Açık konuşmak gerekirse tradutor Espanhol
309 parallel translation
Ama, Dr. Gogol, açık konuşmak gerekirse size Stephen hakkında bir şeyler sormak için gelmiştim.
Dr. Gogol, realmente... le pedí que viniera para hablar de Stephen.
Açık konuşmak gerekirse böyle eğlencelerin zamanı mı şimdi?
Quiero decir, francamente ¿ es éste un momento para frivolidades?
Hem açık konuşmak gerekirse... bombalar atılmaya başladığında, ne bu kentte... ne de bir başka kentte olmak istiyorum.
Y hay algo más, con franqueza, no deseo estar cerca de esta ciudad... ni de cualquier otra cuando empiecen a tirar esas bombas.
Senin sorunun Holland, açık konuşmak gerekirse yeterince hırslı olmaman.
El problema con usted, Holland, si puedo hablar francamente Es que usted no tiene suficiente ambición.
Aslında, açık konuşmak gerekirse, Kaptan, duygularımız karşılıklı.
Bien, ahora mírese Usted mismo, Capitán, No me gusta tampoco el suyo.
Açık konuşmak gerekirse Bay Jessup, Boynunuzu ipten kurtarmakla pek ilgilenmiyorum.
Sr. Jessup, no me interesa especialmente salvarle el cuello.
Peder, açık konuşmak gerekirse, pek dindar sayılmam.
A decir verdad, padre, no soy muy religioso.
Daha açık konuşmak gerekirse ; sizi tam çözemedim.
Para decirlo de forma simple, Bevis, francamente, no lo comprendo.
Açık konuşmak gerekirse aileden değilsin.
No eres miembro de ella, ¿ no? , estrictamente hablando...
Açık konuşmak gerekirse, Eğer önümüzdeki hafta kongrede Johnny'nin ismi teklif edilirse...
Para ponerlo lo más claro posible, si se propusiese a Johnny en la próxima convención,
Açık konuşmak gerekirse... daha iyisini bulabilirsiniz.
Pero francamente... podría encontrar algo mejor.
Açık konuşmak gerekirse, takatim tükendi.
Estoy agotado.
- Açık konuşmak gerekirse Cannes.
- Cannes, para ser exacto.
Daha açık konuşmak gerekirse, paravan bir hikayeye karşı olmanız üsde bir salgın olduğu yolunda söylentiler doğmasına yol açtı.
Específicamente, la oposición a la historia de que hay una epidemia en la base.
Açık konuşmak gerekirse sorununuz koca burnunuz.
Para decirlo sin embudos, le preocupa esa nariz enorme.
Açık konuşmak gerekirse, beni bu davadan alıyorlar.
Tendré que decirle la verdad. El departamento me sacó del caso.
Açık konuşmak gerekirse galiba karanlıktan korkuyor.
Si debo ser sincero... creo que tiene miedo a la oscuridad.
Açık konuşmak gerekirse, ben de eğilip almazdım.
Sinceramente, yo tampoco lo habría recogido.
Yaptığımız yardımlar açık konuşmak gerekirse, tarafsız bir ülkenin yapmayacağı şeylerdi.
y comenzar de inmediato acciones que no eran neutrales, Punto de vista interpretación literal.
Açık konuşmak gerekirse... pencereden düşmüş olması pek olası değil.
Hablaré claro, señora. No es probable que cayera por la ventana.
Açık konuşmak gerekirse general, insanın sizinle bunca yıl birlikte olup da içinde bir şeyler hissetmemesi olanaksız.
Para serle sincero, general. No se puede convivir tanto tiempo con un hombre como usted. Y no sentir una cosa muy adentro.
Ama açık konuşmak gerekirse misyoner pozisyonu o kadar da parlak değildi.
aúnque siendo más exigente cuando estaba detrás de ella podría haberlo hecho mejor.
Halkın tepkisi iyiydi ama açık konuşmak gerekirse beklediğimiz kadar iyi değildi.
La respuesta fue buena, pero... francamente no tanto como debería ser.
Ne gece ne de gündüz, gelmiyorlar. Açık konuşmak gerekirse, satışlarımız dibe vurdu.
Nadie se mete en las otras calles y el comercio ha bajado mucho.
Açık konuşmak gerekirse, Helga...
Bueno, hablando Con franqueza
Açık konuşmak gerekirse, oniki güdümleme çipi. Burada hayatların söz konusu olduğunu hatırlatırım.
Atención, comandos, Tienen algo quees mío, 12 conductores, en específico.
Açık konuşmak gerekirse, üzerimde büyük bir delikle hem... kötü hisseder hem berbat görünürdüm.
