Zamanı gelmişti tradutor Inglês
1,265 parallel translation
Daha güzel yarınlar vadeden Katedraller zamanı gelmişti
The time of the cathedrals has come
Cama ya da taşa Katedraller zamanı gelmişti
The time of the cathedrals has come
Zamanı gelmişti.
It's about time.
— Zamanı gelmişti.
- It's about time.
Zamanı gelmişti zaten.
It's about damn time.
- Onun Averium zamanı gelmişti.
- It was past the time of her Averium.
Eh anne... belki de bunun zamanı gelmişti.
Well, Mother, may be it's a bad time, somebody did.
- Zamanı gelmişti. - Hey bayım, ne kadar görgüsüzsünüz, bayanlar önden.
Hey mister where's your manners, ladies first.
Burada mı? Zamanı gelmişti.
Well, it's about time.
Zamanı gelmişti.
It's about time!
Bir değişiklik yapma zamanı gelmişti.
I thought it was time for a change.
Ve şimdi, ikinci kez kılık değiştirme zamanı gelmişti.
And now the moment for the second disguise, it has arrived.
Yüzünü görmemizin zamanı gelmişti.
About time I saw your face.
Zamanı gelmişti, hepsi bu.
It's time, that's all.
Evet, zamanı gelmişti.
Well, it's about time
- Zamanı gelmişti.
- It's about time.
Zamanı gelmişti seni...
It's about time you- -
Zamanı gelmişti.
'Bout damn time.
- Büyük silahları cepheye sürmenin zamanı gelmişti.
- It's about time we brought out the big guns.
Artık zamanı gelmişti!
It's about bloody time!
- O şeylerden birini almanın zamanı gelmişti.
- About time we got one of those things.
Bize dönme zamanı gelmişti.
It's about time he got back to us.
Eh, zamanı gelmişti!
Well, it's about time!
Küçük torunumu... beni ziyarete getirmenin zamanı gelmişti.
Well... It's about time you brought my new little granddaughter for a visit.
- Evet çünkü göz muayenemin zamanı gelmişti ve yeni göz doktorumu pek sevmiyorum da.
- Yeah, but it's because I had an eye exam, and I don't like my new eye doctor.
Zaten güncelleme zamanı gelmişti.
It was time to upgrade anyway.
Ve Yüzük Anladı ki Artık Onun Zamanı Gelmişti.
And the Ring of Power perceived its time had now come.
- Zamanı gelmişti.
- About time.
Artık zamanı gelmişti.
It's about time.
Zamanı gelmişti.
It's about fucking time.
Bunu almasının zamanı gelmişti.
It's about time he got it.
Zamanı gelmişti Dave.
It's about time, Dave.
Zamanı gelmişti.
About time.
- Bir şey almanın zamanı gelmişti.
- It's about time tha bought summat.
- Artık zamanı gelmişti anne.
- lt was getting a little ripe.
Bir maç için gelmişti ama o zaman ne olduğunu bilmiyordum. Ve annem de bana onun Tanrı olduğunu söyledi.
I didn't know what it was and my mother told me...
"Zamanı gelmişti" nasıl?
Well... it's about time...? You think I should be on medication?
Paul'u yolculuğa gönderme zamanı gelmişti.
It's time for Paul to take a little trip.
Zaten, özel görevimi tamamlama zamanı neredeyse gelmişti.
So much that it was almost time to do my special deed.
işi genç birilerine verme vakti gelmişti zaman, buradakilerin çoğu hiçbir işe yaramıyor.
It's time we got someone young here, get rid of these old worthless rags.
O zaman ölmek gelmişti içimden. Geberip gitmek.
And everytime I had that idea, I wanted to kill myself.
Zamanı gelmişti Potter.
It's about time, Potter.
Ama o zaman kolay gibi gelmişti.
Just seemed like it'd be easier back then, you know?
Yürüyüşüne bile bir canlılık gelmişti. Mavi haplarını almış gibiydi. - O zaman izin ver, çalışsın.
He had this little peppy bounce in his step, like--like after he takes his blue pills.
Aile yerleşirken, benim de kendi başımın çaresine bakma zamanım gelmişti.
Now, while the family got settled, it was time I started looking out for number one.
Artık benim Camelot'a, Britanya'nın kalbinin attığı ve kardeşim Arthur'la beraber çocukluğumu geçirdiğim yere dönme zamanım gelmişti.
And so the day came when I returned to Camelot the beating heart of Britain itself and the place where I had spent my childhood with my little brother, Arthur.
Tanrı bugün erkenden gelmişti ve ona zamanın geldiğini söylemişti.
God came to him earlier that day and told him that the time had come.
Vay be, ne zaman gelmişti kız buraya?
When did she come here?
Gitme zamanım gelmişti, hepsi bu.
It was my time to go, that's all.
Burunlara pudra zamanı çoktan gelmişti zaten.
Go powder your noses!
1993, Apache server projesinin cidden başladığı yıldır. ve aynı zamanda popüler ISP patlaması yılı. ilk kez Internet bir ürün haline gelmişti o zaman ve web tabanlı e-ticaret fikri ve, ve kitle iletişimi gerçekleşmişti o yıl.
1993, which was when the Apache web server project really got started, was also the beginnings of the popular ISP explosion when the Internet first became a mass market commodity and the idea of web-based electronic commerce and, and mass communication became real.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144