Ayıp sana tradutor Espanhol
150 parallel translation
Ayıp sana Alexander Petrovich.
¡ Qué vergüenza, Alexander Petrovich!
- Ayıp sana.
- Qué vergüenza.
Ayıp sana.
Qué descaro.
Ayıp sana.
Deberías arrepentirte.
Ayıp sana, Ruby! O kuduz herif için evin içinde dört dönüyorsun.
Deberías avergonzarte, Ruby, vagando por ahí detrás de ese perro rabioso.
Ayıp sana.
Malo.
Ayıp sana, seni yaşlı aptal.
Debería darte vergüenza, tontorrón.
- Ayıp sana!
- ¡ Bueno, qué extraño!
Ayıp sana. Diyet yap.
Necesita ponerse a dieta.
Ayıp sana, Giacobbe, utanmalısın kendinden!
¡ Vergüenza, Giacobbe, vergüenza!
Ayıp sana!
¡ Qué vergüenza!
Ayıp sana!
¡ Avergüenzate!
Ayıp sana!
¡ Debería darte vergüenza!
Ayıp sana.
¡ Qué vergüenza!
Ayıp sana, ihtiyar!
Debería darle vergüenza, viejo verde.
Ayıp sana.
Qué vergüenza.
Ne ayıp sana.
Debieras avergonzarte.
Ayıp sana.
Qué mal hablado eres.
Ayıp sana.
¡ Debería darte vergüenza!
Ayıp sana be.
¡ Qué vergüenza!
Çok ayıp sana, Nelson.
Debería darte vergüenza, Nelson.
Ayıp sana! Bir kız için mi tüm bunlar!
Es una desgracia, todo por una mujer!
Ayıp sana.
Vergüenza deberías sentir.
- Ayıp sana McNulty.
- Qué mal, McNulty.
Beni bir kere kandırırsan ayıp sana ikince kere kandırırsan ayıp bana.
Búrlate de mí, me das vergüenza. Búrlate otra vez, me doy vergüenza.
Maalesef sana çok ayıp oldu.
Lamento ser tan descortés.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
... pórticos esculpidos, puertas, galerías... corredores transversales que conducen a salones desiertos... decorados al gusto de otra época... habitaciones silenciosas, donde el ruido de los pasos es absorbido... por alfombras tan espesas, tan gruesas... que uno no oye ni sus propios pasos... como si su propio oído estuviera muy lejos... muy lejos de esta entumecida y árida decoración... lejos de estos elaborados frisos bajo la cornisa... con sus ramajes y guirnaldas... como hojas muertas... como si el suelo aún fuera de arena y gravilla, o losetas... sobre las que avanzara una vez más... a tu encuentro... entre lujosos muros panelados... estucos, molduras, cuadros... entre los cuales avanzaba... entre los cuales me descubrí... esperándote... muy lejos del lugar donde estoy ahora... antes que tú, esperando una vez más... por alguien que no vendrá... que ya no nos separará... arrancándote de mí.
Ayıp sana!
Mal hecho.
Sana zarar vermek istemiyorum. Ayıp!
¡ Eh, muchacho, suelta esta maleta!
Ayıp sana.
¿ No te da vergüenza?
Sana çok ayıp ettim, biliyorum ve istesem bile özür dilemek için biraz geç.
Sé que le he hecho daño y aunque quisiera ya es tarde para disculparse.
Ben, kendim, bu dosya çekmecesini gözden geçirdim ve dokuz ay önce yazılıp sana adreslenmiş Kane'den gelen bir mektubun kopyasını buldum.
Yo mismo revisé sus archivos y hallé un duplicado de una carta que Kane escribió para usted hace unos nueve meses.
Evet ya, resmi bırakıp sana vakit ayırmalıyım.
Quizá debería dejar de pintar y ser buena persona.
Ayıp sana.
- Abuela!
Bu hikâyede Gila Canavarı, bir adamı tüm parçalarına ayırıp sonra birleştirerek onu iyileştirmektedir.
