Babanın tradutor Espanhol
22,021 parallel translation
Babanın yatak vakitlerini özel kılan bir siniri olduğunu biliyor musun?
Sabes, tu padre tenía esa furia en él que lo hacía a la hora del sexo realmente especial.
Babanın hikâyelerinden birini haber yap sen.
Oye, por qué no solo tomas una página del libro de tu papá.
Babanın hasta olduğunu duydum.
Escuché que tu padre estaba enfermo.
Anne ve babanın adları ne?
¿ El nombre de tu madre... y de tu padre?
Babanın senin.
Soy tu papá.
Babanın burada olması ruh hâlini değiştirdi.
Teniendo a tu padre aquí...
Vaiz babanın Ezgilerin Ezgisi'nden bahsettiğini duydum.
Oí a tu papá predicar eso de los cantares del Rey Salomón.
Her anne babanın karşılayacağı gibi.
Como padres.
Neye inanmak istersen ona inan. Ama hala hayatta olmanın tek sebebi seni babanın gözlerinin önünde öldürebilmem.
Cree lo que quieras, pero la única razón por la que sigues con vida es para que pueda matarte frente a tu padre.
Babanın hala hayatta olmasının tek sebebiyse bana senin hızını getirmesi.
Y la única razón por la que tu padre sigue con vida... es para darme tu velocidad.
Seni babanın önünde öldüreceğimi söylemiştim.
Te dije que te mataría enfrente de tu padre.
Hiçbirimiz bu akşam babanın bizi öldürmesini istemiyoruz.
Ninguno de nosotros planea ser asesinado por tu padre esta noche.
Bir babanın çocuklarından ayrı geçirmesi için fazla bir zaman.
Mucho tiempo para que un padre esté lejos de sus hijos.
Babanın poposunu yalamayacağım.
No, no estaría lamiendo las nalgas de tu padre.
Bir babanın görevi ailesini korumaktır.
El trabajo de un padre es proteger a su familia.
Seni eve geri götüreceğim, babanın yanına.
Voy a llevarte a casa. De vuelta con tu padre.
Antrenör iş başındayken babanın kenara çekilmesi gerek.
Cuando el entrenador está en el trabajo, el padre tiene que tomar asiento.
Babanın tekniklerini unut.
Olvídate de la técnica de tu papá.
Babanın hoşuna gitmeyecek ama.
A tu papá no le gustará.
Antrenörünün sana öğretip babanın öğretemediklerini öğrenmek isterim.
Me gustaría saber, ¿ qué es lo que tu señor entrenador te ha enseñado, que tu padre no pudo?
Babanın senin kim olduğunla bir alakası yok.
Su padre no tiene nada que ver con lo que eres.
Demek istediğim, babanın yaptığı buydu.
Q sea, eso es lo que hizo tu padre
Kim haklıydı, kim hatalıydı? Babanın en önemsediği oğlu kim?
Quién tenía razón, quién se equivocó, a qué hermano hace más caso tu padre.
Babanın da aynısını yapacağından eminim.
Sin duda, tu padre se comportaría del mismo modo.
Sen babanın oğlusun Çavuş.
Eres digno hijo de tu padre, Gunny.
Babanın ölümünün kederi her yerde hissedilecek.
El dolor por la pérdida de tu padre inundará todos los rincones.
Babanın yasını tutarken başka birinin yasını da tutmalısın.
Y cuando llores a tu padre, también deberás llorar a otra persona.
Babanın güldürdüğü gibi.
Como lo hacía tu padre.
Onu internette babanın resimlerini aramak için kullandım.
Lo usé para buscar fotos de su padre en línea.
Babanın yerine yemek yemenin nesi var?
¿ Por qué no comes en casa de tu padre?
- Burası babanın restoranı mı?
- ¿ Este es el restaurante de tu papá?
Yani babanın restoranında yemek yememde, eski sevgilimin yeni sevgilime servis yapmasında bir sorun yok mu?
Entonces que quieres decir ¿ No tienes problema conmigo Comiendo aquí? Me refiero a mi ex sirviendo a ¿ mi nueva novia?
Babanın sıcak sarılması ya da annenin güzel kokan giysileri gibi olmaz diye.
No es el abrazo de papá lo que buscas, o la fragancia de mi ropa.
- Babanın annesi.
- La mamá de tu padre.
Sizi babanızın partisinde görmüştüm.
Te vi en la fiesta de tu padre.
Tanrı, anneni, babanı onurlandırdığını umursamıyor ama seni bir süredir tanıyorum. Ve bir şey bana, baştaki adamı ilk kez indirmediğini söylüyor.
A Dios no le importa si honras a tu padre y a tu madre, pero te conozco desde hace un tiempo y algo me dice que esta no sería la primera vez en romper el número uno.
Baban kadar dindar biri değilim ama elimi henüz bırakmadığının farkındayım.
No soy un hombre piadoso como tu papá, pero sé que no me has soltado la mano todavía.
Babanızın bu ördeklere böylesine bağlanma sebebi, ona sizi hatırlatmaları.
Su padre se siente tan atado a estos patos... es porque le recuerdan a ustedes.
- Babanız sesimizi duymasın. - Merhaba.
- No quiero que tu padre nos oiga.
Baban bana, Madison Bulvarı gribine yakalandığını söyledi.
Tu padre me ha dicho que te ha picado el gusanillo de la publicidad.
Baban gibi biri olmadığını söyledim hep.
Dije que no serías parecido a tu padre.
Birbirinize ihtiyacınız olabilir diyorum sadece. - Sen ve Baban.
Solo estoy diciendo que quizá os necesitéis el uno al otro, tu padre y tú.
Babanızdan çok daha fazla cana yakınsınız.
Eres incluso más amable que tu padre.
Babanız öldüğünden bu yana düzenli olarak seks hatlarını aradığınız doğru mu?
¿ Es verdad que usted llama regularmente una línea del sexo, desde la muerte de su padre?
Babanız her zaman sizi kurtarmak için yanınızda olmayacak.
"¡ Tu papá no estará allí para salvarte siempre!"
Baban olmadığını söylemiştin.
Me dijiste que no tenías un padre.
Babanız George adını aldı. Elbette adı eskiden Albert'tı.
Su padre escogió Jorge, aunque se llama se llamaba Alberto.
Baban seni yatağına götürürdü. Başını cama dayayıp uyuyakaldıktan sonra.
Tu papá te acostaba tras quedarte dormida con la cara contra el vidrio.
"Bugün karar verdim." Yarın baban özgürlüğüne kavuşuyor... " senin huzurunda yarın babam özgürlüğüne kavuşuyor!
En el umbral de tu puerta mis ojos se inundaron con tanta agua.
Yarın baban özgürlüğüne kavuşuyor... " "herşeyi denedim isyan etmedim."
Tú puedes convertir en un momento años de encierro en libertad.
Belki de babanı bulmamızın, bizi Valentine'a götürmesine yardımı olabilir.
Sí, quizá encontrar a tu padre nos ayude a encontrar a Valentine.
baban 353
babana 27
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
babanız 58
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26
babana 27
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
babanız 58
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26