Yazık olur tradutor Inglês
540 parallel translation
Burada böylece bitirmek yazık olur.
It's unfortunate that we must stop here.
Park işi yatarsa yazık olur.
Be a shame if the park falls through.
Yoksa seni o kadar uğraşıp da hapisten erken çıkarttığıma yazık olur. Sadece senin için bir şeyler ifade eden herkesi öldürmeme yarar.
Be a shame if I went through all the effort of getting you out of prison early just to kill everyone who means something to you.
Aramızda kalacak, laf sızarsa, birisi için çok yazık olur.
This is inside dope, and if it gets out, it'll be just too bad for somebody.
Büyük aşkımıza yazık olur.
Quite unworthy of our great love.
Başına bir iş gelirse yazık olur.
It would be a pity if there was an accident
Yazık olur.
That would be a shame.
Bunu öğrenmezsem yazık olur, çok yazık olur.
It'll be a pity if it doesn't come off, it'll be a real pity.
Ters taklayı da öğrenmezsem çok yazık olur gerçekten.
Yes, it'll be a pity if this doesn't come off, too.
Johnny'nin partisine yazık olur.
It'll spoil Johnny's party.
Ben de düşünüyordum... Ne güzel bir kız dedim, hem de kişilik sahibi. Daha buralarda bir şey göremeden göndermek yazık olur.
That's what I thought... such a pretty girl with great personality it would be a shame not to keep
Ama beyefendiler bunu kaçırırsa yazık olur.
- But it's a pity if these gentlemen missed any of this.
Birbirinizle karşılaşmazsanız, gerçekten çok yazık olur.
It would be too bad if you never bumped into each other.
Eğlencenizin yarım kalması yazık olur.
It's a shame to miss your amusement.
Geçici bir kadın tutmak yazık olur.
It'd be a shame to hire a woman temporarily.
Böyle güzel bir şapkaya yazık olur.
Shame! Such a nice hat.
Çok yazık olur bu sürede çamurluğunuz falan parçalanırsa.
I'd hate to think of your having a smashed fender... or something while you're not... fully covered.
Harwood'u alalım. Onu bekletmek yazık olur.
Oh, let's take Harwood, pity to keep him waiting.
Seni umutlandırmak istemiyorum Helen ama bu kadar kolay pes etmek yazık olur.
I don't want to build your hopes up, Helen but it seems such a shame to give up so easily.
Ulaşamazsam yazık olur.
Great if I can't make it now.
Ve çok yazık olur.
And that would be too bad.
Bir şey bulurlarsa ve biz orada olup bunu görmezsek... gerçekten çok yazık olur.
Be a dirty shame if they was to stumble onto something... and we wasn't there to see what is was.
Fransa'daki en eski ailenin sonu böyle olacaksa, gerçekten çok yazık olur.
It would be a pity if that were the end of the oldest family in France.
Bırakmak çok yazık olur.
It's a shame to quit
Gidersen çok yazık olur.
It's a shame... if you must leave
Yazık olur.
It'd be a shame to waste all that.
Gece ay ışığında sarhoş Kapo ile karşılaşan zavallıya yazık olur.
Woe to him who ran into a drunken Kapo in the moonlight.
Ne istiyorsan onu yap, ama... buralara kadar geldikten sonra, vazgeçmemiz çok yazık olur.
Do whatever you want to, but... after we've come this far, we're over the worst - -.
- Terfiinizi daha almadan kaybetmeniz yazık olur.
It would be a pity... to lose your promotion before you get it.
Çok yazık olur.
It'd be such a waste.
Bütün bunlardan sonra, Calvera gelmezse, ne kadar yazık olur!
If Calvera does not come now, after all of this, what a waste!
Ama açılış törenini kaçırırız. Saint Petersburg'dan Profesör Blistanov'un konuşmasını da kaçırırız. Yazık olur.
But we'll miss the inauguration and Professor Blistanov of Saint Petersburg's speech.
Yazık olur, çünkü buradan daha ucuzunu bulamayız.
It would be a pity, because we'll never find a cheaper place.
Kırmak yazık olur.
It would be a pity to break it.
- Evet, öyle. Çok yazık olur.
That would be a shame.
Şimdi gidersek çok yazık olur.
It would be a waste to leave now.
Onu kullanmamak yazık olur.
It would be a shame not to use him.
Burada kalırsa yazık olur.
Too bad he'll have to stay here.
Öyle bir şey olursa yazık olur.
Be a shame if that happened.
Lu Beyi asla bırakmazlar sizde giderseniz... yazık olur
Think he will spare Mr. Lu? Don't go, it's too dangerous
Aynen öyle, Tuco. Yazık olur.
Yeah, Tuco, it sure would be a pity.
"Beceremezseniz Sampson'a yazık olur."
"Too bad for Sampson if you screw up."
Yazın, sıcak bir ev kadar boğucu, kışın dondurucu olur.
In summer, it is stifling as a hot house and in winter, it freezes.
O mektupta bütün yaptıkların yazıyor, aşkım. Yani o silahı ateşlemen aptallık olur.
The letter tells all about you, Lover so you'd be foolish to fire that gun.
Yazın burası kalabalık olur, ama şimdi tam mevsimi.
It's crowded in the summer, but now's a good time to be here.
Erken gelen baharın yazı kısa olur.
Short summers lightly have a forward spring.
Mahzenler soğuk olur Nevers'de, yaz kış.
The cellars in Nevers are cold both summer and winter.
Albay, efendim. Ne yazık ki bu felaket olur.
Colonel, sir, I'm afraid that would be disastrous.
Sık sık yaz, olur mu?
Write often, won't you?
- Yazık, ziyan olur.
PICKERING : Shame to waste it.
Yazık olur.
You can't treat it like that.
ölürsünüz 19
olur mu öyle şey 39
ölürsem 25
olursa 17
olur efendim 53
olur mu hiç 40
olur biter 25
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48
olur mu öyle şey 39
ölürsem 25
olursa 17
olur efendim 53
olur mu hiç 40
olur biter 25
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48
olur böyle şeyler 121
ölürler 26
olur şey değil 105
yazık 479
yazıklar olsun 49
yazıklar olsun sana 20
yazık sana 23
yazık oldu 58
yazık olmuş 31
yazık ki 31
ölürler 26
olur şey değil 105
yazık 479
yazıklar olsun 49
yazıklar olsun sana 20
yazık sana 23
yazık oldu 58
yazık olmuş 31
yazık ki 31