En ese mito, el monstruo Gilá sana a un hombre tomando sus partes y poniéndolas de vuelta al mismo tiempo.
Sana bir ayıraç yapıp, Hıristiyanlıkla ilgili kitabın arasına koydum.
Te hice un marcador y te lo puse en ese libro de Navidad.
Sana ayıp oldu.
No es muy apropiado.
Sana da ayıp oldu.
- Sin problemas.
Savaşçı sınıfımızı sana karşı harekete geçireceğimi sanıyorlardı ama sınıfımızın liderine karşı harekete geçme ihtimalim kanatlarımın çıkıp beni Ay'a uçurması ihtimalinden daha yüksek.
Creian que pondria a nuestra casta en tu contra. Pero para oponerme al lider de mi casta antes deberia tener alas y poder volar.
Seni hak etmek için ne yaptığımı hala bilmiyorum... ama her neyse bunu muhafaza etmek için elimden geleni yapacağım, ve ölüm bizi ayırana kadar, kendimi sana adayıp... arkanda duracağım.
Aun no sé qué he hecho para merecerte... pero sea lo que sea, trataré de seguir haciéndolo, y te prometo estar a tu lado, honrarte... hasta que la muerte nos separe.
Bir kız yemek domuz gibi yerken ona böyle dikkatle... bakmanın ayıp olduğunu kimse sana söylemedi mi?
¿ No te dijeron que son malos modales fijarse en una chica cuando está comiendo como cerdo?
Topraklama bacağını onların ayırıp ayırmadığını öğrenmede sana ihtiyacım war.
Necesito que pruebes o niegues si fueron usadas para cortar la punta de descarga a tierra.
Ayıp sana, genç adam!
Qué vergüenza, jovencito.
Annen sana bunu sormanın ayıp olduğunu söylemedi mi?
¿ No te dijo tu madre que ese tipo de preguntas son groseras?
Oh, J. P, geçen ay kredili olarak füze rampalarını sana kim verdi?
¿ Quién te dio lanzacohetes a crédito el mes pasado?
Beni bir kez aldatırsan, sana ayıp.
Si me jode una vez es su culpa.
Beni bir kez kandırırsan sana ayıp.
Si me engañas una vez, la culpa es tuya.
Sana ayı çalıp, yıldızları koparacağım.
Te compraré de todo, lo juro
Ayağa kalkıp kafanı omurgandan ayırıp kapıyı kırıp bunları sana açıklarken geçen vakitten daha az sürede nöbetçiyi öldürebilirim.
Podría levantarme... arrancar tu cráneo de la espina dorsal... romper esa puerta... y matar al guardia en menos tiempo del que tomé describiéndotelo.
Paranı alıp vücudunda iz bıraktıktan sonra... sana zaman bile ayırmazlar.
Luego de que les saquen dinero y les dejen una cicatriz ustedes ya no merecerán su tiempo.
Sana fazla yüklenmek istemiyorum, ama gerçekten, ciddi olarak, aşkına daha az zaman harcayıp çocuklarına daha fazla zaman ayırmalısın.
No quiero ser muy duro contigo, pero... Tienes que dedicar menos tiempo a tu vida amorosa y más tiempo a los chicos.
sana 1211
sana aşığım 57
sana ne 162
sana ihtiyacım var 442
sanatçı 27
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana aşığım 57
sana ne 162
sana ihtiyacım var 442
sanatçı 27
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana bir şey göstereceğim 128
sana güveniyorum 285
sana inanmıyorum 372
sana ne oldu böyle 91
sana inanıyorum 323
sana söylüyorum 711
sanat 96
sana diyorum 139
sana da iyi şanslar 18
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana güveniyorum 285
sana inanmıyorum 372
sana ne oldu böyle 91
sana inanıyorum 323
sana söylüyorum 711
sanat 96
sana diyorum 139
sana da iyi şanslar 18
sana bir şey söylemek istiyorum 85