne yazık ki bugün biraz zor geçebilir efendim.
I'm afraid the day does hold some challenges, Ma'am.
Ne yazık ki bunu kabul edemem.
I'm afraid I'd be quite unable to accept.
Güzelliğin de bozulsa yazık olurdu.
It would be a shame to have to ruin your beauty as well.
- Çok yazık.
She's, uh...
Ne yazık ki buna uygun değilsin.
You're woefully unqualified.
Evet, yazık sana.
Yeah, poor you.
Yazık çocuklara.
Poor babies.
Tanzanya'daki işlere yazık olmuş.
Shame about that business in Tanzania.
Onlarca karabalina geçtiğimiz hafta sonu South Bay'de karaya vurduktan sonra sadece birkaçını kurtarabilen gönüllüler için ne yazık ki durumlar iç açığı değil.
Unfortunately, it's been no party for rescuers who have saved a pod of over a dozen pilot whales after they were beached here in the South Bay this past weekend.
Bana yazık değil mi?
What about poor me?
Evet, çok yazık oldu.
Yeah, it's a real... it's a real pity (! )
Çok yazık.
Damn shame.
Ne yazık ki, ordu şehri abluka altına almıştı.
Too bad, the military had the city locked up tight.
Ne yazık ki haklısın.
You are unfortunately correct.
Ne yazık ki görme yeteneğim var.
Fortunately, I have an eye for talent.
Ne yazık ki, DNA örneği şüphelimizle uyuşmuyor.
Trouble is, the DNA evidence doesn't match our suspect.
Dan olabildiği kadar sıklıkla burada olacak ama ne yazık ki bir süre daha New York'ta kalacak.
Dan will be here as often as he can, but unfortunately, he is going to be stuck in New York quite a bit.
Ne yazık ki Lorraine her zaman bir floşu, bir üçkâğıtçıya tercih etmiştir.
Well, sadly, Lorraine always liked a straight flush more than a crooked con.
Bulursak yetkililere haber veririz bulamazsak Mick'e yazık olur.
Now, if we do, we call the authorities, and if we don't... too bad for Mick.
Ne yazık, çünkü onu parama çevirmene müsaade etmiyorum.
That's a shame,'cause I'm not letting you cash it in.
Ona olan şey gerçekten yazık.
It's a real shame what happened to her.
Yazık olmuş, ama senin bunda bir kabahatin yok.
That's unfortunate, but it's hardly your fault.
- Bak işte bu yazık olmuş.
Oh, now, that is a shame.
20 dolarına yazık.
That'd be an awful waste of $ 20.
Ne yazık ki, bu doğru.
Unfortunately, that is true.
- Çok yazık.
That's unfortunate.
Ne yazık ki bu şekilde görüşeceğiz.
Too bad it's gotta be like this.
- Çok yazık.
- Oh, it's a pity.
Şimdiye kadar seni tanımamam yazık olmuş.
How come I didn't met you sooner?
Pekâlâ, telefonuna izleme yazılımı koymak bayağı tacizkârlık oldu.
Well, putting tracking software in her cell phone is pretty stalkerish.
- Onun için yazıldığı çok açık.
- Manifestly for her.
İncilin neresinde Goliath kız gibi görünen bir çıplak çocuğun elinden öldü yazıyor.
who looks like a girl.
- Ne yazık.
Brooke...
Ne yazık ki benim böyle bir lüksüm yok.
Unfortunately, I can't afford to do that.
Evet, yazılı olmayan bir kurala göre şu an bakir bir köy kızını hamile bırakmak gibi bir görevim var.
Yeah, according to the fine print not actually written down, I have a virgin farm girl to impregnate.
Saçlarını ilk seferkinden daha da kısa kestirdiğini yazıyorum.
- I'm torturing mom by texting her and telling her that you have an even shorter haircut than you got the first time...
Yazın Juarez'de bir düğüne gittim ve Frida'yla tanıştım. Komünizmin dünyadaki adaletsizliği nasıl temizleyeceği konusunda beni aydınlatan muhteşem bir kız.
Over the summer, I went to a wedding in Juárez and met Frida, this amazing girl who enlightened me to how Communism can rid the world of injustice.
- Kızımızı nasıl paylaşacağımızı yazıya mı döktün?
- Okay, you typed up how we're gonna share our daughter.
İthalat ihracat, yazılımla sıkı ilişkisi olan bir iştir. Sevkiyat tarifelerini ayarlamak, limana yanaşma takvimleri... -... gümrükler...
Import / export businesses are software dependent- - setting up shipping rates, docking schedules, customs...
Takip notlarında buradaki tedavisinden sonra sokağa çıktığı ve hoş bir kızla tanıştığı ve şimdi nişanlı oldukları yazıyor.
And then in the follow-up notes it says that after his treatment here, he went out and met someone, a nice girl, and now they're engaged.
Kral ve Kraliçe bir yaz gecesinde dans ediyorlar. Akıllarında kızlarının kiminle evleneceği dışında hiç tasa yok.
The king and his queen share a dance on a midsummer night, not a worry on their minds, except who their daughter will marry.
Bizimkilerin odasına yukarıya çıkmak zorundaydım ve babamın PC hesabı açık kalmıştı. Ben de "askjeeves" sitesini girdim ve sorumu yazıyordum...
I wanted to look up something on the Internet, and I had to go upstairs to my parents'bedroom, and my dad had stayed logged in to his account, and so I go on to askjeeves, and I'm typing my question,
İnsanın hayatında en özgür hissettiği beş an küçükten büyüğe doğru şöyledir, ailesinin evinden taşınmak bir kızı sağlam terk etmek, bir pizzayı tek başına yemeye karar vermek hamakta yatmak ve yazılı bir projeyi sonlandırmak.
The five most truly free moments of a human's life in ascending order... leaving his parents'home, dumping a girl hard, deciding to eat a whole pizza, hammocks... and finishing a writing project.
Böylece her yaz oraya gitmeye başladık.
So we started going there every summer.
yazıklar olsun 49
yazıklar olsun sana 20
yazık sana 23
yazık oldu 58
yazık olmuş 31
yazık olur 16
yazık ki 31
yazıklar olsun sana 20
yazık sana 23
yazık oldu 58
yazık olmuş 31
yazık olur 16
yazık ki 31