Bir b tradutor Espanhol
50,287 parallel translation
Bir bıçakla üzerine çullandı, şöyle.
Cae sobre él con la rodilla, así.
Bana derhâl bir B planı lazım.
Y necesito un plan B ahora.
- Sokaktan bir bıçak eksilmiş oldu.
- Es una navaja menos en la calle.
Hâlâ bir bıçağım var.
Aún tengo el cuchillo.
Bir gün kumsalda bir B-29 bulduk.
Un día encontré un B-29 en la playa.
Bir keresinde onu bir bıçakla buldular.
Una vez, la encontraron con un cuchillo.
Albert, az önce ayağınla betonda çıkardığın o ses beynime saplanmış bir bıçak gibi.
Albert, ese sonido que acaban de hacer tus pies sobre el hormigón, es como un cuchillo en mi cerebro.
Bir mesaj bırakın.
Deja tu mensaje. ¡ Em!
Ve altına sıçtığı zaman onu bir dolaba kadar sürükler ve annem gelene kadar tüm gün orada bırakırdım.
Y cuando él se cagara yo sólo lo metería en un armario. Y, lo dejaba allí todo el día, hasta que mi mamá llegaba a casa.
Karanlığı serbest bırakacak bir anlaşma.
Un pacto que desataría a la mismísima oscuridad.
Kral Menehptre'ın karısı doğum esnasında ölmüş ve tahta tek bir varis bırakmış bir kız adı Ahmanet.
Al parecer, la esposa del rey Menehptre... murió dando la luz... dejando un único heredero al trono... una niña... de nombre Ahmanet.
Bıkkınlık vericidir ama yanımda okuyacak bir şeyler hep olur.
Es muy tedioso, pero siempre me llevo material de lectura.
Dikkatli, işe yaramıyor patlayıcı cıvatalar ve bunlar dokunulduysa Bir alarm tetiklenir, ve bir dizi ikincil kapılar serbest bırakıldı.
Cuidado, está equipada con pernos explosivos, y si estos son tocados... se activará una alarma, y se suelta un conjunto de puertas secundarias.
Bir rahat bırakmadınız!
¡ Era mi momento privado!
Ben bir şey bıraktım.
Dejé algo en la...
Kiralık bir kasaya bıraktı.
Lo dejó en un casillero.
Ruhunun derinliklerinde bir yerde özgür bırakılmayı bekleyen bir prens var.
En algún lugar en lo profundo de su alma, hay un príncipe o un tipo que espera ser liberado.
Seni bir daha hiç bırakmayacağım.
Jamás te abandonaré otra vez.
Sevgi her daim bir iz bırakır.
El amor siempre deja huella.
Ben bir an için bırakacak sandım.
Por un momento pensé que íbamos a caernos.
Bana bir donut'mışım gibi bakmayı bırak ve kızımın yanında kal!
¡ No me mires como a una rosquilla y hazle compañía a mi hija!
Evet, o şeyi kovalamayı bırakmak ve bir çözüm bulmak için buradayım.
Y estoy aquí para dejar de perseguir esa mierda y enderezar el rumbo.
O kadar uzak değil, kilitlemezsin, yanan bir sigara bırakırsın
No está muy lejos. Lo dejas abierto con un cigarrillo encendido,
Yargılanacaksak, bırakalım bizi uygar dünyanın insanları yargılasın kızıl Sovyet emperyalizmi değil. Stalin'in asla bir parçası olmak istemeyeceği yüksek bir mahkemede.
Si vamos a ser juzgados, entonces déjenos ser... juzgados por miembros del mundo civilizado, y no por el rojo imperialismo soviético, en ese tribunal superior del que Stalin nunca querría ser parte.
Bu senin için açık bir oda bırakıyor Ben.
Eso deja una cuarto abierto para ti, Ben.
Çocukken bana bir örümceğin beni suratımdan ısırıp yumurtalarını bırakacağını sonra gecenin bir yarısı yavru örümceklerin cildimden çıkacaklarını söylerdin.
Como cuando éramos niños y me dijiste que... La araña iba a morderme en la cara y luego pondría huevos y luego estas arañas bebé iban a salir de mi piel en medio de la noche.
Sqweeks'i bırak! O bir kazazede!
Trae Sqweeks, él es un poderoso robot.
Sana babandan aktarıldı. Bir ipucu bırakmıştır değil mi?
Algunos de ustedes son su papá, él seguramente dejó una pista, ¿ no es así?
Oh, hayır, hayır, bizi bu konser ve kutusunda bir metrelik manyakla bırakamazsın.
Oh no no. Tú... no nos dejaste con esa máquina loca.
Ben Bay Kılıbığım çünkü kibar bir adamım.
Soy una gatita débil por ser un tipo simpático.
