Açıl tradutor Espanhol
24,987 parallel translation
Dikey açılı kan damlaları gördüm.
Hay gotas de sangre gravitacionales.
Açılın!
¡ Despejen esto!
Açılın.
Cuidado.
Kadınla konuşursun. Konu açılırsa ilaçtan haberi var mı diye sorarsın.
Llegado el caso, pregúntale sobre el medicamento.
Ve suyun parmaklarım etrafındaki hareketini düşündüm. Bir yandan açılıyor, diğer yandan kapanıyordu. Bu değişen ilişkiler sisteminde, her şey benzerdi, neredeyse aynıydı ama aslında farklıydı.
Y pensé cómo el agua estaba moviéndome los dedos... cómo se abría se un lado y se cerraba del otro... y cómo, en ese cambiante sistema de relaciones... todo era casi similar... casi lo mismo y, aun así, diferente.
Açılımama gerek yok
No tengo manera de explicártelo.
- Benim davam ve benim açılış konuşmam bu.
Esa es mi apertura en mi caso.
Avukatlara uyarımdır açılış konuşmaları yapılacak, sorgulama yapılmayacak.
Se les recuerda a los abogados que las declaraciones de apertura no son argumentos.
Diplomasını açılır pencere reklamlarından alan biri tarafından çözümleniyor olmayayım.
Por favor. Me rehúso a ser analizado por alguien cuyo título viene con publicidad emergente.
Haydi, "Açılın Ördekler Geliyor" okuyup televizyon izle biraz.
Toma ¿ Por qué no lees "Abran paso a los patitos" y ves televisión por aquí un tiempo?
" Altı yıl önce, babamın Kral V. George'un heykelinin açılışında söylediği etkileyici sözleri dinlemiştim.
" Hace seis años, pude escuchar las emotivas palabras que mi padre pronunció cuando descubrió la estatua del rey Jorge V.
Ama bugün bu heykelin açılışını gururla gerçekleştiriyorum. "
Sin embargo, hoy siento un gran orgullo al descubrir esta honorable estatua ".
Sözü açılmışken, o silahtan görünmeden nasıl geçeceğiz?
Hablando de eso, ¿ cómo vamos a pasar la artillería antiaérea sin ser detectados?
Evet, bilinci açılır açılmaz onu sorgulamamız an meselesi.
Sí, es cuestión de horas que recupere la conciencia para que podamos interrogarla.
Yalnızca birkaç arama motorunda indekslemem ve reklamcıların yardımıyla önde gelen reklam sitelerine ilan verince tüm pisliklerin internette "Satılık Thai kızları" diye aramasının önü açıldı.
Solo tuve que hacer que apareciera en algunos buscadores y con la ayuda de algunos anuncios en las principales páginas de publicidad, ahora es accesible a cualquier idiota que busque en Google "Venta de chicas tailandesas".
O az acılı olandı sanırım...
Creí que era la suave...
Pardon, ikisi de az acılıymış.
No, las dos son suaves.
Acı yemeklere bayılırım.
Me encanta la comida picante.
Bak, 7B sırasında ikimiz için de açığa çıkan şeyler oldu. Ki bu da Yürüyüş'ü şimdi yapmamı uygun kılıyor.
Mira, los dos hemos tenido revelaciones durante 7R, lo cual hace relevante que lo haga ahora.
17 yıl önce, Steve kalbinde çok fazla acı çok fazla öfke taşıyan ve yoluna çıkan her şeyi..... öldürmeye razı olan genç bir adam üzerinden risk aldı.
Hace 17 años, Steve se arriesgó con un joven que tenía tanto dolor y tanta ira en su corazón que estaba dispuesto a matar lo que se interpusiera en su camino.
İşten ayrılıp kendi kliniğimi açıyorum.
Voy a abrir mi propia clínica.
Bu acıya nasıl dayandınız?
¿ Cómo soportó el dolor?
Asıl eğlence daha sonra başladı çünkü sonra eve gidip karıma neler olduğunu anlattım. Ama kanlar içindeydim, kendi kanımın içinde. Bu beni delirtmeye ve acıktırmaya başladı.
Ahí fue donde empezó la verdadera diversión... porque fui a casa para contarle a mi esposa lo que había pasado, pero, verás, estaba cubierto de mi propia sangre, lo que me hizo enloquecer, estar hambriento.
Dolandırıcı olduğunu düşündüğümüz bir kızın DNA testini nasıl geçtiğini açıklaması gerekiyor.
Se supone que explicar cómo una chica que creemos que es un fraude aprobado una prueba de ADN.
Skandalların nasıl acı verici ve küçük düşürücü olduğunu bilirim.
Sé lo doloroso y humillante que puede ser el escándalo.
Daha da açık olmak gerekirse bu ateşleme yuvaları sadece çok tehlikeli silahlar için kullanılıyormuş.
Más específicamente, un armazón de ignición que se usa solo en armas que son intrínsecamente peligrosas.
300 şüpheli isim, hepsi zombi olama olasılıklı hepsinde bronzlaştırıcı sprey, saç boyası ve acı sos var.
Trescientos nombres, todos presuntos zombis, todos consumen bronceados falsos, tinte para el cabello y salsa picante.
