Yola tradutor Inglês
20,763 parallel translation
Belki de saldırmadan önce konvoyun yola çıkmasını bekliyorlardır.
Maybe they're waiting for the convoy to get on the road before they hit it.
Banka Pruitt'in kaçırıldığı öğrendi, bankanın başkanı yola çıkmış.
Key Atlantic's been notified of Pruitt's abduction, and the bank president's on his way there now.
Kirk'ün parası yola çıktı.
Kirk's money is on its way.
Söyleyeceklerimin hiçbir değeri olmadığını biliyorum ama kafana estikçe verdiğin verdiğin raporlara bakılırsa Burov bana şantajla yola gelecek tarzda birine benzemiyor.
Well, I know it doesn't, uh, matter what I say, but based on your reports, on the occasions you saw fit to make them, Burov doesn't strike me as the kind of guy who responds to blackmail.
Beyefendi, Allah aşkına hemen yola çıkar mısınız?
Mister, for God's sake, will you get on the way right away?
Evet, iki haftaya yola çıkıyorum.
Yup... taking off in two weeks.
Yola çıktılar.
They've all gone.
Görgü tanıklarının dediğine göre Derek, yola atladığında şaşırmış görünüyormuş.
Witnesses say Derek looked disoriented before he walked into traffic.
Yola çıkıyorum.
I'm on my way.
Şu anda tanklarımız sınırdan geçmektedir ve uçaklarımız sözde Halifelik bölgesinin içlerindeki hedeflere doğru yola çıkmıştır.
Even now, our tanks are moving across our border and our planes are headed to targets deep inside territory held by the so-called Caliphate.
Bu gece üç konteyner yola çıkmaya hazırmış.
Looks like her company has three containers set to sail for tonight.
Güzel, yola koyulun.
Good, head out.
Aileni adalete teslim etmek istediğini biliyorum. Ama bu yola bir kez girersen dönüşü olmayacaktır.
I know you want to bring your parents to justice, but once you go down this path, there's no turning back.
Seni doğru yola sokabilmek için birkaç sorum olacaktı.
I just have a couple questions to get you on the right track.
"Doğru yola mı?"
"Track?"
Tamam, hemen yola çıkıyorum.
! Okay, I'm on my way.
Yola çıktıktan 2,5 saat sonra durup mola vermez.
So 2 1 / 2 hours into his route, he's not gonna stop and take a break.
Sence neden böyle bir yola başvurdu?
Why do you think he went to such lengths?
Nereye gittiğine dair bana haber yola.
Keep me posted. Let me know where you end up.
Bulduğumuz diğer parçalardan yola çıkılırsa III. Thutmose.
Tutmosis the Third, judging by the other pieces we've found.
- Evet, var. Herkesi yola getirmen lazim.
See, you need to get everybody on board.
Bununla mücadele edemeyiz Rosita. Birlikte yola çıksak daha iyi olur.
There's no fighting it, Rosita.
Kestirmek için arkada karyola var. 20 dakikaya kontrol için yola çıkarız.
Napping cots around back, and, uh, we'll hit the wagon in about 20 for rig check.
Çoktan yola çıktı canım.
_
Idaho'dan yola çıktık.
We made our way from Idaho.
Yola çıktığını söyledi.
He-He said he was coming.
İyileştiğimde yola çıkacağım.
I'll be on my way when I'm better.
Bu gece yola çıkıyoruz.
Tonight we march.
O kampa hava kararmadan önce varacaksak yola koyulmalıyız.
Hey, we gotta book it if we're gonna get to this camp before dark.
Yola çıktık.
We drove...
Aşkım için yola çıktığımı duyana kadar bekleyin.
And just wait until he finds out I'm on a quest for love.
Wally böyle bir yola girmiş.
That's the path that Wally's on.
Çarşamba günü yola çıkacak bir paketim var.
_
Hadi yola koyulalım.
Hey, let's get going.
Tetiği çekseydim babam ve Alicia gemide olacaktı ve şimdiye Meksika'ya doğru yola çıkmıştık.
I pull the trigger, my dad and Alicia are on the boat, we're off to Mexico already.
Miguel ödemeyi alacak ve sonra güzeller güzeli Baja'ya doğru yola çıkacağız.
Miguel will accept payment and then we'll be on our way to beautiful Baja.
Uzun bir yola giriyoruz ve bu yol güven taşlarıyla döşeli olmalı.
Because we're headed down a long road, and that road must be paved with trust.
Hayatımı yola sokmaya çalışıyorum ve bence ilişkimizi profesyonel boyutta tutarsak ikimiz için de daha iyi olur.
I'm trying to get my life back on track. I just think maybe it's better, for both of us, if we keep things a little more professional.
Yola bak şimdi, tamponun hemen önüne değil.
Now, look down the road, not right in front of the bumper.
Çıkmaz yola girdi.
He's at the dead end.
- Bir bu yola birlikte...
- We're headed down a road that- -
Toparlayabildiğimiz her şeyi alıp herkesi bir araya toplamalı ve yola koyulmalıyız.
Today, okay? We pack what we can, we get everyone together and we start walking.
Hemen yola koyuluyorum.
Headed to it now.
Ve internetin silinmesinden beri gönderilen ilk e-mail, bugün sabah saat 6'da yola çıktı.
And the first new e-mail since the Internet was erased successfully went out at 6 : 00 A.M. today.
Yola geleceğini biliyordum.
I knew she'd come around.
Tamam, şimdi yola çıksak akşam 10 : 00 gibi Güney Kutbu'nda oluruz.
Okay, so if we leave now for the South Pole, we can get there by 10 : 00 p.m.
Yola çıkmadan tuvalete gitsen iyi olur Sylvester.
Better hit the head before we leave, Sylvester.
Yola çıkınca, ne olursa olsun durmam.
Once we're on the road, I'm not stopping for anything.
Pekala, sanırım yola koyulsam iyi olacak.
Well, I guess I'd better get back on the road.
Yanlış yola sapmışsın kardeşim.
You made a wrong turn, brother.
Sence neden böyle bir yola başvurdu?
_