Zaten tradutor Inglês
117,905 parallel translation
"Kendi yolundan git... ekmeğini Joy ile birlikte ye ve şarabını neşeli kalbinle iç zaten Tanrı işlerini çoktan kabul etti."
"Go your way... eat your bread with Joy and drink your wine with a merry heart... for God has already accepted your works."
Ama zaten bunu biliyordun, değil mi bir kaç gündür geç saatlere kadar çalışıyorsun.
But I guess you already know that, right, with all of your late night studying the past couple nights?
Normal de ne ki zaten?
What the hell is normal, anyway?
Senden duymaları daha iyi zaten, Jake.
It's good they start hearing more from you anyway, Jake.
Bu hayattan çıkmak zaten zor.
It's so hard to get out of this life.
Sen de bunu istemiyor musun zaten?
I mean, don't you want that?
Yani, şu an burada zaten.
Well, she's here now.
Zaten su rezervlerimizi verdik.
And we already gave them our water reserves.
Zaten çok kaybettim.
I've already lost a lot.
Lisa, onun yüzüğü var zaten.
Lisa, she already has one.
- Anne, yataktayız zaten.
- Mom, we're in bed.
Kazanacağın tek, tek gecelik ilişki de odur zaten.
That's the only one night stand you're ever gonna get.
Ben yıllar önce çıktım zaten.
I checked out years ago.
Dizlerimi orada bırakmıştım zaten.
I left my knees there, anyway.
Dmitri'yi aramaktan bahsetmiyorum. Onun kendi çöp kutusu var zaten.
And I don't mean calling my friend Dmitri, who has his own dumpster.
Film başlamadan önce siparişleri alacaktım zaten.
I'll be taking orders once the movie starts.
Aklını kaçırmışsın zaten.
Oh, you're bananas.
İşler zaten kötü.
It already is bad.
Birbirimizle savaştığımız için bu hâle düştük zaten.
In fact, fighting each other is how we got into this situation.
Her halükarda aramak zor olurdu zaten.
Well, it would be difficult to call anyway.
Kendimi tanıtırdım ama zaten konuşmuştuk.
I would introduce myself, but we've already spoken.
Psikopatların sorunu da bu zaten.
This is the problem with psychopaths.
Zaten patron havalarındasın, kimsenin fark edeceğini sanmıyorum.
You're already a bit on the bossy side, I doubt anyone would even notice.
- Abart zaten. Yemeklerimin yarısı morgda tüketiliyor.
Half my meals are consumed in a morgue.
Beni suiistimal eden bir sürü kadına çok para bayıldım zaten.
I already give way too much of my money to a woman who abuses me.
Çünkü görünüşe göre siyah bir polis ve soluk tenli biri onu zaten sorgulamış.
'Cause apparently a black cop and his pale partner already interrogated him.
Hem zaten o çocuklar artık kullanmayacaktı.
Besides, those guys weren't using them anymore.
Ama zaten Başkan'ı devirecek kadar kanıtımız var.
But there's already enough evidence out there to take the president down.
- Olmalısın zaten.
- As you should be.
Böyle demelisin zaten.
As you should say.
- Onu zaten seviyorum.
I'm already fond of him.
Zaten Alfred'in kızı ile evlendim.
I've already married Alfred's daughter.
Christos gelmez zaten.
And Christos won't even come.
Gelecekteki ben zaten yaptı.
Future me already has.
Fakat, adapte olmanız gereken zaten çok şey vardı.
But... there was much to which I was asking you to adjust.
Bunu zaten yaptın. Hatırlamıyor musun?
You already did, don't you remember?
Yeterince şey gördüm zaten. Bilmem anlatabiliyor muyum?
I'd say I've had too much experience already, if you know what I mean.
Hayır yapmıyorum zaten.
I'm not doing charity.
Benim kahrolası işim bu zaten!
This is my goddamn work!
- Bir kişi alacaksın zaten.
- You're only taking one. - For now.
İfademi zaten verdim.
I've already made my statement.
Mesai bitti zaten.
Trading is already closed for the day.
Yaptığım şey de önemli zaten.
Ma'am, what I do is important.
Yerini biliyoruz zaten.
We know where she is.
Ona zaten cevap verdim, cevapsız kalan sorunuz varsa lütfen buyurun, sorun.
I already answered that question. If any of you have questions I haven't already answered, please feel free to ask.
- Hepimizi aşıyor zaten.
Well, it's above all of our pay grades.
O meseleyi anlar zaten.
He'll know what this is about.
Çocuk tüm eyaletin önceliği zaten.
Yes, and the boy has been a state-wide priority since he was taken.
Haftalar önce Yüzbaşı MacLeish hakkında FBI ile zaten görüştüm.
I already talked to the FBI, weeks ago, about Captain MacLeish.
zaten sevdiğim biri var.
I already have someone.
Kişisel zaten!
- Don't make this personal.