Bu zombiler bize potansiyelimizi nasıl açığa çıkartacağımızı öğretti.
Estos zombis nos han enseñado cómo desbloquear nuestro potencial.
Çünkü açıkça belli ki, nasıl hissettirdiğini iyi biliyorsun ve benden daha kibar ve naziksin.
Porque obviamente tú entiendes cómo se siente, y serás más amable y empático.
- O zaman açıkça bu kişi ben olacağım, çünkü kıyafet nasıl katlanır sadece ben biliyorum.
- Bueno, claramente seré yo, porque soy el único que sabe doblar.
Birbirine bağlı olma ve bu bağlılığı açıklama, tüm düşüncelerimin merkezinde olmuştur. Ve tüm bilgisayar çalışmalarım, özellikle yazılarda birbirine bağlı olmayı açıklama, temsil etme ve göstermeyle ilgili oldu.
Y... la interconexión, y expresar esa interconexión... ha sido el centro de todo mi pensamiento... y todo mi trabajo informático... se trató acerca de expresar y representar... y mostrar la interconexión especialmente entre escrituras.
Ve burada acı çekmediğim bir yer olduğu için çok minnettarım. Vücuduma nasıl bir düzeltilemez zarar veriliyorsa, bu durum ya askıya alınacak ya da geçici olarak durdurulacak.
Y estoy muy agradecida... de que haya un sitio aquí donde ya no siento dolor... y de que cualquier tipo de daño irreparable... que sufra mi cuerpo... sea suspendido o detenido temporalmente.
Sandia nasıl bir şirkettir, açıklayabilir misiniz?
¿ Qué clase de compañía es Sandia? ¿ Podrías explicarnos?
Paige açısından bu durum iki ucu keskin kılıç gibiydi.
Creo que para Paige es un arma de doble filo.
İkinci hükümde ise kamuoyuna açık şekilde, yazılı olarak özür dilemişler.
El segundo término era emitir una disculpa pública por escrito.
Açıkçası hayatımın şu noktasında dört yıl önce nasıl biri olduğumu hiç hatırlamıyorum bile.
A esta altura de mi vida, ni siquiera reconozco quién era hace cuatro años.
Sadece içeriden açılıyor.
Sólo se puede abrir desde el interior.
Hâlâ nasıl otobanın ortasına kadar geldiğin açıklığa kavuşmadı.
Eso no explica cómo terminaste en un separador de autopista.
Tapu Müdürlüğü ve Martin Borja bu öğlen inşa planlarını açıklayacak. Borja, Ziklon'lara ait binaların yerine inşa ettiği apartman kompleksi ile alışveriş merkezi arasında küçük bir park için yer ayırmış ve parka Şef Taylor'ın adı verilecek.
La Autoridad de Vivienda de L.A y Martin Borja están anunciando sus planes de desarrollo al mediodía, y Borja puso un pequeño parque entre el centro comercial y el complejo de apartamentos que está creando donde estaban los edificios Zyklon,
Z'leri güvenlik açığı olarak gören, kaybedecek çok şeyi olan ve umuyorum Marco Calderon'la bağlantılı biri.
Alguien que decidió que los Z's eran una carga, alguien que tenía un montón para perder alguien que estaba conectado a Marco Calderón.
- Açılın Ördekler Geliyor'u sakla.
Esto...
Oh, buna ne dersin eğer emil bradfordun yavas ve acılı bir şekilde ölmesini istiyorsanız elinizi kaldırınız
¿ Y qué te parece este? "Levanta tu mano si quieres que Emil Bradford tenga una muerte lenta y dolorosa".
Bu, sadece boş evlere nasıl girdiklerini açıklar.
Eso explicaría la forma en que sólo se rompió en los hogares que estaban vacíos.
Açıkça görülüyor ki nasıl çıkacağını biliyorsun.
Obviamente, usted, eh, usted sabe la manera de salir.
Belki bana yardımcı olursunuz, nasıl derler, sınıfın geri kalanına yetişebilmem açısından
Quizás pueda ayudarme a... ¿ cómo se dice?
Elbette bana açıklayabilirsiniz kubbeyi nasıl tamamlayacağınızı. Bunun için para ödeyecek olan benim sonuçta.
Supongo que me explicareis cómo pensáis completar la cúpula dado que soy el hombre que piensa pagarla.
Açılın!
¡ Apartaos!
Ben sadece Maddalena'nın varlığını nasıl açıklayacağını merak ediyorum.
Sólo me pregunto cómo pretendes explicar la presencia de Maddalena.
İşte bu adamlarımı nasıl atlattığını açıklıyor.
Eso explica cómo hiciste para pasar a través de mis hombres.
- Bunu nasıl açıyorsun?
¿ Cómo se abre esto?
FBI'ın açıklamasına göre Tyrell Wellick ve fsociety bu saldırıyla bağlantılı.
El FBI anunció hoy que Tyrell Wellick y la fsociety tuvieron que ver con este ataque.
acil 233
açıldı 34
açılmıyor 31
acil mi 32
acil servis 72
acilmiş 30
acil durum 292
açılın 243
acilen 34
acil bir durum var 51
açıldı 34
açılmıyor 31
acil mi 32
acil servis 72
acilmiş 30
acil durum 292
açılın 243
acilen 34
acil bir durum var 51