English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Ş ] / Şansa bak

Şansa bak tradutor Inglês

641 parallel translation
Şansa bak!
- Awesome. - He's hit the mother load.
- Doğru, doğrudur. Şansa bakın ki arabanın altında kalmışsınız.
Rotten luck, getting hit by that car.
Şansa bakın ki, kocası da ben de oldukça barışçıl insanlarız.
Fortunately, both her husband and I are peaceful men.
Şansa bak.
What a break.
Olamaz, şu şansa bak.
Oh, boy, what a chance.
Şansa bak!
- Pascual!
- Şansa bak.
- Tough break.
Mac adımı ışıklandırmaya yazdırdı ve şansa bak, en çok görmek istediğim adam çok meşgul.
Mac puts my name up in lights, and the only person I wanna see gets tangled up.
- Şansa bak.
- Rotten luck.
Şansa bak, her eli sen mi kazanacaksın?
- I'll be a cockeyed cookie pusher! - Ha!
Şansa bak ki bu fırsatı kaçırdım.
Just my luck to miss out on it.
Şansa bak ki Randolph amca, Fransızca en sevdiğim derslerden biri olduğundan Henry ile matmazel arasındaki o harika konuşmayı anlama şansına sahiptim.
Fortunately, Uncle Randolph, French always being one of my favorite subjects... I was able to understand the incredible conversation between Henry and Mademoiselle.
Ama şansa bak ki, böyle dansçı kızlar konusunda tecrübeliyim.
But, fortunately, I have had experience with showgirls.
Sonra şansa bakın ki bir arkadaş yeni bir salon ve orgun olduğu bu işten bahsetti bana.
Then, luckily for me, I met a chap who told me about a job - a new theater, brand-new organ.
Şansa bak!
We're unlucky.
Şansa bakın ki anahtar kapının üstünde.
Luckily, I left the key in the door.
Sonra Teallach'ın tepesine çıktık ve şansa bak ki tilkiyi bulduk ve olaya bak ki onu yakaladı!
So we went off, and, by gad, we found the fox, and by Jimmy Christmas, he caught it!
Şansa bak ki az önce saatin tam olarak kaç olduğunu sormuştun.
Lucky you asked me before exactly what time it was.
Şansa bak.
Tough luck.
Şansa bak ya!
No such luck.
Şansa bak ki Holland'dan daha yetkili birini ikna ettim.
- Well, luckily the thing's been sold above Holland's level.
Şansa bak!
Well, I'II be!
Şansa bak ki seni bulabildim.
It's lucky I spotted you.
Şansa bak.
Too bad.
Şansa bak.
What a drag.
Şansa bak.
It's just my luck.
Şansa bak, karın bana rastladı.
Bit of luck your wife ran into me.
Şansa bak, Hilary Carson'a rastlamışsın, öyle mi?
Lucky shot running into Hilary Carson, wasn't it?
Şansa bak.
That's luck.
Şansa bak.
Why, sure.
- Şansa bak.
Oh, what a shame.
Şansa bak!
No luck.
Şu şansa bak!
Are we lucky!
Şansa bakın ki Kirihara'ya yakalanmış.
His luck ran out when Kirihara caught him.
Şansa bak, üç kızı aradım ama hepsinin de işi varmış.
No luck. I called three girls, not one of them was free.
Bendeki şansa bak!
I have all the luck.
Şansa bakın!
Lucky!
Şansa bak!
Bad luck!
Şansa bak.
Go with luck.
- Şansa bak. Orada akrabalarım var.
I've got family from Tulsa.
- Şansa bak!
- What a fortune!
Şansa bak!
Odds!
Şansa bak.
Our lousy luck.
Şansa bakın ki ben çıkıp geldim.
Bit of luck I turned up.
ama şansa bak ki... şimdi sıkı birer dost olmuşlar
Just pure chance but now they are the best of friends
Bir Dilsiz, bendeki şansa bak!
A mute! That's just my luck.
Şansa bakın buraya geliyor. Mücevhercidir.
And jewelry, and, well, you see,
Şu şansa bak!
What a luck!
Şu şansa bak.
This is a bit of luck.
Şansa bak.
How do you like that?
Bendeki şansa da bak!
It's just my luck!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]