Anahtarım tradutor Espanhol
4,219 parallel translation
Anahtarım var. Ben de buradan geçiyordum.
No, tengo las llaves, estaba por el barrio.
Ama uzak ihtimal, bulursak diye yedek anahtarımı alacağım.
Sin embargo en la remota posibilidad en que lo encontráramos... Llevaré la llave de repuesto.
Aslında bir anahtarım bile yok.
Sabes, ni siquiera tengo una llave.
Goldie, peşin parayla aldığım telefonum çikolata havuzuna düştü sonra onu anahtarımla almaya çalıştım her şeyim çikolatayla kaplandı.
Goldie, se me cayó mi celular en la fuente, y luego traté de atraparlo con mis llaves, y ahora todo está cubierto de chocolate.
Bijon anahtarımı ve brandamı aldı, bana kaybolmamı söyledi.
Tomó mi llave de turcas, mi lona, y me dijo que me vaya.
Anahtarım kapıya uymuyor. Kapıyı açamıyorum. Teşekkür ederim.
Mi... mi llave... no funciona en mi puerta.
! Tamam mı, Curtis? Şimdi şu tek anahtarımı ver çünkü ben gayet iyiyim.
Asi que solo... solo dame mi única llave.
Anahtarım var ve bornozu açıklamayı reddediyorum.
Tengo llaves, y me niego a explicar lo de la bata.
Benim sana verecek anahtarım yok ki.
Bueno, yo no tengo una llave para ti.
Anahtarımı almanı istiyorum.
Mi llave. Quiero que tú la tengas.
Kusura bakmayın, yedek anahtarımı çalışma odanızda unutmuşum.
Perdón. Creo que dejé mi copia de la llave en el estudio.
İşte al anahtarımı.
Toma, coge mi llave.
Benim... benim anahtarım, param, benim... benim giriş kartım.
Mis llaves, mi dinero, mi tarjeta de crédito.
anahtarım veya param yok, buraya gelmek için 40 blok yürümek zorunda kaldım, içeri girip ve arkadaşlarımı görmeye ihtiyacım var. Böylece anahtarlarımı alıp eve gidebileyim.
No tengo llaves ni dinero, así que tuve que andar 40 manzanas para llegar aquí, y sólo necesito entrar y ver a mis amigos para poder conseguir mis llaves e ir a casa.
Anahtarı kopyalamış mı?
¿ Hizo una copia de la llave?
Şu ana kadar anahtarı bulamamıştım.
Solo que, no pude encontrar la clave hasta ahora.
Bak, seni buraya kadar sürüklemek zorunda kaldığım için üzgünüm ama cinayeti çözmek için gereken anahtarın sen de olduğunu düşünüyorum.
Mira, siento haberte hecho venir, pero creo que podrías ser la clave para resolver este asesinato.
Neden yapayım ki, hem de kapıyı açan doğru anahtarın bu olduğunu biliyorken?
Bueno, ¿ por qué lo haría cuando resulta que sé que esta es la llave que abre la puerta?
Anahtarı adam için bir zarfın içinde konsolun içine bıraktım.
Dejé la motora con la llave en un sobre - dentro del panel de mandos.
Senin aptal anahtarını almad- - Gerçekten herkese söylüyorum çalışmak zorundayım.
Yo no tomé tus estúpidas... En serio, gente, tengo que estudiar.
- Yeni anahtar takımı.
¿ Una nueva llave?
O bir anahtar mı?
¿ Eso es una cifra?
Öğlen yemeği aşçısı Dora ile seviştim o uyurken de anahtarı çoğalttım.
Le hice el amor a la cocinera-dama Dora luego copie la llave cuando se durmió.
Ama iyi haber şu ki ben buradayım ve anahtarı onun adına ben kabul ederim.
Pero la buena noticia es que estoy aquí para aceptar la llave de su parte.
Kilitte bir anahtar bırakarak ön kapıyı açık bırakmalıyım.
Debería dejar la puerta principal abierta con la llave en la cerradura.
Bizim saptırıcılarımız anahtar görevi görüyor.
Nuestros routers y switches.
- Yeni anahtar takımı.
¿ Una nueva llave inglesa?
Anahtarı mı unuttunuz? Kapısı olan her şeyi açabilir.
No hay nada que no pueda abrir.
Kapıda kaldım, anahtarın lazım.
Me quede encerrado fuera de la casa y necesito tu llave.
Kilit ve anahtar mı? Biraz basit olmuş, değil mi?
Cerradura y llave, un poco básico, ¿ no?
Kulübenin anahtarını bulayım.
Deje que le busque la llave para el cobertizo.
Oda anahtarınızı sakladınız mı?
¿ Guardó la llave de su habitación?
- Bizim odamızın anahtarı mı o?
¿ Es la llave de nuestra habitación?
Bu anahtar mı?
- ¿ Te refieres a esta llave?
Lokantanın anahtarı mı var sende?
¿ Tienes una llave del comedor?
Sende kliniğin arka girişinin anahtar kartı olması lâzım. Doğru mu?
Tienen tarjetas de acceso a la entrada trasera de la clínica, ¿ no?
Onlar cesedin üzerinde anahtar bulamamış mı? Hayır.
- ¿ Hallaron llaves en el cuerpo?
Anahtar buranın mı?
¿ Para eso sirve la llave?
- Anahtarın var mı?
Sí. ¿ Tienes la llave?
Anahtar orada mı?
¿ Ahí está la llave?
Anahtar mı?
¿ La llave?
Anahtarını mı unuttun?
¿ Olvidaste tu llave?
- Anahtarı mı?
Creo que lo sé.
Okulun anahtarını kim değiştirdi? Sen mi Aziz ağa mı?
¿ Quién cambió la chapa de la escuela?
Yani bu da demek oluyor ki, istemeyerek de olsa planımız için artık anahtar konumunda.
Bueno, eso quiere decir que acaba de convertirse involuntariamente en la clave para todo nuestro plan.
- Amber'a. İşteyken başka bir İngiliz anahtarını mı fırlatıp attı ya da öyle bir şey?
- Donde Amber. ¿ Puso otra traba en el trabajo o qué?
- Anahtarın lazım.
- Necesito tu llave.
- Bu evinizin anahtarı mı?
¿ Esta llave es de su casa? No.
Anahtar mı?
¿ Una llave?
Asansör anahtarına ihtiyacım var.
Necesito la llave del ascensor.
Tanrım. Anahtar. Anahtar.
La llave, la llave, la llave.