İlk başta sana sağlam bir yumruk atarım diyordum Campbell. Ama şimdi vücudunda bir tane bile sağlam kemik bırakmayacağım.
Sabes, al principio solo iba a golpearte mucho, Campbell, pero ahora creo que romperé cada uno de tus huesos.
Sigarayı bırakmaya çalışıyorsun ama başaramıyorsun. Bir zamanlar Japon bir kız arkadaşın vardı. Senin için çok önemliydi ama şimdi bir şey hissetmiyorsun.
Tratas de dejar de fumar - sin éxito - y alguna vez tuviste una novia japonesa la cual significo mucho para ti, pero ahora te sientes indiferente sobre eso.
Bir şeye takılırlar ve bırakamazlar.
Obsesionados con algo que no pueden dejar ir.
Eninde sonunda, beni bir hücrede çürümeye bıraktılar ve unuttular.
Y eventualmente, me olvidaron y dejaron pudriéndome en algún lugar.
Size büyük bir rahatlama getiririz, bunu size geri veririz, Gerçek sahipler, Adams'ı kendim ve gelecekteki maceralarım için serbest bırakmak.
Teniendo una gran satisfacción en devolvérselos a sus verdaderos dueños para liberar a Adams y a mi a futuras aventuras.
Babam Scott'ın özel bir ilgi gerektirdiğini... biliyordu ve buna katlanamadı. Annemde... ona bakmam için beni başına bıraktı.. ondan sonra bir daha da gelmedi.
Nuestro padre fue un poco loco con Scotty quien necesitaba... atención especial y todo, así que prácticamente... me tocó a mi cuidarlo cuando nos dimos cuenta... que ella nunca volvería.
Bu oyuncular neredeyse birer ruh haline geldiler ve hepsi havaya karışıp bir iz bile bırakmadan eriyip gitmek üzereler.
" Estos, nuestros actores, no son más que espíritus, y se funden en el aire. No dejará tormento. Sea alegre, señor.
Bakabileceğim herhangi bir malzeme, hatıra bıraktı mı?
¿ Dejó algo? ¿ Pertenencias? ¿ Algo que pueda ver?
Genç bir delikanlıyken, geçimimi sağlamak için küçük oğlumu ve karımı arkamda bıraktım.
Y de joven, dejé a mi esposa y a mi hijo pequeño... para ganarme la vida.
Oğlum genç bir delikanlı olmuştu ve karım bıraktığım kadın değildi.
Mi hijo era un joven y mi esposa no era la mujer... que había dejado.
Uzay gemileri indiğinde, kendime bir söz verdim batarya bitene ya da ben ölene dek çekim yapmayı bırakmayacaktım.
Cuando descendieron las naves, me juré que no dejaría de fotografiar hasta que murieran la batería o yo.
Dünyayı sana bir erkeğin açıklamasından artık bıkmış durumdasın.
Y ya estás harto de que sea un hombre el que te explique cómo funciona el mundo.
- Mary bir mesaj bırakmış.
- Mary dejó un mensaje.
Anlaşmazlıklarımızı bir kenara bırakmanın vakti geldi.
Mira, es momento de hacer a un lado nuestras diferencias.
Şu dizi peşimi bırakmıyor bir türlü.
El programa... no puedo escaparme de él.
Kartımı bırakayım, başka bir gün gelirim.
Le dejaré mi tarjeta y llamaré otro día.
Arkanda bıraktığın toz toprak Büyük Kanyon'u doldururdu ama ben bunları hiç aleyhinde kullanmadım çünkü sen şimdi olduğun gibi o zaman da harika bir ajandın.
Tenía suficiente suciedad tuya, para llenar el Gran Cañón, y nunca he usado ni una cucharada. Porque tú eras y eres un gran Agente.
Bu işi yapabilmek için tüm bunları bir kenara bırakıp çelik gibi taşaklı olmam lazım.
Tengo que renunciar a todo eso y que me crezcan bolas de acero para hacer este trabajo, y es...
Babamı arabayla bir yere bırakmam gerekir diye evde bekliyordum ben de.
Estuve esperando en casa por si papá necesitaba que lo llevara a algún lugar.
- Evet. Bırakalı bir sene kadar oldu.
- Sí, hace como un año.
Dougie onu tutup gırtlağına bir tane geçirdi ve "Bırak!" dedi.
Dougie se hizo cargo. Le dio un golpe directo al cuello y le dijo : "levántate".
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir bakabilir miyim 22
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir bakabilir miyim 22
bir baksana 40
bir beyefendi 18
bir baba 17
bir bu eksikti 116
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakarım 16
bir bakıma evet 17
bir bak bakalım 22
bir beyefendi 18
bir baba 17
bir bu eksikti 116
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakarım 16
bir bakıma evet 17
bir bak bakalım 22