Bir bilsen tradutor Espanhol
552 parallel translation
Neler hissettiğimi bir bilsen Hans. Onun hakkında konuşmaya geldim.
Si supieras cómo me siento, Hans, por venir a hablarte de ella.
Hattie, bir bilsen.
Hattie, ni te imaginas.
Bir gülümsemen için, o ikisinden birinin yerinde olmayı nasıl isterdim, bir bilsen!
Si supieras con qué gusto cambiaría mi lugar... con cualquiera de ellos por tu sonrisa.
- Anlatabileceklerimi bir bilsen...
- La de cosas que te contaría...
Bir haftadır ne telaş halindeyim bir bilsen.
Como he tenido penas esta semana.
Senden ne kadar nefret ettiğimi bir bilsen!
¡ Si solo supieras lo enfermo que me pones!
Amy, eğer o yerin dehşetini bir bilsen.
¡ Si supieras del horror que te espera en ese lugar!
Suzanna, sana ne kadar ihtiyacım olduğunu bir bilsen.
Suzanna, si supieras cuánto te necesito.
Nasıl canım yanıyor Lizzie bir bilsen!
¡ No sabes lo que estoy sufriendo, Lizzie!
Jane, Hansford'da neler olduğunu bir bilsen!
¡ No sabes lo qué ocurrió en Hansford!
Kusura bakma, ama seni tekrar bulmanın benim için ne ifade ettiğini bir bilsen.
Lo siento, pero si supieras lo que significa encontrarte de nuevo...
Thor senin için ne kadar endişelendi, bir bilsen!
Tengo el suficiente como para volver. Thorley estaba preocupada por ti.
İşçilerin, onun hakkında dediklerini bir bilsen.
Tendrías que oir la forma en que los hombres hablan de él.
Sevgilim bu gün başıma neler geldi bir bilsen.
Si supieras por lo que he pasado hoy.
Çektiğim zorlukları bir bilsen.
- Ha sido difícil.
Steve, günde kaç kez aklıma geliyorsun bir bilsen!
Steve, si supieras cuántas veces por día pienso en ti.
Seni ne kadar çok seviyorum, bir bilsen!
¿ Sabes que me gustas?
Neler dedi bir bilsen.
Sabes las cosas que puede decir.
Ne kadar özlediğimi bir bilsen.
- Yo también. No sabes cuánto.
Hele üst kattakini bir bilsen!
¿ Conoces a la de arriba?
Ne kadar meşgul olduğumuzu bir bilsen.
Ponte en nuestro lugar, con la de trabajo que hay.
Bin dolar biriktirmem ne kadar sürdü bir bilsen.
¡ Si supiera el tiempo que me costó ahorrar esos 1000 $!
- Başıma gelenleri bir bilsen...
- Si supieras por lo que he pasado - - ¡ Por favor!
Bunu ne kadar çok hayal ettiğimi bir bilsen.
Si supieras cuántas veces he soñado con esto.
- Karswell, bir bilsen. - İyi biliyorum.
- Karswell, si usted supiera.
Kalbim nasıl çarpıyor bir bilsen. Titriyorum.
Deberías oír los latidos de mi corazón, estoy temblando.
O özgürlüğü nasıl istediğimi bir bilsen.
¡ Si supieras cuánto deseo esa clase de libertad!
Beni ne kadar mutlu ettiğini bir bilsen.
No sabe la satisfacción que me da esto.
Kaç gece gözüme uyku girmedi, bir bilsen.
Si supieras cuántas noches no pude dormir.
Olabilir, bugün bana ne olduğunu bir bilsen, bunu bana fazla görmezdin.
Tal vez si supieras lo que me pasó hoy, no me envidiarías.
Nasıl hayran oldular bir bilsen!
Conozco una ruta que tú no puedes conocer.
Liseyi yarım bıraktığım için ne kadar pişman olduğumu bir bilsen!
¿ Qué podrías hacer sin haber terminado el bachillerato?
Bu işi kaç kişi istiyordu bir bilsen.
Si supieras cuánta gente quería este trabajo.
- Oh, Davy! Meksika'yı bir bilsen!
Ah, Davy, si sólo conociera México...
Benimle nasıl konuştu bir bilsen.
Si supieses con qué tono me ha hablado.
Norman, yeniden karşılaşmayı ne kadar hayal ettim bir bilsen.
Norman, ¡ he soñado tantas veces con volverte a ver!
Onlar için anlamını bir bilsen.
No sabes lo que significa para ellos.
Seni ne kadar sık düşündüğümü, seni nasıI görmek istediğimi bir bilsen.
Si supieras cuánto he pensado en ti, cuánto he deseado...
Neler olduğunu bir bilsen!
¡ No sabes lo que he pasado!
Hafta sonu evde yalnız kalmak ne güzel bir bilsen.
¡ Me encanta quedarme solo en casa el domingo!
Seni ne kadar sevdiğimi bir bilsen!
Si supieras cuánto te quiero.
Pazar günümü seninle geçireceğim için ne kadar mutlu olduğumu bir bilsen!
Si supieras lo feliz que me hace poder estar un domingo entero contigo.
Charlie, söylediklerini bir bilsen...
Pero lo hizo.
Uzun bacaklı bir hatunun parmağını oynatmadan neler başarabileceğini bilsen şaşırırsın.
No sabes de qué es capaz una chica con piernas largas y sin tener que hacer nada.
- Sana da merhaba. Az önce neler yaptığımı bir bilsen.
Hola, François.
Sana karºi bir garezim hiç olmadi Merritt. Bilsen iyi olur.
Nunca he tenido nada contra usted, Merritt, así que debo decírselo.
Eğer gecenin bir yarısı çölün ortasında olsan ve şeyhinin tehlikede olduğunu bilsen ne söylerdin?
Si tú estuvieras en el desierto, de noche y supieras que tu Jeque está en peligro... ¿ Qué dirías?
Onu bir daha göremeyeceğini bilsen bile.
Incluso si sabes que no lo volverás a ver jamás.
Fransa'da çok güzel bir ırmak sayılır Loire,... özellikle renginin aydınlığı yüzünden. Öyle tatlı ki,... bilsen.
El Loira tiene fama de ser muy bonito, sobre todo por su luz... tan suave.
Sen sadece, ağaçları, yıldızları, güneşi ve taşları bilsen yeter. Bunların hepsi de Tanrı'nın bir parçasıdır.
Basta con conocer las rocas, los árboles, las estrellas el sol, todo eso es parte de Dios.
Ne güzel bir rüya gördüm, bilsen.
He tenido un sueño maravilloso.
bir bira 56
bir bak 140
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir bakabilir miyim 22
bir baksana 40
bir bak 140
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir bakabilir miyim 22
bir baksana 40
bir beyefendi 18
bir baba 17
bir bu eksikti 116
bir bayan 21
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
bir bakarım 16
bir bakıma evet 17
bir b 23
bir bak bakalım 22
bir baba 17
bir bu eksikti 116
bir bayan 21
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
bir bakarım 16
bir bakıma evet 17
bir b 23
bir bak bakalım 22