Para serle sincero, tendría muy mal aspecto y me sentiría peor con un agujero enorme en el cuerpo.
Açık konuşmak gerekirse çavuş, evde karım ve çocuklarımla olmayı yeğlerdim.
A decir verdad, mi sargento, preferiría estar en casa con mi familia.
Daha açık konuşmak gerekirse, Preston dedektifi vurduğunu biliyordun.
O, más específicamente, Preston tú sabías que le estabas disparando al detective.
Baş Aşçı hanımefendi açık konuşmak gerekirse insanları bu kadar zor tanıdığınızı bilmezdim.
Hablando francamente, no habría creído... que conociera Ud. tan mal a las personas.
Açık konuşmak gerekirse... bir din adamı için aç karnına vaaz vermek zor olsa gerek.
Se me ocurre que debe ser difícil para un Hombre de Dios predicar con el estómago vacío.
Açık konuşmak gerekirse Holmes, bu adamı Çingeneler, onu en değerli mallarından mahrum edilmek kastıyla taciz etmiş, onun ceplerini boşaltırlarken de, onun taşıdığı bir fotoğrafı da almışlar.
Puesto de forma sencilla, este hombre fue abordado por unos gitanos dispuestos a privarlo de sus más valiosas posesiones. Pero mientras le limpiaban los bolsillos, también le birlaron una fotografía que llevaba consigo.
Açık konuşmak gerekirse, neyin doğru olduğunu artık bilmiyorum.
Para serte sincero, ya no sé cuál es la verdad.
Açık konuşmak gerekirse sayın dinleyiciler benim de daha önceden tanımadığım bir grup.
Y para serles honesto, chicos y chicas, ese es un show al que yo no iría.
Açık konuşmak gerekirse, sana güvenmiyoruz.
Para ser claro, Q, no confiamos en usted.
Açık konuşmak gerekirse efendim, o kendi çalışım değil.
Hablando con propiedad, Señor, no es mi interpretación.
Açık konuşmak gerekirse, bu sizin sorununuz değil.
No es de su incumbencia. - No.
Açık konuşmak gerekirse evde, onun gözetiminde daha iyi hissedeceğim.
En realidad, preferiría estar en casa bajo sus cuidados.
Açık konuşmak gerekirse, bunu istediğimden emin değilim.
Para ser sincero no sé si realmente lo quiero.
Açık konuşmak gerekirse, benim için hiç fark etmiyor, bayan Gayley.
Para mí tampoco tiene mucho sentido, Srta. Gayley.
Açık konuşmak gerekirse Bay Perkins, ölmemiş olsa onu çoktan kovmuştum.
Sinceramente, Sr Perkins, si no estuviera muerto, lo expulsaría.
Açık konuşmak gerekirse, o, muhalif, diğer öğrencilere karşı aşırı saldırgan... ve dikkatini toplamakta çok zorlanıyor.
Francamente, es violento, es muy agresivo hacia los demás alumnos y le resulta muy difícil prestar atención.
Artık barışsever ve anlayışlı bir toplum haline geldik ve açık konuşmak gerekirse, bu durumla başa çıkacak donanımımız yok.
Verá, nos hemos convertido en una sociedad de paz, amor... y comprensión y, francamente, no estamos preparados... para hacer frente a esta situación.
Ve açık konuşmak gerekirse, şirketimiz sizin kefaletinizi ödeyemez.
Y, frankly, no creo que nuestro seguro de la compañía los cubra.
Frasier, açık konuşmak gerekirse boş zamanımı senin nasıl yaşadığını düşünerek geçirmiyorum.
Para ser franca, no paso mucho tiempo pensando como vives.
Açık konuşmak gerekirse, sana sınıf atlattırmaktan pişman oldum.
Empiezo a arrepentirme de haberte adelantado.
100 yıllık bir kan davasının bir gecede unutulmayacağının farkındayım ama açık konuşmak gerekirse, G'Kar bu benim sorunum değil.
Le concedo que es cierto que 100 años de sangre no es algo... que se olvide de la noche a la mañana. Pero lo importante es, G'Kar... que eso no es mi problema.
Sureté'in bir müfettişi olarak açıkça konuşmak gerekirse, açık olan şeylerin bile kanıtlanması gerekir.
Hablando únicamente como Inspector de la Sureté... temo que aun lo obvio a menudo necesita confirmación.
Benim düşündüğüm... Şey, açık konuşmak gerekirse, Anne'den bahsediyordum.
Para ser sinceros, estaba hablando de Anne.
Bu kız açıkça konuşmak gerekirse bir hilkat garibesi.
Si me permites hablar libremente, ella es una especie de rareza médica.
Açık konuşmak gerekirse, Sharon en iyisi.
Sharon es la mejor-- -