Bu onun sorunu tradutor Espanhol
196 parallel translation
- Bu onun sorunu.
- Eso es asunto suyo.
- Bu onun sorunu.
Es su problema.
- Bu onun sorunu. Anna!
- Ése es su problema. ¡ Oh, Anna!
Bu onun sorunu değil, bizim sorunumuz.
No es sólo un problema suyo.
- Bu onun sorunu.
- Es su problema.
Bu onun sorunu.
Ése es su problema.
Bu onun sorunu Bay Higgins, sizin değil.
Eso es cosa de ella, no suya, Sr. Higgins.
Borcu varsa veya bir suç işlediyse bu onun sorunu.
Si tiene deudas o hizo tonterías, que se arregle.
Silah taşımıyorsa bu onun sorunu.
Ése es asunto suyo, si no quiere andar armado.
Bu onun sorunu.
Eso es su problema.
Ben Çinliyi istiyorum. Bu onun sorunu.
Quiero al chino y ésta es su hija.
Bak, Zach, bu onun sorunu benim değil.
Mira Zach, ese es su problema, no mío.
Bu onun sorunu, değil mi?
- ¡ Pero ése es su problema! ¿ no?
İyi olur, Charlie... çünkü eğer onu gammazlayacağımı düşünüp şerefimle oynarsa... bu onun sorunu olacak, anlıyor musun?
Qué bueno, Charlie... porque si cree que lo delataré y cuestiona mi honor... el problema pasará a ser suyo, ¿ me entendiste?
Bu onun sorunu.
Es su problema, no el mío.
Bu onun sorunu.
Ése fue el problema.
Bu onun sorunu.
Eso es problema de él.
- Evet, bu onun sorunu.
- es su problema.
Topum ona çarparsa, bu onun sorunu!
¡ Si le doy con la pelota será su problema!
- Ya çıkarmazsa? - Bu onun sorunu, senin değil.
- That's su preocupación, no el tuyo.
- Anlayamadıysa bu onun sorunu...
Si no puede apreciar eso, tiene un problema.
Bu onun sorunu.
Es su problema.
Umarım, birgün karımda hiçde, az sayılamayacak olan harçılığıyla geçinmeyi öğrenir, ama öğrenemezse, Bu onun sorunu, benim değil!
Espero que algun dia mi esposa aprenda a vivir dentro de sus cabales, pero si ella no consigue hacerlo, es problema de ella, no mio.
Sorunum yok. Aşağılık birisi ama bu onun sorunu.
Es un pobre diablo, pero ese es su problema.
Eğer Billy ona anlatmak istiyorsa bu onun sorunu.
Si Billy se lo dice, es su problema.
Eğer anlamazsa.. kardeşim, bu onun sorunu.
Y si no lo hace hermano... es su problema.
Havaya uçmak istiyorsa, bu onun sorunu.
Si quiere explotar, es cosa suya.
- Bu onun sorunu.
- Vive aquí. Es asunto suyo.
- Saygısızlık değil ama, bu onun sorunu.
Mira, sin faltarte al respeto, amigo, pero eso es problema de ella.
Onun kokpitte arılar var onunda sorunu bu.
Tiene pájaros en la cabeza, eso le pasa.
Bu, onun sorunu.
Ese es problema suyo.
Rosetta'nın espri anlayışı yok. Onun sorunu bu.
Rosetta no tiene sentido del humor.
Bir şey daha! Eğer kendi başını beceremiyorsa bu onun kendi sorunu.
Si no puede cuidar de ella misma, es asunto suyo.
O zaman bu yine onun sorunu haline gelecek.
Y volverá a ser cosa suya.
Onun sorunu şu, beni dinle bu sabah mecbur olduğu için eve gitti.
Su problema es... El volvió a casa esta mañana porque era lo que se supone que haría.
Onun sorunu bu.
Ese es su problema.
Johan'ın içeri girip onun yanına, babadan kalma şık kanepeye yerleşmesiyle yüzü aydınlanır ve ansızın "Bu karşılıklı anlayış sorunu" der.
" Hay consenso, y ella se le ilumina la cara... cuando él entra y se sienta en el bonito sofá heredado.
Marciano... Onun da aynı sorunu vardı ve bu ip sorunu çözdü.
Marciano... tenía el mismo problema y esta cuerda se lo corrigió.
Çağımızın en büyük sorunu, ve bu balo onun için yapılıyor.
Esa parodia grotesca es la verdad central de nuestra época, y la única razón para esta maldita pelota.
Bu arada onun ne sorunu var?
De todas formas, ¿ cuál es el problema?
Bu, onun da sorunu.
También es problema suyo.
Bu, onun sorunu, değil mi?
Ese es su problema, ¿ no?
Bu, onun pek çok sorunu olduğunu gösterir.
Eso significa que tiene muchos otros problemas.
Bu aslında benim sorunum değil. Bu daha çok onun sorunu.
No es mi problema, es mas su problema.
Onun evine git ve bu sorunu çöz.
Vuelva a casa de ella y solucione el problema.
Bu kimin sorunu? Onun mu, senin mi?
¿ Quién tiene el problema?
Bu, onun sorunu.
Ese es su problema.
Bu artık onun sorunu.
Ahora es su problema.
Bu sabah annemle konuştum ve bu konuda sorunu yok onun için...
Hoy hablé con mamá y está de acuerdo- -
Sanırım onun zihinsel bir sorunu var. Kafasında şöyle bir fikir var, bizim birlikte olduğumuzu düşünüyor ki bu çok çılgınca çünkü ben evliyim.
Tiene una idea de que tuvimos cierta clase de romance...
Bilmediğiniz, bu çorabı onun başına örenin erken boşalma sorunu olan ve bu gazeteci tarafından iyi tanınan boktan bir herif olduğudur.
Lo que probablemente no sepan es que le tendió una trampa... un patético niño de fraternidad... quien esta reportera sabe que tiene un problema muy serio... con la eyaculación prematura.